-18-

734 62 28
                                    

Yoongi sinirlerinin gittikçe dayanılmaz seviyelere geldiğini hissediyordu. Gözlerini kaçırması dahi bu kadar zoruna giderken arkasını dönerek gitmesine tahammülü olamazdı.

Kapıyı açıp gitmeye yeltenen Hoseoku ani bir hareketle kolundan yakaladı. Aralık kapıyı sertçe kapatarak Hoseokun  sırtını aynı hızla kapıya yasladı. Bir eli sağ omuzunu sıkı sıkı kavrarken diğeri kurtulmak amaçlı çırpınan ellerini bileklerinden kavramıştı.

"SANA BANA ARKANI DÖNMEYECEKSİN DEDİM!"

"Bal gibi de dönerim ve sen de bir bok yapamazsın!"

Yoongi sinirden gülmekle ağlamak arasında gidip gelirken içindeki öfkeye engel olamıyordu. Hoseok elinin altındaydı ve zangır zangır titreyecek kadar korkuyordu, bunu hissedebiliyordu. Ancak tıpkı tartışmalarının asıl sebebindeki olay gibi aynı şekilde dikine gitmekten keyif alıyor gibiydi.

Tek kaşını kaldırarak alayla güldü Yoongi. Solukları birbirine çarparken ikisinin de nabzı at koşturuyor gibiydi. Namjoon ile dertleşirken içtiği kadehlik şarabın kokusu Hoseokun yüzüne vuruyordu.

"Yapamam, öyle mi?"

Nefes nefese çıkan sesi kısık çıktığından korkmuştu Hoseok. İki saniye önce kükreyen adam miyavlar gibi konuşursa altında mutlaka fırtına öncesi sessizlik temalı bir facia yattığından emindi. Yine de geri adım atmadı. Onun kadar alaylı bir gülüşle acıyan bileklerini kurtarmaya çalıştı, başını salladı.

Ancak Yoongi öfkesine yenik düşüp Hoseoku kendine çekti. Ardından hırsla sırtını canını acıtacak şekilde kapıya vurdu. Hoseokun acıyla inleyişi sessiz odada yankılanırken içindeki inat bir anda uçup gitmişti.

"Bir daha düşün istersen?!"

"İstediğimi yaparım ve haklıyım.Ben sana ait bir mal değilim Min Yoongi."

Hoseok ortam bu kadar ısınmışken Yoonginin her defasında daha da yakınlaşmasından ciddi anlamda etkileniyordu. Cesareti aniden gün yüzüne çıkmışken Yoongiyi düşündürecek kadar ağır konuştuğunun farkındaydı. Öyle ki yaklaşık 30 saniyedir Yoongi soluklanarak nefesini Hoseokun yüzüne soluyordu.

Gittikçe yoğunlaşan gözlerinde oluşan cılız parlaklık nefesini kesmişti. "Bana ait bir mal değilsin Hoseok." Sırtını sabitlemek amaçlı kapıya yasladığı omuzundaki elini usulca yanağında gezdirdi. Pürüzsüz teninde kayan parmakları hipnoz etmiş gibiydi. "Ama bana aitsin. Ve bunu ciddi anlamda istiyorsan..."

Kulağına eğildi, Hoseokun bedeni kilitlenmişti. Sadece dolu gözlerle, içinde biriken yoğunluğun dolup taşmaması için dua ediyordu. Min Yoongi kesinlikle dünyanın en tehlikeli adamıydı. Söz konusu değer verdikleri olunca çok farklı davrandığından dışarıdan bakılınca 'dengesiz' görünebilirdi. Ancak Hoseok zayıf bulduğu kalbi ve bedeniyle otoritesine yenik düşmeye razıydı.

"Bunu istiyorsan şimdi benim olacaksın Hoseok."

Ve o an Hoseok titreyen bacaklarının son gücüyle sımsıkı Yoongiye tutundu. Kollarını hızla omuzuna dolarken Yoongi onu belinden yakalamış ve sabırsızca dudaklarına asılmıştı.

(M)

Hoseok şaşkınlıkla titreyen bacaklarını zapt etmeye çalışırken Yoongi usulca dudaklarını emiyordu. İtiraz etmek, böyle bir durumdayken geri çekilmek istese de yapamıyordu. Bedeni tutkunun esiri olmuştu.

Jealous-sweet/ NamJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin