-42

13.6K 1K 465
                                    

Multimediaya bağımlıyım. Tam Yekta'lık bir şarkı. Doğu geçen bölümde mi ne paylaşmıştı -unutkan birisiyim ne yapayım- Dissleşmişlerdi falan.

Doğu

Bugün beklenen gündü. Kendimi mutlu hissettiğim o gündü. Nihayet yetişkin gibi davranıyordum, iyi bir hayat için adım atıyordum, kendimi aptal gibi boş şeylerin peşine takmıyordum. Ailem benimle gurur duyuyordu. Hepimiz mutluyduk.

Barış ise fazla duyguluydu. "Resmen evleniyorsun kanka!" Burnunu çekti. Flörtü de düğüne gelmişti. Elini onun omzuna koyarak sakinleştirmeye çalıştı. Barış burnunu peçeteyle sildi.

Gülümsedim ve üzerimdeki damatlığa baktım.

"Tuğba'yı görecek... Dur dur dur gelini görmek yasak, unuttum!"

Telaşlı haline bakıp gülümsedim. Belki sakin bir şehire yerleşirdik. Bilmiyordum. Kışın okumaya, yazın eşimin ve çocuğumun yanına giderdim. Çocuk düşünmekte fazla mı aceleceydim?

"Biz çıkalım, sen heyecanını gider!"

Barış ve flörtü çıktığında annem geldi. "Ne kadar tatlı olmuşsun! Benim küçük-"

"Lütfen, anne..."

"Abime bak! Ağlayabilirim, makyajım bozulacak. Off..."

Annem ve kız kardeşime gülümsedim.

"Neyse, anne. Abimi bırakalım da heyecanını yatıştırsın,"deyip annemin elini tuttu ve çıktılar.

Camdan dışarıya baktım. Arkadaşlarım gelmeye başlamıştı. Gülümseyerek el salladım. Camın arkasında beni gördükleri zaman onlar da gülerek el salladı. Harika bir gece olacaktı.

Sakinleştiğime karar verip geriye çekilmek üzereydim ki bir kağıt parçası ayaklarımın üstüne düştü. Kaşlarım şaşkınlıkla havalandığı zaman eğilip aldım.

Ben vardım. Ben ve Yekta vardık. Boyanmıştı bile. Kanlar içindeydik ve el eleydik. Arkasını çevirdim. Küçük küçük kareler içinde bizi çizmişti. Çizdiği tanrıça... Motorunda ben... Üstümde... Öyle detaylı ve güzeldi ki nefesim kesildi. Ne yapacağımı, ne düşüneceğimi bilemedim. Çok özenmiş gözüküyordu.

En son kağıdın arkasında imzasıyla bir not vardı.

Bana bir şans ver, zannettiğin adam değilim ben. Bırak bilinmezlik birbirimizle güzel olsun.

Titreyen ellerimden kağıt kaydı. Bunu ne zaman bırakmıştı? Burada mıydı? Düğüne gelecek miydi? Yutkunmaya çalıştım. Elimi masaya koyarak kendime gelmeye çalıştım. Bir işe yaramıyordu. Düğmemi açtım. Her şeyi berbat edecekti.

Bana dokunuşu aklıma geldikçe dizlerim daha fazla titremeye başladı. Kenara çöktüm. Güvenliğe haber vermem gerekiyordu.

"Doğu? Hazır mısın?"

Zorla ayağa kalktım. "Yüzümü yıkayınca hazırım,"diye cevap verdim. Tuvalete girip aynada soluk yüzüme baktım.

Ellerimi lavobonun iki yanına koyarak ağlamamak için kendimi tuttum. O his boğazımı yakıyordu. "Barış?"diye seslendim.

"Evet?"

Kapının önünde olduğunu tahmin etmiştim.

"Kim gelirse artık kimseyi alma. Duydun mu?"

"Ne? Neden?" Şaşkınlıkla konuştu. "Doğu ne oluyor?"

Aynaya kusacak gibi bakıyordum. "Lütfen Barış. Çok gerginim. Dediğimi yap."

"Tamam... Sen iyisin, değil mi?"

"İyiyim. Birazdan geleceğim."

"Daha var zaten. Rahat ol kanka."

Aynada kendime bir bakış attım.

"Bana ne yaptın Yekta Alkar?"diye fısıldadım.

Yekta gelecek mi?

KUZEYDOĞU | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin