kazanırken kaybetmek

4K 430 334
                                    

bol bol yorum istiyoruz, bizi kırmayın lütfen 💜💜

×

Chaeyoung bir avcının olması gerektiği gibi sessiz ama hızlı adımlarla ilerliyordu. Üzerinde çeşitli savaş aletleri, içinde cesaret barındırıyordu.

Son müttefiklerinin gelmesinin üzerinden üç gün geçmişti. Ancak beklediklerinin aksine Sowon hala harekete geçmemişti. Bunun üzerine Jungkook planları değiştirerek olayları onlar için avantaja çevirmeye çalışmıştı.

Normal şartlarda oturup Sowon'un onlara gelmesini bekleyeceklerdi. Yeni plansa kesinlikle bundan daha zekiceydi.

İlk olarak bu üç gün içinde Namjoon'un kaldığı yeri bulmuşlardı. İşin zor kısmı buydu, gerisiyse çorap söküğü gibi geliyordu.

Plana göre bir gönüllü gidip, Namjoon'u öldürecek ardından kellesiyle beraber Sowon'a gidip savaş çağrısı yapacaktı.

Bu süreç içerisinde Jungkook'ta sürüyle ormana gidecek ve düşmanı bekleyecekti. Böylece savaş onların istediği yerde, kendi kurallarına göre olacaktı.

Jungkook planı açıkladığında Chaeyoung kimsenin atlamasına izin vermeden anında gönüllü olmuştu. Bu tam olarak beklediği fırsattı. Eunbi'nin intikamını alacak olmak, içine bir nebze de olsa su serpiyordu.

Tabii gönüllü olurken, ağabeyi Hoseok gibi bir etkeni unutmuştu. Genç adam buna itiraz etmiş, hatta yeniden kız kardeşiyle kavga edecek seviyeye gelmişti. Ancak Chaeyoung gitmekte kararlıydı ve kimse onu durduramazdı. Yoongi'de bunu anlamış olacak ki, Hoseok'u sakinleştirmiş ve Chaeyoung'un kararlarına saygı göstermesi gerektiğinden bahsetmişti.

Bu yüzden vedalaşma sırasında, en çok Yoongi'ye sıkı sıkı sarılmıştı. Tam abisine göre, harika bir insandı ve birbirlerine iyi bakacaklarından şüphesi yoktu.

Düşünceleriyle buruk bir gülümseme yerleşti yüzüne. Herkesin kaderi ona bağlıydı. Bu işi tüm gücüyle yapmalı, aldığı güvenin hakkını vermeliydi.

Ve Eunbi'nin intikamını ona yaraşır şekilde almalıydı.

Namjoon'un saklandığı kulübenin önünde durdu. Kokusunu bastırması için Lisa'nın hazırladığı karışımlardan içmişti bu yüzden vampirin onu farketmesi kolay olmayacaktı. Derin bir nefes alarak silahlarını kontrol etti. Yayı üzerindeydi, yeterince oka sahipti. Ceketinin iç kısmında 4 hançer vardı ve her ihtimale karşı botlarına sıkıştırdığı birer bıçak.

Kemerinde ise vampirlere karşı kullanılan büyülü otlar duruyordu.

Sessizce kulübeye yöneldi ve kapıyı çaldı. Ardından hemen kendini yan tarafa doğru atmıştı. Pencerelerden baksan bile görünmeyecek bir taraftaydı şimdi. Namjoon'un açmasını beklerken içinden planının işe yaraması için dua ediyordu.

Ardından beklediği sesi duydu.

"Kimsin?"

Sesini biraz olsun değiştirmeye çalışarak cevap verdi.

"Beni Sowon gönderdi, efendim! Savaşın başladığını haber vermek için geldim. Hemen sizi burdan alıp, götürmem gerekiyor, efendim!"
Cümlesini uzun tutmaya çalışıyor ve her kelimesinde kapıya biraz daha yaklaşıyordu.

"Bu kadar erken mi?" diye fısıldadığını duydu Namjoon'un ardından birkaç kilitin açılma sesi..

Nefesini tuttu. Vampir onun adrenalinden dolayı değişen tepkimelerini hissederse iyi olmazdı.

Gözlerini hareket eden kapı koluna dikti ve tam olarak çevrildiği anda avcuna aldığı büyülü otu onun yüzüne doğru fırlattı. Ardından afallayan vampire fırsat vermeden ince elleriyle onun boğazını kavramış, ardı ardına duvara vurdurmuştu.

fifty shades of blood, kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin