Jeon Jimin.
Jeon Jungkookun biricik kocası.Onun biricik sevgilisi.Biricik iş arkadaşı ya da biricik ilk aşkı?
Sadece onun soyadını taşıması,onu yukarıdakilerin hiçbiri yapmıyordu.Zaten Jimin de hiçbiri olmak istemiyordu.O sadece Jungkookun bedenine aşık görüyordu kendini.Ya da belki,herşeyine aşık olmuştu da,Jungkook evlendikten hemen sonra değişmişti?
"Şu lanet kedini koltuğumdan kaldır!"
Kocasının sesi kulaklarına dolduğunda sinirle ofladı.Elindeki kahveyi masaya sertçe bırakıp adımlarını Jungkooku hergün aynı saatte oturup kitap okuduğu koltuğa yayılan şişko kedisine yönlendirdi.
Hergün,bir dakika bile şaşmadan Jungkook o koltuğa oturur,kitabın en heyecanlı ya da sıkıcı bölümünde olduğunu umursamadan yirmi sayfa okur bırakırdı.Ne bir fazla,ne de bir az.
Oldukça seksi bir bedene tıkılmış yetmiş yaşında bir ruh gibiydi.Dövmeli,kaslı vücudunun içinde hapis kalmış,elleri titreyen ve şişe dibi gözlükleriyle bir dede.
Koltuktan zorla çekip aldığı siyah kedi-çünkü Jungkookun saati geçiyordu ve başında bağırıp duruyordu-kolunu aniden çizdiğinde Jimin kocaman bir küfürle yere düşürdü onu.Genel olarak sinirliydi.Çizdiği yeri yıkamak adına banyoya girdi.
Jungkook ise karanlık salonda cılız kitap okuma lambasının altında ilk sayfasını bitirip etrafına bakındı.
Jimin yoktu,herşey sessizdi.
Mükemmel.
Ama her ne kadar favori kitap okuma ortamı oluşsada,Jungkook asla kelimelere yoğunlaşamadı.Aklı Jiminin derince çizilmiş koluna gitti durmadan.
Önce gözleri parlayan kediye pis bir bakış attı,sonra hala banyodan çıkmamış eşine seslendi.
"Jimin?"
"Ne var!?"
Ters cevap karşısında kaşları çatıldı.O Jimini böylesine düşünürken,onun kendisine böyle davranmasına üzülüyordu.
"Şey,film izlemek ister misin?"
Önce akan musluğun sesi kesildi.Daha sonra Jimin banyonun ışığını kapatarak,salonunkini yaktı.
Jungkookun kitap saatti on üç dakika gecikmişti.
"Ne dedin?"
"Film izleyelim mi?"
Birkaç saat öncesine kadar Jungkooku öldürme planları kuran Jimin,yine onu kucağında mayışıp kalmıştı.
Uykusunu getiren film değildi-hatta film oldukça güzeldi-Jungkookun sarı telleri arasına yüzen uzun parmakları tek sebepti.
Küçüklüğünden beri böyle uyurdu Jimin.Bazen kendi kendine saçlarını okşardı.En sonunda uykusu kazandı,ve kafası yavaşca Jungkookun göğsünden kaydı.
Onun uyuduğunu fark eden kocası ise,gülümseyerek onu izledi.Belli etmese bile seviyordu Jimini.Onun da böyle yaptığını düşünüyordu.Sonuçta evlilerdi değil mi?
Birkaç dakika öylece onu izledi.Daha sonra toparlanıp Jiminin cılız vücudunu odalarına kadar taşıdı.
Jimin bu sırada uyanmıştı,ama uyku sersemliğiyle yeniden başını yanına uzanan Jungkooka gömdü.
Şimdi kendisi bir kedi gibi davranıyordu.
Ve Jungkook kedilerden nefret ederdi.
Bu yüzden boynunu gıdıklayan saçlardan rahatsız oldu yüzünü buruşturarak Jimini omzundan ittirdi.
İkisinin de sevgisi saniyeler sürüyordu sanki.
Halbuki inanılmaz güzel bir evleri ve harika birer işleri vardı.Yine bir kez bile o güzel tahta evden kahkahalar yükseldiği duyulmamıştı.Sevgi adına hiçbirşey yoktu çünkü.
Ama Jimin uzaklaşmanın tam aksine,yanına iyice sokulduğunda bu sefer onu uyandırmak zorunda kaldı.Zaten yazın geceleri çok sıcak oluyordu,bir de Jiminle dip dibe yatarsa ölebilirdi.
"Jimin-ah."
Karanlık odada önce Jiminin uyuşuk sesi yankılandı.
"Efendim?"
Jimin güzel şeyler duymayı bekliyordu o an.Sanmıştı Jungkook onu uykusunda çok güzel göründüğünü söylemek veya sevişmek için uyandırmıştı ama duyduğu sözlerle sinirlendi.
"Biraz öteki tarafa kay."
Homurdanarak önce Jungkookun omzuna-asla etki etmese bile- minik yumruğunu geçirdi ve yatağın en ucuna gidip arkasını döndü.
Halbuki herşey çok güzeldi ve Jungkook öküzlüğünden kurtulmuştu.Her zamanki gibi,birkaç dakikalığına olsada.
Jimin uyuyakaldığında fırtınalar kopan beyninde bininci kez boşanmayı geçiriyordu.
Jungkook ise Jiminin siyah çarşaflara yayılan sarı tellerinin ne kadar güzel göründüğünü düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
f*cking marriage ✔
Fanfiction"En büyük lanetler sana girsin Jeon!" "Soyadımızın aynı olduğunu hatırlarsın umarım!"