Masal, dün Ahmet ve Mina'nın kendisine anlattıklarını bugün tek başına yapmaya başladı. Tarık, saat tam 9'da odasında olurdu ve Masal da dakikasını bile geciktirmeden çayını odasında hazır etmeliydi. Tabii en önemli kurallardan bir tanesi de, Tarık'a ne hazırlıyorsa kendisine de bir şeyler hazırlamalıydı.
Odasına eşyalarını bıraktıktan sonra mutfağa doğru ilerledi. Mutfağın kapısına yaklaşıp içeri girecekken masada birinin oturup kahvaltı yaptığını görünce duraksadı. Sonra onun kafasını kaldırıp kendi olduğu yere bakmasıyla onun kim olduğunu hemen anladı. Dün üzerine kahveyi döktüğü Koray'dı bu.
Dün hiçbir şey olmamış gibi kocaman gülümseyip elini kaldırarak kendisine sallamasıyla ve; "Günaydın, Masal Hanım! Kahvaltı yaptınız mı?" diye sormasıyla bir an ne yapacağını bilemedi. Zaten üzerine kahve döktüğünde de hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı.
"Günaydın, Koray Bey! Teşekkür ederim, ben yaptım! Size afiyet olsun! Ben Tarık Bey'in çayını hazırlayacaktım."
"Sağ ol! Yerlerini biliyorsunuzdur herhalde?"
"Tabii tabii!"
İçeri girip Mina'nın gösterdiği dolaptan çayı çıkardı, Masal. Sonrasında su ısıtıcısına su doldurup onu çalıştırırken Koray'ın; "Nasılsınız?" diye sormasıyla ona dönüp; "Teşekkür ederim, iyiyim! Siz nasılsınız? Gerçekten hiçbir yeriniz yanmadı değil mi?" diye cevap verince Koray, koca bir kahkaha attı.
"Hala aklınız onda mı kaldı sizin? Endişelenmeyin lütfen! Çok iyiyim, dediğim gibi hiçbir şeyim yok."
"Ama yine de benim yüzümden gömleğiniz kirlendi ve temizlememe bile izin vermediniz. Üstüne yandınız da."
"Pekala! İçinizi rahat ettireceğini düşündüğüm bir fikrim var. İzniniz olursa sizinle paylaşabilir miyim?"
Masal, bu nezaketin fazlalığından ötürü bir an kusacağını düşünüyordu. Yine de ayıp olmasın diye bunu ona belli etmeyip gülümseyerek; "Elbette! Hatamı telafi etmek isterim." karşılığını verdi. Koray, buna çok sevinmiş bir eda ile; "Bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz. Sizce?" diye teklifini dile getirince, Masal da buna güldü. O arada da su ısıtıcısının tık sesi duyulunca bakışlarını oraya çekti. Hazneye çay doldurup üzerine de sıcak suyu gezdirdikten sonra çayı kaynamaya bıraktı. Sonrasında kendisinden bir cevap bekleyen Koray'a dönerek; "Bence mümkündür! Ne zaman?" dedi.
"Bir öğle yemeği sonrası olabilir. Yemek sonrası kahve her zaman iyidir, benim nezdimde!"
"Benim için de uygundur!"
Masal, bir an bunu kabul etmekte doğru yapıp yapmadığını düşünmeye başladı. Ama ne olabilir ki başka diye düşünerek bu düşüncesini başından savdı ve demlenen çayları bardaklara boşalttıktan sonra Koray'a iyi günler dileyip mutfaktan ayrıldı.
Tarık'ın odasının önünde durduğunda kapıyı çalmadan önce saatine baktı ve saatin tam 9 olduğunu görünce gülümseyerek kapıyı çaldı. İçeriden beklediği onayı alır almaz içeri girdi ve ceketini çıkarıp askılığa asan Tarık ile göz göze gelince, kocaman gülümsemesi ile; "Günaydın Tarık Bey! Çayınızı getirdim." dedi. Tarık, ceketini asıp otururken Masal'ın bu dediğine değil de, onun gülüşüne takılmıştı bir an. Sonra kendini hemen toparlayabildi ve; "Günaydın, Masal! Gel otur şöyle!" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Bir 'MASAL' anlat, BABA!
Ficción GeneralBen her gece babam gelip başımı okşayarak bana masal anlatacak diye beklerken, dayım geliyordu. O okşuyordu, saçlarımı. O öpücük konduruyordu, o anlatıyordu, bana masal! Biliyor musunuz? Babanın yerini hiç kimse dolduramıyor. Ne dayım, ne de bir ba...