XII/bağlılık ve sonsuz sevgi

4.8K 482 136
                                    

"Sen benim en çok saklandığım,
Sen benim durup durup saplandığım."

*

31 Mayıs 2013 Cuma

"Ah tanrım, şu okul bir kapansın ilk işim Gwangju'ya gitmek olacak." Gözlerimi devirerek dönemin, hatta üniversite hayatımın son sınavı olan dersin, notlarını avucumda buruşturarak sınıfın çıkış kapısının hemen yanında duran çöpüne büyük bir zevkle attım.

"Her bahar dönemi aynı şeyi diyorsun, Yunhee. Ama daha sonra karar değiştirip yazını da Seul'de geçiriyorsun. Seni cidden anlamıyorum." Yunhee aynı benim gibi derme çatma, eksik notlarını buruşturup çöpe attığında hızla önüme geçti ve boş koridorda arkası dönük yürümeye başladı.

"Ama bu sefer farklı Daeyang, mezun olduk bile ve ah, açıkçası bir sene falan çalışmayı düşünmüyorum tatil yapacağım. Bunun için de ailemin maddi desteğine ihtiyacım var, manevi olanı çok önemli değil. Yıllardır görmüyorum ne de olsa." Elini önemli bir şey değilmiş gibi havada iki yana salladı.

"Tatile gideceksin yani."

"Evet." Dedi ben tepkimi bile gösteremeden.

"Sen?"

"Evet! Ne diye bu kadar şaşırdın ki?" Kıkırdadım ve kafamı iki yana sallayarak gülüşümü saklamaya çalıştım.

"Hiç, sen pek yaz mevsimini sevmezsin de. Bana daha çok kaçıyormuşsun gibi geldi." Kaşlarını çatarak durdu, önüne döndü ve yanımdan yürümeye devam etti.

"Kimden ya da neyden kaçacakmışım ki?" Dedi bilmiyormuş gibi.

"Namjoon'dan." Bu sefer gülümsememi gizlemedim, onunla bu konuda dalga geçmek ve yanaklarının kızarışını izlemek eğlenceliydi.

"Ya of, Dae! Saçma sapan konuşma, ne işim olur benim o çocukla! Serserinin teki o!" Merdivenlerden sallana sallana inmeye başladık.

"Kötü bir çocuk değil ki. Hem ayrıca abayı yakmış bence sana. Sen de çocuğu görünce heyecandan tırnaklarını falan yemeye başlıyorsun. Ne bu inat anlamıyorum ki." Sitem edercesine cümlemi bitirdiğimde Yunhee'ye döndüm ve onun gayet ciddi bir ifadeyle bana baktığını gördüm.

"Bunu bilemeyiz, Dae. Çocuk Hoseok ve onun arkadaşlarıyla takılıyor. Hoseok onlarla takılmaya başlamadan melek gibi bir şeydi hatırlarsan." Konunun Hoseok'a gelmiş olması biraz can sıkıcıydı ve ben çoktan onunla ilgili her şeye göz yummuştum.

"Hâlâ öyle. Sadece imajını değiştirdi." Yunhee'nin ağzından bir 'hah' sesi çıktı ben tozdan kararan merdivenleri seyretmeye başladığımda.

"Tabii haklısın. Yemek sırasını aldığı için bir çocuğu ölesiye dövmek, sadece çok konuşma dediği için hocanın birine küfür etmek, geçen mağazanın birinin önünden geçerken gördüğümüz ve ağzımızın suyunun aktığı o ceketin ertesi gün Namjoon'dan duyduğum kadarıyla çalıp giymesi de imaj değiştirmek. Haklısın tabii, çok haklısın." Dedikleri anında iyi geçen sınavımı, bitmekte olan dönemimi ve üniversitemi, neredeyse başlamak üzere ilişkim için aklımda beliren hayallerin mutluluğunu tek bir avucunda az önce buruşturup attığı notları gibi buruşturup kafama attı ve canımı yaktı. Önümden geçip gitti, merdivenlerden inmek için beni beklemedi.

"Seninki geliyor, kantinde buluşuruz." Dedi ve gözden kayboldu. Nereye bakacağımı bilemeden gözlerimi etrafımda gezdirmeye başladım. İşte oradaydı, bir alt katın merdivenlerinin tırabzanına yaslanmış bekliyordu. Tüm samimiyetiyle bana gülümsüyordu. İçimdeki o hırçın ve uyanık ses fısıldadı; Ya da öyle görünüyordu.

elysian ¦ jeon jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin