Masal, Tarık gittikten sonra odasını incelemiş, hatta çok da beğenmişti. Oldukça zevkli döşenmişti, odası. Odanın içi hiç basık durmuyor, tamamen enerjik bir hava veriyordu. Hemen girişin karşısında kendi masası vardı. Odaya ilerlerken sol tarafında bir duvar değil, boydan boya bir camekan ile karşılaştı. Hatta camekan değil de, bir tür sürgülü kapıya benziyordu ve Tarık'ın odasındayken bu camekanı görmüştü ama sürgülü bir kapı olduğuna hiç dikkat etmemişti. Sağında da iki tane 3 raflı, altları 2 kapaklı kitaplık bulunuyordu. Bakır renginde olan kitaplıkların her rafında mavi ve sarı dosyalar vardı.
Masal, masasına geçtiği anda telefonu çaldı ve hemen çantasının içinden telefonunu çıkardı. Arayan dayısıydı. Etrafına kimsenin olmadığını bilse dahi bakınıp telefonu yanıtladı. Bir süre dayısı ile konuşurken etrafı yakından incelemeye devam etmişti. Sonra hep oturacağı, belki de koşturmaca içinde olacağından oturmaya bile zamanı olmayacağı koltuğuna geçti ve bir eli masada etrafında yarım tur dönüp durarak dayısına teyzesinin durumunu sorunca dayısı; "Teyzen biraz daha iyiye gidiyor sanki. Az önce Reyhan Hanım geldi. Bir gelişme olursa ben sana haber ederim." cevabını vermişti.
"Bunu duyduğuma çok sevindim. Teyzem en kısa zamanda eski sağlığına kavuşması için çok dua ediyorum."
"Kavuşacak güzelim! Eskisinden daha iyi olacak."
Masal, dayısı ile konuşmaya devam ederken etrafa da göz attığı sırada Tarık'ın odasına girdiğini, direkt kendi masasına doğru ilerlediğini görünce oturduğu yerden kalktı ve dayısına; "Dayıcığım benim kapatmam lazım! Mesai bitiminde seni ararım." dedi. Miraç, yeğenini onayladıktan sonra ikisi telefonu kapatır kapatmaz Masal, telefonu masaya koydu ve masasının etrafından doğru ilerleyerek camekan kapıya ilerledi. Tam önünde durduğunda kapıların otomatikman iki yana açıldığını görünce bunun bir sensörlü kapı olduğuna dair tezini kanıtlamış oldu. Zaten kanıtlanacak bir şey yoktu ki. Sensörlü kapı olduğu çok belli oluyordu zaten. Hemen içeri girdiğinde Tarık'ta daha anca yerine oturabilmişti. Masal'ın odasına girdiğini görünce kendisine doğru; "Şey ben...girebilir miyim diye soramadım ama!" demesiyle elini gelişi güzel savurup; "Sorun yok ya. Gel otur şöyle." dedi. Masal, tekli koltuklardan birine oturmadan önce; "İçecek bir şey getireyim ister misiniz?" diye sordu.
"İstemiyorum. Sana birtakım görevlerini anlatmak istiyorum. Bade bugün izinli olduğu için şimdilik ben sana anlatacağım ne yapacaklarını. İşi öğrendikten, kavradıktan sonra senin için kolay olur. Ben isterim ki hemen şimdi iş başında ol, fakat işleyişe hakim olman gerekiyor."
Masal, yerine otururken; "Haklısınız efendim! İşi hemen öğreneceğimden hiç şüpheniz olmasın." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Bir 'MASAL' anlat, BABA!
General FictionBen her gece babam gelip başımı okşayarak bana masal anlatacak diye beklerken, dayım geliyordu. O okşuyordu, saçlarımı. O öpücük konduruyordu, o anlatıyordu, bana masal! Biliyor musunuz? Babanın yerini hiç kimse dolduramıyor. Ne dayım, ne de bir ba...