Miraç, evin içinde dört dönerken kapının açılma sesini duyunca hızlı adımlarla salondan çıktı ve eve giren Masal ile karşılaştı. Hızla ona doğru giderken de; "Masal, canım benim neredeydin? Teyzen nerede? Arabayı mı park ediyor?" diye sorular sorup duruyordu. Masal, çantasını bir kenara atıp montunu da üzerinden çıkardığında ıslanan saçlarını elleri arasında ovuşturdu.
"Teyzemin nerede olduğunu bilmiyorum. Hem benim-"
Miraç, yeğeninin ne diyeceğini hemen anlayıp sözünü yarıda kesti. "Okulda olmadığını biliyoruz Masal. Müdür aradı. Derslerin hiçbirine girmemişsin. Annenin yanında mıydın?"
Masal, derin bir nefes çektiğinde içine; "Üzgünüm, yalan söylemek istemezdim! Yani, kızarsınız diye..." dedi ve dayısı ona doğru yaklaşıp kendisini kolları arasına aldığında; "Canım benim, niye kızalım sana? Sadece bizi endişelendirdin, o kadar!" deyip geri çekilmesiyle de ellerini yüzüne almasını sakinlikle karşıladı. "Lütfen böyle bir şey olduğunda bizi haberdar et! Kimse annenin yanına gitmene engel olamaz ki."
"Haklısın dayı! Özür dilerim!"
Miraç, Masal'ın alnına öpücük kondurduktan sonra; "Teyzeni arayalım da geri dönsün." dedi.
"Teyzem mezarlığa mı gitti?"
"Evet. Müdür aradığında o da eve gelmişti. İkimizde çok endişelendik. Bir de hava gittikçe kötüleşince... Ah, üzerin sırılsıklam! Hemen banyoya, sıcak bir duş al. Üşütmeni istemeyiz."
"Tamam dayıcığım."
Masal, yere koyduğu çantasını alıp merdivenlerden yukarı çıktığı sırada Miraç da telefondan kız kardeşini ararken salona geçip pencerenin önüne geldi. Miraç, çalıp duran telefonun açılmasını beklerken; İzel'in paramparça olan araçtan zar zor çıkarılabildiği sırada telefon çalmaya başlamıştı. Sağlık ekipleri tüm müdahaleleri yapıp İzel'i ambulansa taşırken, polis görevlilerinden biri çalan telefonu duymuş, hemen arabanın içine doğru uzanarak yerdeki ışığı yanıp sönen telefonu alarak geri çekilmişti. Hızlı adımlarla Başkomiserinin yanına gittiğinde; "Başkomiserim, kazazedenin telefonu çalıyor." dedi. Başkomiser, telefonu alıp arayana baktığında Miraç ismini gördü. Ardından hemen açarak, karşı tarafın; "İzel, sonunda yanıtlayabildin. Neredeysen hemen geri dön, çünkü Masal eve geldi." demesiyle Başkomiserin gözleri kapıları kapanan ambulansa gitti. Sonrasında derin bir nefes alarak, yine karşı tarafın; "İzel, sen neredesin? Birtakım sesler geliyor, ne sesi onlar?" demesiyle sesini anca o zaman çıkarabildi.
"Miraç Bey öncelikle sizden sakin olmanızı rica edeceğim! Ben-"
"Siz-siz kimsiniz? İzel'in telefonunun sizde ne işi var? İzel nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Bir 'MASAL' anlat, BABA!
General FictionBen her gece babam gelip başımı okşayarak bana masal anlatacak diye beklerken, dayım geliyordu. O okşuyordu, saçlarımı. O öpücük konduruyordu, o anlatıyordu, bana masal! Biliyor musunuz? Babanın yerini hiç kimse dolduramıyor. Ne dayım, ne de bir ba...