6| Pain

198 17 9
                                    

"Aahhh!!!"

Kalbime ok gibi saplanan bir çığlık daha avluda yankılandı. Elimde tuttuğum merhemlerle bu işkencenin sona ermesini umut ediyordum. En sonunda kesilen sesler onun bayıldığını yada öldüğünü gösteriyordu. İkinci seçeneği düşünmek kalbimin sıkışmasına neden oldu. Dizlerim titredi ve çamurun içine dizlerimin üzerine çöktüm.

"Alexander!"

Hareket etmeden duruyordum. Bana kimin seslendiğini bile bilmiyordum. Bedenime sarınan kollar beni girdiğim şoktan çıkardı. Zayn'in kollarıydı. Arkasından telaşlı gözlerle beni izleyen Louis ve Niall'ı gördüm.

"İyi misin güzelim? Ne oldu?"

Zayn'e iyi olduğumu anlatmak için başımı salladım. Kendimi konuşabilecek kadar iyi hissetmiyordum. Aklımdaki düşünceleri toplamaya çalışıyordum. Dudaklarımı araladım.

"H-ha-harr-harry."

Niall yanımıza çökerek ellerini saçlarıma geçirdi. Yavaş hareketlerle saçlarımı okşuyordu.

"Bebeğim Harold iyi sadece-sadece..."

"Sadece yaraları temizlenip sarılmalı." diye tamamladı Louis. O da yanımıza gelerek güven verircesine elimi sıktı. Zayn elimi Louis'in elinden kurtararak ayağa kalkmama yardım etti. Aralarında her zamanki soğukluğu hissediyordum. Tahta geçme konusunda olduğunu sanıyordum. Taht bu kadar önemli miydi peki?

Siyah saçlarını düzelten abime baktım. Diğerlerine hiç benzemiyordu. Ela gözleri, diğer abilerimin mavi gözlerine zıttı. Louis'in kahverengi, Niall'ın sarı, Zayn'in ise siyah saçları vardı. Sanırım en çok Zayn ve ben benziyorduk. Düşüncelerimi Harry'nin dağılmış kıvırcık saçları ve sürüklenen bedeni bozdu. Gözyaşlarımı tutamayarak ağlamaya başladım. Yerden kalkarak Harry'nin yanına gitmeye çalıştım. Kollarımdaki eller gitmeme engel oldu.

"Şimdi sırası değil Cathlin."

Louis beni kolları arasına aldı ve yürümeme yardım etti. Harold'ı böyle görmek beni mahvediyordu. Canım yanıyordu. Onun için bir şeyler yapmak istiyordum ama yapamıyordum. Elim kolum bağlı duruyordum. Ağlamaktan acıyan gözlerimi elimle sildim ve avludan abilerimle birlikte çıktık. Louis hala beni tutuyordu. Niall ve Zayn arkada fısıldaşarak konuşuyorlardı. Onları umursamadan sarayın büyük merdivenlerinden çıkarak yürümeye başladım. Kapıya geldiğimde Louis'e döndüm. Ufak bir teşekkür fısıldayarak ona sarıldım. Dinlenmem gerektiğini söyledikten sonra yavaş adımlarla uzaklaştı. İçeri girip büyük yatağa uzandım. Dizlerimi kendime çekerek düşünmeye başladım. Ona bunun yapılmasına nasıl izin vermiştim? Acı çekiyordu ve bende çekiyordum. Şu an yanına gidip ona bakmak, yaralarını sarmak istiyordum. Onu iyileştirmek istiyordum ama bunu yapacak gücü kendimde bulamıyordum.

Gözümden bir damla yaş süzülürken göz kapaklarımın yavaşça kazandığını hissettim.

*****************

Kapının tıklatılmasıyla gözlerimi araladım. Uykunun sesime kattığı boğuklukla konuştum.

"Gel!"

Kapı açıldı. Gelen Zayn'di.

"İyi misin bitanem?" elini yanağıma koyup okşadı. Onaylamak için başımı salladım. Biraz bekledi ve konuştu. Duyduğum şeyle yataktan kalktım.

"Sana bir haberim var kardeşim. Harry... Harry şuan odasında."

"Gerçekten mi? Yüce Tanrım! Hemen yanına gitmeliyim."

"Cathlin bek-- " Zayn'in sözünü bitirmesine izin vermeden kapıyı açtım ve çıktım. Merdivenlerden hızlı bir şekilde indim ve koridora girerek Harry'nin odasına yürümeye başladım. Odanın kapısına geldiğimde Zayn'in arkamdan geldigini anlatmıştım.

"Cathlin girmemelisin."

Ona baktım ve omuz silktim. Harry'nin odasının kapısını tıklattım, yavaşça kapıyı açtığımda gördüğüm şeyle şok oldum. Harold yatakta yatıyordu ve Catarina ona pansuman yapıyordu. Yüzleri birbirine gereğinden fazla yakındı. Onun yerinde neden benim olmadığımı düşündüm. Ah! Evet tabi. Harry ona aşıktı. Ona aşık! Olduğum yerde rahatsızca kıpırdandım. Güçsüz sesimle konuştum.

"Ah... Üzgünüm... B-ben rahatsız etmek istemezdim."

İkisinin gözleri de bana dönerken ben göz yaşlarımı zor tutuyordum. Hayal kırıklığına uğramıştım. Gerçek bir hayal kırıklığına. Arkamı dönmüş kapıya giderken Harry seslendi.

"Cathlin." ona bakmadan kapıyı açtım ve çıktım. Zayn dışarıda bekliyordu. Keşke onun sözünü dinleyip girmeseydim. Hızlıca Zayn'e sarıldım. Beni güçlü kollarının arasına alıp sıkıca sardı. Acaba Harry'den hoşlandığımı biliyor muydu? Daha kendime bile itiraf edemediğim şeyleri biliyor muydu?

Ertesi Gün

Gürültülü yemek masasından kalktım ve kendime yeni bir çatal almak için mutfağa ilerledim. Kapıdan girip aşçımız Pierre'e hafifçe gülümsedim. Yemek takımlarının olduğu küçük odaya yöneldiğimde masada sakince yemek yiyen Harold'ı gördüm. Bana baktı ve zorlukla gülümsedi. Canı çok yanıyor olmalıydı. Kendimi suçlu hissediyordum. Ailemin ona yaptıklarından sonra bana hala gülümsemesi kalbimi acıtıyordu. Biliyorum. Benim bir suçum yoktu ama onun için elimden hiçbir şey gelmemişti. Fakat dün Catarina'yla olan yakınlığı canımı yakmıştı. Catarina ile birlikte zaman geçirmesi ona olan sevgisinin daha da artması demekti. Bana bunu yapmış olmasına inanamıyordum. Kimi kandırıyorum ki? Ben onun hiçbir şeyi değildim. Düşüncelerimden sıyrıldım ve Harold'a baktım. Yüzünde ve açıkta olan kollarındaki yaralar daha kötü olmamı sağlıyordu. Çorbasından bir kaşık aldı ve ayağa kalktı.

"Prenses Miranda bugün nasılsınız?"

"İyiyim Harold. Umarım sende iyisindir."

Sesimdeki duygusuzluk yüzünden olmalı ki afalladı. Onunla her zaman samimi ve neşeli konuşurdum. Başını öne eğdi ve cevap verdi.

"İyiyim efendim, teşekkürler."

"Catarina sana iyi bakmış olmalı." diyerek arkamı döndüm. Odadan çatalımı aldım ve kapıya yöneldim. Ona son kez baktığımda hala orada durduğunu gördüm. Bana 'lütfen' der gibi baktı. Ona olan ve onun yüzünden oluşan acımı kalbimin derinliklerine gönderdim ve içeri yürümeye başladım.

Not: Yazım yanlışı varsa özür dilerim. xoxoxox

STORM OF SWORDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin