Bu parlak ışıklar bir gün Birce'nin sonu olacaktı, kadın bundan emindi. Yine de bu şaşalı hayattan bir saniye bile vazgeçmek istemiyordu. Güzel kıyafetler, gülümseyen insanlar, şıkır şıkır süslemeler. İşini kaybetmemek için bunca çalışmasının sebeplerinden biri de buydu. Dişini tırnağına takarak kendisini buraya kadar getirmişti, zirveden zıplamak gibi sakıncalı huyları yoktu. Asla olmamıştı.
Bu yüzden tanıdığı insanlarla selamlaşmak için Aras'ı bıraktığı köşeden bir hayli uzaklaştığını fark ettiğinde bile mutsuz değildi. Tamam, bir noktadan sonra gülümsemesini yüzüne uhuyla yapıştırması gerekiyordu, yine de katlanamayacağı bir şey değildi.
Zihninin bir köşesi adamda kalmıştı gerçi ama o göze batmak istemediğini söylemişti. Birce ona bunun için çok geç olduğunu söyleme zahmetine bile girmemişti. İçeri beraber adım attıkları anda herkes Birce'nin yanındaki bu gizemli adama gözlerini dikmişti bile. Dedikoduların fısır fısır etrafında görünmez bir labirent çizdiğini neredeyse hissedebiliyordu. Herkes Görkem'le geleceğini düşünüyordu ama gecenin sansasyonel yıldızı Birce Aktürk gizemli bir yakışıklıyla parti giriş yapmıştı. Yiyin kendinizi canlarım, hoşuma gidiyor.
Bu işin can sıkıcı tarafı Aras'ın gerçekten hanımların ilgi odağı olması olmuştu. Birce onu yalnız bırakırken bir nebze tereddüt etmediğini söylese yalan olurdu. Adamı havada kapıp parçalamalarını istemiyordu sonuçta, her şey onun iyiliği içindi.
Zaten Aras son birkaç gündür, yani Görkem'le tanışmalarından beri bir parça durgunlaşmıştı. Birce bunu kendisinin uydurup uydurmadığına emin değildi. Normalden daha erken evine dönüyor, daha geç geliyor ve hala kadını sinirlendirmede son derece başarılı olsa da aralarına Birce'yi yavaş yavaş soldurmaya başlayan bir mesafe sokuyor gibiydi.
Genç kadın bunu fark ettiğinden beri uyduruyor olmak için dua ediyordu. Diğer ihtimal Müge'yle Aras'ın tahmin ettiğinden daha fazla yakınlaşıyor olmasıydı ki şu an hayatında bu çeşit bir karmaşaya hiç yer yoktu.
Müge Sakarya'ya gittiklerinden beri dünyanın en sinir bozucu ve yılışık komşusu olma ödülüne aday olmuş gibi davranıp durmasa Birce ondan belki biraz hoşlanabilirdi. Belki, biraz yani. Tamam, tamam olacak iş değil.
Zaten genç kadın o günün koca bir hata olduğunu düşünüyordu. Yemek yedikleri müddet boyunca Görkem ve Aras karşılıklı birbirlerinden ne kadar hoşlanmadıklarını belli eden bir sessizlik paylaşmışlardı. Birce ne kadar uğraşırsa uğraşsın iki adamı aynı sohbetin içine bir türlü katmayı başaramamış, bir yandan Müge'nin çok hevesli, fazla salyalı tavırlarını engellemek için didinip durmuştu.
Günün tek güzel yanı yemekten sonra arabalara atlayıp geri döndüklerinde Görkem Birce'yi evinin önüne kadar bırakmış, sonra arabadan inerek seri adımlarla kızın yanına gelmişti. Genç kadın kalbinin göğüs kafesini çılgın bir davulcu gibi dövdüğü saniyeleri şimdi bile bütün canlılığıyla hatırlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüksek Ökçeler - Yenilendi!
HumorBİRCE; Modern zamanın romantik klişeleri içine sıkışmış bir kadın. ARAS; Kendi doğrularıyla yaşayan, farklı bir adam. Yüksek Ökçeler yenilenmiş haliyle sizlerle!