Bölüm 8 - HÜZÜNLÜ BİR AKŞAM

146 98 89
                                    

ARKADAŞLAR NORMALDE MULTİMEDYA KOYMUYORUM BİLİYORSUNUZ, MUHTEMELEN BU İLK VE SON MULTİMEDYAM OLACAK.

LÜTFEN MULTİMEDYADAKİ ŞARKIYI ARDA MEKTUP OKUMAYA BAŞLARKEN AÇIN..

             Arda tekrar baş ağrısıyla açtı gözünü. Gözünü açtığında eski evin bodrumundaydı. Büyük taş parçasının yanında yatıyordu ve buradan ayrıldığı andaki gibi Mustafa ayakta karşısında duruyordu. Aynı son andaki gibi yüzünde bir tebessümle hoşça kal Arda ben görevimi yerine getirdim demişti, sonra birden adamın kaşları çatıldı burada ne işin var dercesine baktı bir an ve sonra ortadan kayboldu.

      Arda afallamıştı, gerçek dünyaya geçişiyle birlikte hisleri artmış ve bir rüya değil şu an gerçekteyim düşüncesi hâkim olmaya başlamıştı. Eğer bu yaşadıklarım bir rüya bir hayal değilse diye sordu kendisine. Ya gerçekten de doğa üstü şeylerle hayatım kesiştiyse dedi. Sonra az evvel karşısında duran Mustafa'yı düşündü, arada gerçekten zaman farkı olmalı dedi. Yaşlı adamın dedikleri geldi aklına, 1760'tan beri bu soy bu şehirden çıkmamıştı, çıkamazdı ve Arda'da buna şahitti kendisi adına. Ama annesiyle babasını düşündüğünde işin içinden çıkamıyordu. Aklına başka bir cevap geliyordu ama bu olamazdı. Gerçeği öğrenmenin tek yolu vardı, hemen eve gidip gerçeği öğrenmeliydi.

       Var gücüyle ayağa kalktı ama ayaklarını kontrol etmekte zorlanıyordu. Kapının arkasına koyduğu engelleri kenara çekip kapıyı açtı ve üst kata çıktı, merdivenlerdeyken neredeyse düşecekti duvarlara çarpa çarpa ilerliyordu. Sonrasında evden çıktı ve arabaya bindi, hızlı bir şekilde sürmeye başladı arabayı, fakat başı dönüyordu ve her geçen dakika daha da kötüye gittiğini hissediyordu. Edigenin diğer sözleri geldi aklına, "henüz buna hazır değilsin senin iyiliğin için söylüyorum".

      Gerçek olamazdı bunlar, olmamalıydı. Yol boyunca birkaç kaza atlattı, evin yakınına yaklaştığında arabanın kontrolünü iyice kaybettiğini fark etti, kaza yapmamak adına durdurdu arabayı. Biraz yürümek iyi gelir belki dedi eve doğru yürümeye koyuldu. O sırada ağaçların altında oturmuş Elif'i gördü. Elif orada oturmuş Arda'nın odasına doğru bakıyordu. Arda sessizce yaklaştı ona doğru.

-Seni birkaç saniye bile görebilmek için burada sabaha kadar otururum Arda. Eminim bu aşkımı bir gün anlayacaksın. Senin uğrunda her şeyi yaparım, sen sevmesen de severim seni.

-Elif? Ne yapıyorsun burada?

-Arda, sen nereden çıktın?! Ben sadece oturuyordum ya yolumun üzeriydi de yorgunluğumu atayım dedim.

-Yapma Elif, yalan söyleme. Nereden nereye gidiyordun da yolunun üzeri burası?

-Duydun değil mi az önce mırıldandıklarımı?

-Evet Elif. Yapma, kendini heba etme.

-Arda, senin burnun kanıyor!

             Arda hiç iyi hissetmiyordu. Ağaçtan destek aldı ayakta durmak için ama nafile başı dönüyor görüntü gittikçe bulanıklaşıyordu. Elif'in dediklerini duymaz oldu. Kafasının içinde uğultular oluştu. Sonra gözleri tamamen karardı ve yere yıkıldı.
        —————-————————-
-Artık tehlikeyi tamamen atlattı diyebiliriz. Gözünü açar bugün, akşama da taburcu ederiz muhtemelen, ama ilaçlarını aksatmayın sakın bir kaç gün içinde tekrar kontrole getirirsiniz. Bu arada stresten fazlasıyla uzak durmalı. Şanslısınız ki hastaneye ivedilikle getirmişsiniz, yoksa durumu daha da kritik olurdu. Tamamen sağlıklı sporcu bir gencin böyle bir anda kalp krizi yaşaması gerçekten de çok enteresan. Tetkiklerimizde hiç sıkıntılı bir duruma da rastlamadık halbuki.

Duman Diyarı : Kutsal Kaya (KİTAP OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin