-8-

1.1K 105 21
                                    

Yaktım Gemileri dinleyerek kendimi zorla depresyona sokmuş gibi oldum ama kafam bu konuda acayip bozuktu. Umarım beğenirsiniz.

Genç kız başını eğmiş halde ayaklarını izleyen adama yaklaştı sessizce. Boğazını temizleyerek sesinin kırıklığını gizlerken yüzünü görebilmek için diz çöktü. İki eliyle yüzünü kavrayıp kaldırdığında esmer oğlanın ağladığını fark etti.

"Lütfen, yapma böyle. Lanet olsun, neden sana anlattıysam? Aptal ben..."

Gözünden damlayan yaş yanağından süzülürken genç adam alayla gülümsedi. Elinin tersiyle yanaklarını silerken aniden ayaklandı. "Senin suçun yok, bunu senden..."burnunu çekti" ben istedim zaten."

"Ama-"

"Aması yok Ayça. Teşekkür ederim. Başkası olsa alay eder umursamazdı bile."

Genç kız durdu bir süre, içeriden gelen konuşma sesleri dışında fazla kasvetliydi bu oda. Sayısız video izlemiş,Joonun 'anlayamıyorum' diyerek anlattığı olayları dahi kendi kafasında rayına oturtmuştu. Ama bu onu üzmüştü, mutluluğunu çok istiyordu. Namjoonun bahsettiği engeller sanıldığı kadar küçük değildi, bunu daha önceden de tahmin etmişti.

"Peki, şimdi ne yapacaksın? Sakın susacağım veya bekleyeceğim gibi şeyler söyleme şu yastıkla boğarım seni!"

"Elimden başka ne gelir ki?"diye mırıldandı bitkince. Kalbi sıkışmaya oksijensiz kalmaya başlamış gibiydi yine. Bu hissi daha önce de yaşamıştı, tekrar o zamanlara dönmek istemiyordu. Baskı altında kaldığı, birçok şeyi gizlemek zorunda kaldığı zamanlar hep vardı ancak şimdi bu azalmışken tadını çıkarmak istiyordu.

"Ne demek elimden ne gelir? Lütfen bana ciddi olduğunu söyleme abi. Senin sorunun da bu zaten! Konuş istiyorum Joon, bağır, içini dök. Sessizliğin seni-sizi bu hale getirdi zaten. O dokununca sustun, kıskandırıp itiraf isteyince sustun, başkası iftira atarken, aptalca hakaretler yiyince bile sustun. Yeter değil mi Joon?"

Genç kız tekrar göz yaşı dökmeye başlayan adam karşısında eli ayağına dolaşmış haldeydi. Amacı ağlatmak değil yüreklendirmekti ama acı gerçek şuydu ki insan alışkanlıklarından kolay vazgeçmezdi. Bunun onu zorladığının farkındaydı.

"Bana Jin oppayı anlayamayacak kadar aptal hissettiğini, benim anlamaya çalışmam gerektiğini söylemiştin. Ben de fark ettim ki Jin oppa anlattıklarına göre seni çok sevse de hala sende bir şey arıyor. Ve senin sorunun da eksiğini giderememen.

Bak, çoğu insan sevgisini bastıramadığından ve karşıdakinin atağını istediğinden en basit yola başvurur ki bu kıskançlık. Seokjin basit bir şekilde ona yaklaşsa da o,bunu gerçek sanıp aptalca bir duyguya kapılmış durumda. Sen sustukça Jin oppa da inat ediyor ve daha çok yakınlaşıyor. Doğrusu o kadar çok kıskandırma uğraşlarından sonra sevgili oldunuz ve hala susuyorsun diye eksik hissediyor olmalı ."

Namjoon derin bir iç çekti. Buğulu gözleri şişmiş, burnu ve yanakları kızarmıştı. Sakinlikle konuşmasını bitiren genç kızın sözleri düşünmesini sağlamıştı. Susmayı kendisi istememişti ki, baskılar onu bu hale getirmişti. Namjoonun gerçek anlamda 'Kim Namjoon' olmaya ne vakti ne de cesareti vardı artık.

Öte yandan sustukça tepeye çıkan bu yakınlaşma her seferinde sinirlerini bozuyordu. Kardeşim dediği kişinin bilerek üstelediğini görmek onu ayrı bir muameleye itmişti. Aşkı için ayrım yapmayı dahi göze alabilecek duruma gelmişti.

Jealous-sweet/ NamJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin