Storm of Sword'da daha önce;
"Pişman mısın Caty?" Başımı yasladığım omzundan kaldırarak yüzüne baktım.
"Benimle geldiğin için pişman mısın? Bu yüzden mi ağlıyorsun?"
"Hayır. Hayır, kesinlikle hayır. Asla Harold. Sadece bu-bu çok tuhaf bir his. Oraya geri dönmek istemiyorum."
"Dönmeyeceğiz birtanem. Kurtulmamıza az kaldı."
"Dönmeyelim-" kanımı donduran o iğrenç ses duyulduğunda dizlerimin üzerine zorla düşürüldüm. Ellerim arkadan birleştirilerek karşı koymam engellendi.
"Belki de saraya dönme vaktiniz gelmiştir prenses. Sizce de öyle değil mi Sör Styles?"
******************
Atın üzerine bindirilirken birkaç metre ötede beni izleyen keskin hatlı suratı fark ettim. Öylece bana bakarken yüzünde hiçbir duyguyu barındırmıyordu. Yandaki, kaçarken kullandığımız, atın üstüne Harry'nin bedeni bir hayvanmışçasına atıldı. Elleri benim gibi bağlıydı, tek fark ağzında konuşmasını engelleyen bez olmasıydı.
"Nathan! Lanet olası şeytan! Ona düzgün davran!"
"Ah üzgünüm tatlım ama artık senden emir almıyorum. Atlarınıza binin. Gidiyoruz."
Şövalyeler Nathan'ın dediğini yerine getirdiler. Bindiğim at hareket etmeye başladığımda sarsıldım bağlı ellerle ata tutunmak zor oluyordu.
"Gerçekten kardeşinin ellerini bağlaman mı gerekiyordu Louis? Şuna bak bir hayvan gibi götürülüyoruz."
"Hiçbir şey bilmiyorsun Cathlin. Bunu zorlaştırma. Onun gibi ağzını mı bağlamalıyım?"
Arkası bana dönük olduğu için görmeyeceğini bilsemde başımı iki yana salladım. Başımı ata yaslayıp düşmemek için çaba harcadım. Yüzüm Harry'e doğru bakıyordu. O da benim gibi ata yaslanmıştı. Gözlerindeki endişeyi görüyordum. Gözyaşları görüşümü bulanıklaştırdığında ifadesi değişti. Gözleri bu sefer özür diliyordu. Küçük damlalar yanaklarımda izler bırakarak aşağı doğru kaydı. Ona bakmak can yakıyordu çünkü bu halde olmasının nedeni bendim.
"CatyCat, düşmek üzeresin hayatım. Yardım etmemi ister misin?"
"Ben hala senin prensesinim Nathan! Sana düzgün konuşmanı tavsiye ederim."
"Ne yapacaksın güzelim? Artık prensesim değilsin. Ah pardon kimsenin prensesi değilsin."
"Ne diyorsun sen?! Louis lanet olsun. Neler oluyor? Lütfen bana bunların şaka olduğunu söyle. Sana yalvarıyorum abi!"
Nathan atını durdurarak indi. Yanıma geldiğinde öyle hızlı bir şekilde aşağı çekildim ki yere düştüğümde sanki tüm kemiklerim kırılmış gibiydi. Harry olduğu yerde debelendi. Nathan ve Louis'nin birkaç adamı atın üzerinden inmemesi için onu tutuyorlardı. Nathan eğilip elini yanağıma yasladı. Baş parmağı yanağımı okşuyordu. Bu durumdan nefret etmiştim. Harry'nin üzerimizden bir an bile olsun ayrılmayan bakışları, sanki ellerindeki ipleri her an koparabilirmiş gibi bakan gözleri olayın ciddiyetini özetliyordu.
"Benimle olabilirsin Cath. O zaman gerçekten bir prenses olursun. Zamanı geldiğinde ise bir kraliçe." Bütün bu midemi alt üst eden konuşmaya daha fazla devam etmesini istemiyordum. Yüzümü çevirip elinin boşlukta kalmasını sağlarken suratına tükürdüm. Sakin kalmaya çalışarak ayağa kalktı lakin sakin değildi. Titreyen parmakları bunu ele veriyordu. Yüzünü cebinden çıkardığı bir mendil ile temizledi. Sert bir şekilde eli yanağımla buluştuğunda başım geriye düştü. Acı dolu bir inleme dudaklarımdan dökülürken Louis atından indi. Nathan bana bir kez daha vuracakken Louis kolunu havada yakaladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/14708816-288-k923985.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STORM OF SWORD
Fiksi PenggemarUzun zaman önce büyük bir krallıkta yaşayan soylu bir aile ve mutsuzluklarını gizlemek için dönen oyunlar... Sırların ve entrikaların arasında kaybolmuş genç bir prenses. Prenses karanlık oyunların içinde kaybolurken aşkı ve kardeşleri onu bu karan...