19.BÖLÜM 'İhanetin Bedeli'

3K 121 9
                                    

  "Küçük faremizin uyanma vakti geldi sanırım." Bora'nın beni uyandırmaya kararlı sesi ile gözlerimi yavaşça araladım. Bora bir yandan eli ile yüzümü okşarken bir yandan da bana gülümseyerek bakıyordu. Ben de ona gülümseyerek:

  "Biraz daha uyuyamaz mıyım peki?" diye sordum. Bana tekrardan kocaman gülümseyerek kafasını olumsuz anlamda salladı. İşte o an aklıma şimdiye kadar aklıma hiç gelmeyen o soru geldi. Bora bana o kadar şey yapmıştı ama ben birden ona karşı yumuşamıştım. Belki ona karşı kuvvetli şeyler hissediyordum ama yaptıklarını düzeltmek için tek hamle bile yapmamıştı.

  Bora'nın gözlerinin içine bakarak:

 "Peki şu iş ne olacak?" diye sordum. Bana anlamamış bir şekilde bakarak konuştu:

 "Ne işiymiş o?" Şimdi bu konuyu nasıl açacaktım ben Bora'ya. Nasıl bir tepki vereceği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Yerimde biraz kıpırdanarak sonunda konuşmaya karar verdim:

 "Okulda yaşanılanlar, Selin'in benim hakkımda söyledikleri... Bunları nasıl düzelteceğiz?" Bana anlamış gibi bir bakış atarak ayağa kalktı. Eli ile saçlarını çekiştirerek homurdandı ve bana döndü:

  "Bak, o iş uzun bir süre kalmak zorunda. Milletin içine çıkıp bir yanlış anlaşılma olduğunun söylersem senin benim için önemli olduğunu anlarlar ve senin başına benim bile engelleyemeyeceğim türden bir sürü bela gelebilir. Aramızdaki şeyi kimseye söyleyemeyiz zaten." Kan adeta beynime sıçramıştı. Ne söylemem gerektiği hakkındaki bütün fikirlerin kafamdan adeta bir kuş misali uçup gitmişti. 

 "'şey' öyle mi? Sana hissettiklerimi böyle mi ifade ediyorsun ha. Ben sana aşık olduğumu kabul ettim ama sen, bana ne yatın ha?" diye çıkıştım. Sesim oldukça yüksek çıkmıştı. Bora bana gözlerini büyüterek bakıp bir yandan da:

"Ada! Ben şu ana kadar hiçbir kız için böyle uğraşmadım, tamam mı? Daha ne yapmamı bekliyorsun, senin peşinde pervane olup ne dersen sözünden çıkmayacağımı sanıyorsan fazlasıyla yanılıyorsun." Ağzım açık kalmıştı. Bora adeta onun için değerli olduğumu inkar etmişti. Gerçi bunun her fırsatta ima etmeye çalışıyordu ama.

 Ona sinirle bakarak bağırmaya başladım:

 "Demek öyle. Allah senin belanı versin. Sen nasıl bir insansın ya." Gözüme gelen yaşları geri savuşturarak ayağa kalktım ve koşarak aşağı indim. Kapının önüne geldiğimde hızla cebimden telefonumu çıkararak taksi durağının telefonunu tuşladım ve tarif edebildiğim kadarıyla adresi tarif etmeye çalıştım. Taksiyi çağırıp telefonu kapattığımda Bora çoktan aşağı inmişti.

 "Ada, saçmalama. Oturda düzgünce konuşalım." Hâlâ konuşacak bir şey olduğunu sanıyordu. Ama bu sefer susurak ona ödetecektim cezasını. Bora'ya sinirli bir bakış atarak kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Bora benim yanıma gelmeden taksi gelmişti bile. Koşarak taksiye bindim.

 Gideceğim adresi söyledikten sonra kafamı cama yaslayarak yolu seyretmeye başladım.

*****************

 "Yeter artık Ada, ağlayıpta üzülmenin sana hiçbir faydası yok." Doğa'nın beni sakinleştirme çabaları boşunaydı. Bu Bora'nın bana yaptıklarına tuz, biber olmuşu. Tam her şey yoluna girdi derken işleri iyice karıştırmıştı. Ama bu sefer gerçekten de beni hiç olmadığı kadar çok kırmıştı. Bir de bunlar yetmzmiş gibi yüzüne karşı resmen ona aşık olduğumu kabul ettiğimi söylemiştim. Ben ne tür bir salaktım acaba. Hayatımı sadece 3 ayda nasıl bu kadar içinden çıkılamaz bir hale sokabilmişti ki. 

 Doğa her zaman yanımdaydı bunu biliyordum. En iyi arkadaşımın beni teselli etmesi çok güzel bir şeydi ama işe yaramıyordu işte. Her şeyin değişebileceğine kendimi o kadar çok inandırmıştım ki. Bora'nın bir anlık da olsa değişebileceği fikri bana gayet cazip gelmişti ve ben de buna kolaylıkla inanabilmiştim. Adeta bir salak gibi.

MASUM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin