Not; Bölümü okumadan paylaşıyorum. Hataları varsa af ola.
"Sör Styles burası muhteşem." Catarina'nın gıcık sesini duymamla pelerinimin kapşonunu ona görünmek istemezcesine biraz daha çektim. Kılıcım pelerinimin altında gözlenmişti. Şehirde kurulan pazara doğru ilerliyorduk. Sokaklar at arabaları için dar olduğundan yürümek zorunda kalmıştk. Öten borularla halkın dikkati bizim üzerimizde toplandı. Haberci;
"Alexander Cathlin Miranda Rosewood!" diye bağırarak takdim etti. Herkes sağ dizinin üstüne çökmüş, başları yere eğilmişti. İşaretimi beklemeden ayağa kalkan saçları kısa kesilmiş, kirli sakalları uzamış, lacivert gözlü adam kısa bir süre bana baktı. Birkaç adım öne çıkarak sırtını bana, yüzünü ise kollarını iki yana açarak diz çökmüş halka döndü. Harold'la göz göze geldik. Yüzündeki telaş bir mil öteden fark ediliyordu.
"Sürtüğün önünde eğilmeyin!" lacivert gözlü sert bir şekilde bağırdı.
"Ona ve fahişelerle dolu ailesine boyun eğmeyin!"
"Susturun onu!" Harry kolumu tutarak beni geldiğimiz yoldan geri götürmeye başladı. Catarina bir an kaybolur gibi olsada arkamızda belirmiş ve bizi takip etmeye başlamıştı. Kalabalıktan ayaklananlar hızla artıyor, hepsi bir ağızdan bağırıyordu.
"Seni fahişe!"
"Altımda inlemeni istiyorum!"
"Eminim kral bile seni beceriyordur."
Gözlerime dolan yaşları engellemeye çalışıyordum. Önümüze atlayan birkaç adamla tek yaşın yanağımda bıraktığı ıslaklığı hissettim. Harold büyük bir hışımla kılıcını çekip adamlara salladı. Kolumu tutup çekiştiren Catarina'ydı. Ne yani beni korumaya çalışıyordu? Tökezlediğimi hissettim. Catarina'nın bir çekişiyle kendimi sert bir şekilde yerde buldum.
"Koş Catarina! Arabaya git! Kendimi koruyabilirim!"
İtaatkar bir tavırla hızla arabanın olduğu yola saptı. Harold birkaç kişiyle mücadele ediyordu ve kolundaki kan lekesine bakılırsa yara almıştı. Kalkmaya çalışırken sertçe çekilen saçım yüzünden çığlık attım. Az önce bağıran adam parmaklarına doladığı saçlarımı çekerek sürükledi.
"Şimdi bana nasıl bir sürtük olduğunu göstermeye ne dersin güzelim?"
Beni depo benzeri yere çekmeden son kez tüm gücümle bağırdım.
"Harry!..."
Korkuyla parlayan zümrütleri öfkeyle alevlendi. Karanlık depoya sürüklendim. Saçlarımı tutan elleri beni köşeye fırlatınca hızla ayağa kalkıp elimi pelerinin altına götürdüm. Titreyen parmaklarımla Brotherhood'u kınından çıkardım. İleriye doğru bir hamle yaparak adamın suratına derin bir çizik attım. Beklemediğim bir şey yaparak yanında duran devasa büyüklükteki tahtayı bana fırlattı. Bana doğru yürüdü ve ben tahtanın altında ezilirken zevkle sırıtıp yanağındaki kanı sildi.
"Tehlikeli küçük sürtük!" tıslarcasına konuşarak sıkıca kılıcımı tuttuğum elime tekme attı. Kılıç tekmenin etkisiyle karanlık depoda savruldu. Elleri vücudumda dolaşırken ben çırpınıyor, tekmeler atıyordum.
"Uslu dur fahişe!"
Saçlarımı yeniden kavrayarak başımı sertçe yere vurdu. Gözlerimin önünde oluşan siyah benekler zihnimin kapanmaya yaklaştığını söylüyordu. Pelerinimi çıkartarak bir yere savurdu. Vücudum ağırlaşmıştı, karşılık veremiyordum. Kıyafetlerimi yırtarak çıkarıyordu. Göğüslerimi örten son kumaşı da çektikten sonra pislikce sırıttı. Çığlıklarım boş depoda yankılanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STORM OF SWORD
FanfictionUzun zaman önce büyük bir krallıkta yaşayan soylu bir aile ve mutsuzluklarını gizlemek için dönen oyunlar... Sırların ve entrikaların arasında kaybolmuş genç bir prenses. Prenses karanlık oyunların içinde kaybolurken aşkı ve kardeşleri onu bu karan...