Gece herkes Jungkook'un öfkeli sesiyle uyanmıştı uykusundan. Genç adam evin salonunda bağırarak ileri geri yürürken, Yoongi onu sakinleştirmeye çalışıyor, Chaeyoung'sa endişeyle bir şeyler anlatmaya devam ediyordu.
Kardeşini öyle korkmuş gören Hoseok üzerinde ki sersemliği atıp, onlara doğru yürüdü. Jimin'se hala yarı uykuda gibi görünüyordu. Salonun ortasında öylece dikilmiş, kıstığı gözleriyle Jungkook'u izliyordu ifadesizce. Sebebini bilmese bile onu böyle endişeli görmek çok kötü hissettirmişti. Yanına gidip ona sarılmasını ve öpmesini söyleyen tarafını zorlukla bastırarak dikkatini olanlara vermeye çalıştı.
"Neler oluyor burada?"
Jennie'de dayanamayarak ortaya attı kendini. Evdekileri uyandırdığının bilincine yeni yeni varan Jungkook'sa adımlarını durdurmuş ve kendini biraz olsun sakinleşmeye zorlamıştı.Ancak iri gözleri hala ateş saçıyor, göğsü hızla inip kalkmaya devam ediyordu.
"Anlat onlara, Chaeyoung."
Kıza güven verici bir bakış attı.
Gözlerini tavana dikip yeniden duyacağı şeylere kendini hazırlamaya çalıştı. Kontrolünü kaybetmekten korkmaya başlamıştı. Öfkeliydi, tahmin edemeyecek kadar hemde.En çokta kendisineydi bu öfkesi. Nasıl olmuştu da böyle bir hata yapabilmişti? En tehlikeli günlerini yaşıyorlardı ve nefes alırken bile düşünerek hareket etmesi gerekiyordu Jungkook'un. Stoklardan beslenebilecekken ormana gitmesi gereksiz ve aptalcaydı. Jimin'i yalnız bırakmamalıydı.
Chaeyoung bile Jimin'i koruması gerektiğinin bilincindeyken, Jungkook düşüncesizliği yüzünden delirecek duruma gelmişti.
Jimin onun sevgilisiydi, aşkıydı, ruh eşiydi..
Ona bir şey olsaydı ne yapardı? Düşüncesiyle beraber baştan sona titredi. Onu kendine getirense Chaeyoung'un ince sesi olmuştu."Pekala... Uyuyamadım ve Jungkook evde olmadığı için Jimin'i kontrol etmek istedim. Sonuçta söz vermiştim ve boş boş durmak yerine bir işe yararım diye düşündüm."
Jungkook'a tedirgin bir bakış attı ve devam etti sözlerine.
"Odaya girdiğimde Jimin'in başında bir kadın dikiliyordu ve bir şeyler söylüyordu. Hemen bıçağımı çıkardım ama hamle yapmadım çünkü ben h-hata yapmaktan korktum. Sonra beni fark etti ve camdan atlayıp gitti zaten. Giderken de selamlarını iletti kaltak."
"N-ne?"
Jimin endişeyle mırıldandığında tüm bakışlar ona dönmüştü. Küçük olan oldukça ürkmüş görünüyordu ve bu oldukça normaldi. Uykusunda bile güvende olamayacak mıydı yani?Savaşın kapıda olduğunun farkındaydı ancak böyle beklenmedik bir hamle Jimin'i derinden sarsmıştı. Düşman çok yakınındaydı ve elini kolunu sallayarak yaşadığı eve bile girebiliyordu. Hafiften dolmuş gözleriyle Jungkook'a baktı. Onunda endişeli olduğu açıktı ve Jimin olayları daha da zorlaştırmak istemiyordu.
Derin nefesler alarak kendini tutmaya çalıştı ancak elinde değildi ve sevgilisi durumunu çoktan anlamış gibi görünüyordu.
"Güzelim sakin ol."
Jungkook hızla yanına adımladı küçüğünün. Onu böyle savunmasız ve üzgün görmek kendine olan sinirini körüklese de, her şeyi bir kenara atmıştı çoktan. Güçlü kolları ince vücudu sararken dudakları birkaç sakinleştirici öpücükle dokundu yumuşak saçlara.Jimin'se onun bu hareketiyle mayışmış, uykulu bedenini yaslamıştı iri vücuda.
"Hepimiz sakin olalım."
Yoongi devam ettirdi. Sesinde bıkkınlık vardı; tüm bu karmaşa onu yoruyordu artık."Sowon'un amacı zarar vermek olsa onu kimse durduramazdı. Sadece göz boyamaya ve moral bozmaya çalışıyor. Bundan sonra daha dikkatli oluruz, kimse böyle bir hamle beklemiyordu sonuçta. Şimdi kendinizi suçlamayın ve uyuyalım olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fifty shades of blood, kookmin
Fanfictiontamamlandı ✔️ Kızıl güneş doğdu dünyaya, dökülen kanların imgesi. Ve bir bebek düştü dünyaya, ihanetin son bekçisi. jjk+pjm