1. Bölüm

4.6K 269 448
                                    

"Korkma, sakin ol." diye mırıldandım kendi kendime odanın içinde dönüp dururken. "Kâğıtlarda bir tek senin adın yok, daha binlerce çocuğun ismi var, sakin ol Emily, lütfen sakin ol." Çok gergindim. Kendimi yatıştırmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Olmuyordu işte. Hayatı tehlikede olan bir insan nasıl sakin olabilirdi ki? O kurada adımın çıkma şansı varken nasıl sakin ya da mutlu olabilirdim? Yatağıma oturdum ve gözyaşlarımın süzülmesine izin verdim. Hıçkırıklarım giderek artmaya başladı.

Açlık oyunları... Hangi canîler istemişti bunu? Yetişkinlerin yaptıkları yüzünden çocukları cezalandırmak adil miydi? Mıntıkalardaki çocukları ölüme ben göndermemiştim. Başkan Snow göndermişti, yetişkinler göndermişti, başkent göndermişti ama çocuklar değildi onları ölüme sürükleyen. Eğer gücüm olsaydı buna asla izin vermezdim ama şimdi bunun bedelini çocuklar ödüyordu ve belki de ben ödeyecektim. "Bu adil değil!" diye bağırdım ve yüzümü yastığıma gömdüm.

Kapı tıklandı ve içeri annem girdi. Yavaşça yanıma oturdu. "Emy, canım." Başımı okşamaya başladı. "Kurada bir tek senin adın olmayacak. Orada binlerce çocuğun ismi var, çıkma şansın çok çok az, biliyorsun değil mi?" O an bağırmak istiyordum. "Hayır anne, benim çıkma şansım herkesle aynı, benim çıkmayacağımı nereden biliyorsun" diye bağırmak istiyordum, çığlık atmak, ağlamak istiyordum ama yapamadım. Bunların hiçbirini yapamadım ve ağzımdan tek bir kelime çıktı: "Biliyorum."

"Başkentteki herkes zengindir." diye bir önyargı vardır mıntıkalarda. Oysaki bu doğru değil, hem de hiç. Biz o kadar da zengin değiliz. Muhteşem denebilecek bir hayat yaşamadım. Her istediğime sahip olmadım ve de en önemlisi başkentteki herkes aynı değil. Mıntıkalardaki çocukların ölümünü izlerken hiçbir zaman zevk almadım. Hep usulca odama çekildim ve başımı yastığıma gömerek sessizce ağladım. Annem ve babam da benim gibi yaptılar hep. Onlar da hiçbir zaman Açlık Oyunları'ndan zevk almadı. Televizyonda Açlık Oyunları ne zaman açık olsa bizim aile hep ölü bir hâl aldı. Bu yıl öyle olmayacaktı ama. Eğer kurada benim adım çıkarsa annem ve babam televizyonun başından ayrılmazdı. Hele ölürsem, onların da yaşama sevinci benimle ölürdü. Bunu düşündükçe dayanamıyordum. Onların üzülmesini asla istemiyordum.

"Şuan yapabileceğin en iyi şey, iyi düşünmek." Bu sesi tabii ki de tanıyordum, babamdı. Yavaşça odaya girip annemin yanına oturdu: "Korkma Emy, o kuradan senin adın çıkmayacak, bana güven." Kalbinin böyle demediğini biliyordum. Babam da, annem de en az benim kadar endişeliydi. Biliyordum, hissediyordum, çünkü onları çok iyi tanıyordum. "Babanla aynı fikirdeyim." dedi annem. "Senin adın çıkmayacak oradan, güven bize." İkisine de sıkıca sarıldım. "Bana desteğiniz için çok teşekkür ederim anneciğim, babişim. Ama siz de biliyorsunuz ki oradan adımın çıkma ihtimali var. Beni avutmanıza gerek yok. Yine de teşekkür ederim."

Doğruca dolabıma doğru gittim. 3 elbisem vardı. "Hangisini giymeliyim?" diye sordum sessizce. Aynı anda "Maviyi." dediler. Kura konusunu kapatmaya karar vermişlerdi anlaşılan. Biraz rahatladım. O konu beni kesinlikle çok geriyordu. Elbiseyi alıp banyoya doğru gittim. Banyo kapısını kapatırken son gördüklerim annem ve babamın nemli yanaklarıydı.

Suyu sıcağa ayarladım ve sıcak su beni ıslatırken en mutlu anılarımı hatırlamaya çalıştım. Asla unutmak istemediklerimi... O an bir şeyin farkına vardım. Açlık Oyunları'na seçilsem bile Oyunlar benden asla anılarımı alamayacaktı. Anılarım hep benim olacaktı. Bu defa gerçekten içten bir şekilde gülümsedim. Bu gerçek beni mutlu etmişti. Vücudumu sabunla iyice yıkadım. Geç kalmamak için daha fazla oyalanmamaya karar verdim. Hemen havluyla kurulandım ve gökyüzü mavisi olan elbisemi üzerime geçirdim. Saçımı salık bırakmaya karar verdim, zaten ıslaktı pek de seçeneğim yoktu. Aynadan kendime baktım. Elbisemle aynı renk olan gözlerim ağlamaktan kızarmıştı. Pek umursamadım. İyice inceledim kendimi. Aslında güzel bir kızdım. Fiziğim güzeldi, yüzüm güzeldi, saçlarım güzeldi. Ama Oyunlar'a seçilirsem bunların hiçbir önemi kalmazdı.

76. Açlık OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin