Jungkook hız kesmeden Wonshik'in yakalarını kavramış, hızla kendisine çekmişti. Bedenini ele geçiren öfke mantıklı düşünmesine engel oluyor, bütün düşüncelerini köreltiyordu. İstediği şey karşısındaki adamın yüzünü dağıtmak ve eşiyle ne işi olduğunu sormaktı. Seokjin ise küçüğü geri çekmeye çalışıyor, meraklı bakışları görmezden gelmek için çabalıyordu. Haberlere düşüp maskara olmak istemiyordu açıkçası. Zira böyle bir şey gerçekleşirse aile içi karışıklığa hiçbir durum engel olamazdı. Eh, bu kadar derdin arasına ailelerin eklenmesi hiç de gerekli değildi.
"Yoongi ile ne işin var senin?! Kaç yıl geçti hâlâ akıllanmadın mı?!"
"Öncelikle ellerini çekmen gerektiğini belirtmek istiyorum. Ayrıca boşanacağınızı çok öğrendim Jungkook," Wonshik bıkkın bir ifadeyle konuştuğunda Jungkook ellerini çekmişti aniden. Karşısındaki adamın bunu bilmesi için Yoongi'nin söylemiş olması gerekiyordu. Zira onlar dışında bilen tek kişi Seokjin'di. En azından kendisi öyle olduğunu düşünüyordu.
"Onun nerede olduğunu biliyor musun?"
"Bilsem bile sana söylemeyeceğim. Onu mutlu ediyorsun diye gittim Jungkook. Arkama bile bakmadım, çünkü senden haz etmesem bile Yoongi sana aşıktı. Bunu değiştiremezdim," dedi Wonshik karşısındaki genci hafifçe iterken. Dilinin ucuna gelen her kötü kelimeyi yutarak düzgün cümleler kurmak istiyordu ancak bu çok da mümkün değildi. Yıllar önce Yoongi'nin, biricik sevgilisinin, Jungkook'a olan bakışlarını bizzat görmüştü. İçi her ne kadar acısa bile aralarından çekilmiş, Yoongi'sinin damatlık içindeki haliyle senelerce yas tutmuştu. Ailesinin büyük ısrarlarıyla döndüğü Kore'de böylesine bir sürprizle karşılanacağı hiç aklına gelmemişti.
"İlk geldiğimde gördüm onu. Üzerindeki incecik kıyafetle yürüyordu. Bomboş bakıyordu, Jungkook. Gözlerindeki o parıltıları kaybetmişti ve seni sorduğumda acıyı gördüm. Neden üzdün onu?" Küçük olan soruyu duyduğunda duraksamıştı. Yoongi'yi üzmekten nefret ederken neden böyle olduğunu sorguladı kendince. Eşini kendinden çok seviyordu. Hatta incitmeye bile korkarken neden bu şekilde ilerlemişti her şey?
"Neden eski Yoongi yok? Bana bir cevap ver artık," Jungkook cevap vermek için dudaklarını araladığında, Wonshik'in telefonu bozmuştu onu. Wonshik karşısındaki adama bir bakış attıktan sonra saatlerdir beklediği aramayı hızla yanıtlamıştı.
"Yoongi, nerelerdesin sen?" Duyduğu isimle göğsündeki ağırlığın arttığını hissediyordu. Eşinin adını bir başka adamın sesinden işitmek çok zordu. Ağır geliyordu.
"Lütfen iyi olduğunu görmeme izin ver."
"Yoongi," Jungkook yüksek sesle eşinin adını söylediğinde Wonshik sinirle ona dönmüştü. Çünkü Yoongi, küçüğünün sesini duyar duymaz küfür edip aramayı sonlandırmıştı. Wonshik bu yüzden kızgın hissediyordu. Karşısındaki genç her şeyi yeteri kadar batırmamış gibi, Yoongi'nin nasıl olduğunu öğrenmesini de engellemişti.
"Ne yaptın sen? Onunla zaten sadece maksimum on saniye konuşabiliyorum ve sen az önce bunu berbat ettin Jeon Jungkook."
"Eşimden uzak dur Wonshik. Bu sana yıllar sonra ilk uyarım."
"Eski eşimden diyecektin herhalde," Jungkook duyduğuyla tekrar ileri doğru atıldığında Seokjin tarafından sürüklenmeye başlanmıştı. Hyungunun onu bırakması için her ne kadar debelense bile başarısız oluyordu ama pes de etmemişti. Eşinin eski sevgilisi resmen kendisine açık açık meydan okuyordu ve küçük olan bunu karşılıksız bırakacak değildi.
Yoongi duyduğu ses ile aramayı sonlandırmıştı aceleyle. Günler sonra işittiği ses kalbini daha çok ağrıtmış, gözyaşlarını getirmişti. O kadar çok canı yanıyordu ki günlerdir uykusuz oluşunun verdiği halsizlik de eklendiğinde mide bulantısı yeniden baş göstermişti. Kusmak istiyordu. İçi dışına çıkana kadar kusmak istiyordu. Biraz da bağırmak. Ses telleri zarar görene kadar bağırmak ve gözyaşları tükenene dek ağlamak istiyordu. Toparlanmak o kadar da kolay değildi. Hisleri o kadar karmakarışık ve yoğundu ki ne yapacağını bilmiyordu. Kime gideceğini bilmiyordu. Seokjin'i ve Namjoon'u aramayı denemişti birkaç kez fakat yapamamıştı. Ekrana öylece bomboş bakışlar atmış, daha sonrasında telefonunu fırlatmıştı bir kenara.
Gözleri orta sehpanın üzerinde duran belgelere takıldı bir an. Ne yapmalıydı? Eşi artık onunla mutlu değildi, zor olsa bile kabullenmişti Yoongi. İmzalaması gerekiyordu. Çünkü Jungkook'u mutsuzluğa hapsedecek kadar gaddarlaşmamış ve bencilleşmemişti. Biraz olsun bencil olmayı diliyordu ancak bu yapamayacağı bir şeydi. Zira küçüğünün güldüğünde kısılan gözlerini ve ortaya çıkan sevimli görüntüsüne tapıyordu Min Yoongi. Elinden gelse zamanı birkaç dakikalığına durdurur ve doya doya izlerdi bugünlerin geleceğini bilseydi. Bir daha yanaklarını sevemeyeceğini, dudaklarını öpemeyeceğini, gözlerine bakamayacağını bilseydi kesinlikle durdururdu zamanı.
Eğildi hafifçe masaya doğru. Siyah pilot kalemin kapağını açmış, ellerinden kayıp gitmesine izin vermişti. Titreyen eli öylece kağıdın üzerinde duruyordu. Derin bir nefes aldı yavaşça. Bundan sonrasının dönüşü olmayacaktı, çünkü eşini hayatından çıkarmaya, her ne kadar istemese bile, bir adım daha yaklaşmış olacaktı. Dolan gözlerine inat kalemi daha sıkı kavramış, imza yazan yere seri bir şekilde imzasını atmıştı. Bu kadardı, diye düşündü. Bu kadardı işte her şey. Bir imzayla kabulleniş gerçekleşmişti. Jungkook'suzluğa bir adım daha ilerlemişti. Tıpkı satrançta piyonun ilerleyişi gibi.
Viski dolu bardağı tek dikişte bitirdiğinde gülmeden edemedi. Eski haline geri dönmüş, yeniden alkolik olma yolunda emin bir hâlde ilerliyordu. Durduğu yoktu. Kendini sınırladığı yoktu. Yaşamasının bir amacı kalmamış givi hissediyordu. Çünkü kendisini defalarca düşmek için bıraktığı uçurumdan çeken sevgilisi olmuştu. Şimdi o da yoktu ve Yoongi yine deliliğiyle baş başa kaldığını biliyordu. Belki de Jungkook onun bu hallerinden sıkılmıştı. Sağlam bir dengesizlik örneğiydi kendisi. Sevgisini kolay kolay belli edemeyen, her şeyi içinde yaşayan bir adam olduğundan terk ediyordu belki de biricik eşi onu.
"Ne yapacağım Jungkook? Sensiz ne yapacağım," kendi kendine mırıldandığında zil çalmıştı. Yoongi sol bileğine takılı olan saate baktığında gelenin kim olduğunu merak etmiş, bu dürtüye engel olmayı es geçerek kapıya yönlenmişti. Vakit kaybetmeden açtığında gördüğü beden üzüntüsünü daha da arttırmaktan başka bir katkıda bulunmamıştı. Seokjin ise karşısındaki yakın arkadaşının durumunu gördüğünde fazlasıyla üzülmüş, vakit kaybetmeden ona sarılmıştı.
"İyi olacak Yoongi. Her şey iyi olacak," arkadaşına sarılı bir haldeyken hem konuşuyor hem de içeri doğru yürüyordu. Kapıyı ayağıyla hafifçe iteleyip kapanmasını sağladıktan sonra adımlarını hızlandırmış, salondaki üçlü koltuğa oturtmuştu hem kendini hem arkadaşını.
"Nasıl buldun beni?"
"Her yere baktım inatçı herif. Aramadığım delik kalmadı."
"İyiyim ben Seokjin," Yoongi, arkadaşını susturmak adına konuşsa bile Jin ona inanmamıştı.
"Yoongi, iyi ol ya da olma, fark etmez. Ben hep yanında olmak istiyorum. Tıpkı senin benim yanımda olduğun gibi. Beni anlıyorsun değil mi?" Seokjin hızlıca sorduğunda arkadaşı kafasını yavaşça sallayıp kabullendi. O da istiyordu en yakın arkadaşının kendisine destek olmasını ancak o kadar alışmıştı ki her şeyi tek başına göğüslemeye, kimseden yardım isteyecek gücü bulamıyordu kendinde.
"İyi olduğumu gördün ve yerimş de öğrendin. Lütfen ona söyleme."
"İmzalamışsın," Seokjin söylediğinde Yoongi kafasını salladı yeniden. Görünen bir şeyi reddedecek hali yoktu zaten.
"Devam edemiyoruz. Sorun değil. Mutlu olsun istiyorum Seokjin," dedikten sonra daha fazla konuşmaya devam edemeyeceğini fark ettiğinde avcunu kotuna silmiş, arkadaşını salonda bir başına bırakıp kendisini odasına kitlemişti.
Seokjin ise kendisini bırakıp giden arkadaşının ardından hüzünle dolmadan edememişti. Yanına gidip şu an mutlu değil, demek istese bile durdurmuştu kendini. Çünkü Jungkook biraz olsun çabalasın, arkadaşını geri kazansın istiyordu. Zira şimdi kendisinin Yoongi'ye söylemesi bir şeyleri değiştirmeyecekti zaten. Hatta her şey daha da kötü olabilirdi. Bu yüzden ceketini de almış, evden ayrılırken kapıyı yavaşça kapatmıştı.
Nasıl gidiyor bakalım? Ne yaptığıma dair bir fikrim yok ehehehehe umarım sevmişsinizdir bölümü♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love You Goodbye°YoonKook
FanfictionJeon Jungkook boşanmak istedi, Min Yoongi dinledi. Jeon Jungkook yeniden onunla olmak istedi, Min Yoongi gitti.