19

5.6K 483 66
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uyandığından beri ki bu yaklaşık kırk beş dakikaya tekabül ediyordu, tavanı izleyerek partiyi ve olanları düşünüyordu Birce. Üzerinden üç gün geçmiş olmasına rağmen hala bu olayı sindirememişti. İşlerin hızla çığırından çıkmasına alışkındı aslında. Özellikle yanında Aras varken olaylar etraflarındaki her şeyin üzerine benzin dökülmüş gibi hızla alev alabiliyordu. Yine de bu şimdiye kadar ettikleri en büyük kavgaydı ve ilk defa Aras'ın bu tarz bir tepki verdiğini görmüştü genç kadın.

Bazen Birce'ye adam ruhunu çimentoyla kaplamış gibi geliyordu. İçini görmek imkansızdı ama parti gecesi, ilk defa bir çatlak bulmuştu. Ne var ki o çatlaktan sızıp adamı santim santim keşfetmek Birce'ye nasip olmamıştı. Her şey çığ gibi toplanıp üstlerine yıkılırken ona sadece bu ağırlığın altında ezilip kalmak düşmüştü.

Hala iletişime geçmediği için Aras'a öyle sinirliydi ki gelmediği her günü maaşından kesmeye karar vererek burnundan soludu. Kendini yorganına daha çok dolayıp yana dönerken sinirlerinin giderek daha fazla bozulduğunu hissediyordu. Bir daha birbirlerini görmeyecekler miydi yani? Bu kadar mıydı? O günün geleceğini her zaman biliyordu, bir gün Birce işinin tehlike de olmadığını düşünecekti ya da Aras bu işin bir saçmalık olduğuna kanaat getirip başka şeylerle uğraşmaya gidecekti, ama şimdi değildi o an. Kendini Aras'a duygusal ve profesyonel açıdan bağımlı hissediyordu. İşten kovulacak, beş parasız kalıp saçları ve kıyafetleri kokmaya başlayan bir evsize dönüşecekti. Zihni öfke, çaresizlik ve pişmanlık içinde kıvranıyordu. Niye Aras aramıyordu ya da sadece çıkıp gelmiyordu ki? İnatçı, düşüncesiz, aptal adam!

Daha fazla göğsünü sıkan bu belirsizlik duygusuyla yaşayamayacağına karar vererek ani bir şekilde yattığı yerde doğruldu. Gidip Aras'la görüşecek ve bu işi halledecekti. Eğer Aras her şeyden vazgeçmişse, sorun değildi. Birce bunu kabul edebilirdi ya da öyle düşünmek için kendini zorluyordu. Aksi takdir de burada oturup beklemesi gerekirdi ki biraz daha beklerse delirebilirdi.

Uyandığından beri ellemediği telefonunu eline alırken Görkem'den gelen günaydın mesajını açtı. Ona hemencecik bir cevap yazdıktan sonra pijamalarından kurtulup hazırlanmaya başladı. On beş dakika sonra taksiye bindiğinde bu kadar hızlı hareket edebilmiş olmasına alkış tutmak istiyordu. Demek ki insan delirmenin sınırlarını zorlayınca böyle şaşırtıcı hareketler yapabiliyor.

Aras'ın evine giderek yaklaşırken midesindeki bulantının açlıktan olduğunu umuyordu. Çünkü Birce böyle şeylerden korkacak bir kadın asla değildi. Adam kendi yoluna bakmak gibi mantıklı bir karar almışsa, bir daha Birce'yi görmek istemiyorsa ve bu saçmalığa son vermeyi aklına koyduysa kendisine de bunu kabullenmek düşerdi. Keşke ciğerimde açılan deliğin sebebini bilebilseydim tabii.

Evin önüne geldiğinde ve hatta Aras'ın apartmanının kapısına kadar çıktığında bile hala midesine laf anlatabilmiş değildi. Sadece tekrar adamın önünde kusmak istemediğini biliyordu. Öyle bir şey olursa zaten bu işin geri dönüşü olmazdı.

Yüksek Ökçeler - Yenilendi!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin