kooknochue, seni cidden çok seviyorum. bir şeyler yazarken kalemimi kullanmaktan çekinmem ama konu sevgime gelince o kalemin tükenmezi benim bitiyor. ne kadar hissettirebiliyorum bilmiyorum ama cidden çok seviyorum seni.
nomy - dead man walking
...
Dehşet bir insana neler yaptırırdı?
Gözü dönmüşlük, delirmek, kaybedilen ruh hâli veyahut çıldırma eşiği bir insanın eline ne kadar kanla lekeyebilirdi?
"Siz naptınız?" demişti. "Siz nasıl yapabildiniz bunu?"
Göz menziline girmiş iki bedenin acıyla sulanan gözlerini üstünde hissetmişti, ama ne faydadır ki iğrenme ile bakmıştı. Şimdi şuradan çıkıp gitse ve dese, "Yoongi, aç gözlerini. Bak ne güzel oynamışlar, bak ne de güzel taşıttırmışlar kendilerini tahterevallinin üstünde. Bak nasıl iyi hissetmişler senin ağırlığının olduğu o tahterevalli ile yükselerde özgürlüğü tadarken."
Lâkin ne demişti Donnie Brasco,
"Tahterevallinin diğer ucuna oturarak sayemde yükselen insanlara; canımın sıkıldığında kalkabileceğimi söyleyin.""Hoseok, dinle ilk önce."
Dünya çok acımasızdı, dünyayı acımasız yapan içinde bulundurduklarıydı ama bu acımasızlıkları da kolaylaştırmak isteyen insanların kendileri değil miydi? Sanki yıllar öncesine yapılan savaşlara, yapılan işkencelere burun kıvıran ve bunları günümüzde öğüt olarak veren yine insan ırkı değilmiş gibi bu kötülükleri ile küçük çocuklara, pedofileye, istismara izin veren kendileri değil miydi? İnsanlar neydi tam olarak, iyi birer oyuncu mu yoksa nefsini; şiddete veyahut cinselliği içinde barındıranlara yöneltenler miydi?
Hoseok ne yapacağını bilmiyordu, bildiği tek şey bir yere tutunup şu önündeki basamaklara yavaşça oturmak ve gözlerini kapatıp içindeki bu histen kurtulmaktı. Sabah arkadaşı ile şakalaşmaları yüzünden şimdi Jimin'i süsleyip o partiye götürecekti ama yapılan karşısında, hâşa, bu acımasızlık karşısında ne hissedeceğinden emin bile değildi.
Arkadaşına acımalı mıydı bu durumda, Min Yoongi acımaların adamı bile değildi ki. Min Yoongi kimsenin kendisine acımasını istemez, kimseye de acımak gibi alçakça bir vicdan hissetmezdi.
"Hyung..." demişti Jungkook yavaşça merdivene oturmaya çalışan Hoseok'un şaşıran bedenini kontrol etmekte zorlandığını görüp ona adım atarken. "Dur yerinde Jeon." demişti hemen Hoseok. "Sakın dokunma bana."
Jimin içindeki hüsran bulutları ile dolup taşan gözlerini artık önleyemezken her şeyi hak ettiğini düşünüyordu. Hak etmişti, Yoongi için bu bir hafta boyunca ona yaranmaya çalışırken ama aslında tek görüşü ile Jungkook'a gitmeyi düşünmüş olduğunu fark ettiğinden beri başına gelebilecek her şeyi kabullenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
marriage | myg'nin çaresizliği
Fanfiction-angst. İnsan insanı ya tamamlamalı ya da tam anlamalıydı ama bir zamanlar bu cümleyi kurduğum adamın bir gece ansızın kalkıp saçlarını öpsem, saçlarında hayat buldum desem sabah uyandığımda saçlarını kestiğini görecek gibi hissediyordum.