Hikâye de küçük düzeltmeler yapmış bulunmaktayım.
Umarım bölümü beğenirsiniz. 🌸×××
Park Jimin
Hepimiz burada gün geçtikçe fazlalıkmış gibi hissediyor ve buradan çıkmak istiyorduk. Oyunun hangi tarafında yürüsek önümüze bir sürü kapı çıkıyordu. Bir kapı seçip o kapıdan ilerlesek tuzaklar bizleri kapıyordu. Beraber ilerlemek istediğimizde birbirimizi bir şekilde kaybediyorduk. Bu döngü canımı çokça sıksa da bir türlü düzgün bir yol da yürüyemiyordum. Yoongi'ye olan ısrarlarım sonucu plan da değişiklik yapmış olsak da içimi bir huzursuz kaplamış yaptığım plandan memnun kalamamıştım.
Yoongi'ye belki de yüzüncü kez plan da oynama yaptırmıştım ve en sonunda sinirleri bozulmuş, beni boğmaya çalışmıştı. Hoseok'un tutmasıyla Yoongi'den kurtulmuş Taehyung'un arkasına saklanmıştım. Ona dil çıkarmayı düşünmüş olsam da çıkardığım dili koparma olasılığını düşünerek isteğimden vazgeçmiştim. En sonunda sakinleşmiş ve Hoseok'un tutuşundan kurtulmuştu. Bense inatla Taehyung'un arkasında duruyor onu da sinir ediyordum. "Jimin takip etmeyi kesecek misin?" Mutfağa giren Taehyung'un peşinden geldiğimde sitemini duymuş ve ona kocaman gülümsemiştim.
"Tae aldırma sen beni, bazen sevdiğim insanları takip ederim." demiştim. O ise dediğim yalana inanmamıştı. "Sen şuna 'Yoongi'den korkuyorum bu yüzden peşindeyim' demiyorsun da." demiş beni mutfaktan kovmuştu.
Yoongi salonda ki büyük koltuğa uzanırken hemen yanında tekli koltukta yaptığım plana göz gezdiren Seokjin vardı. Yanlarında ki koltuğa oturduğumda Seokjin kâğıdı masaya bırakmış kafasını bana doğru çevirmişti. "Jimin, saatlerce Yoongi'yle yaptığınız plan bu mu?" diye sorduğunda Yoongi kendi ismini duymasıyla gözlerini aralamıştı. "Evet." diye mırıldandım.
Seokjin bakışlarını masanın üstünde ki kâğıda yönlendirdiğinde kibirle konuştu. "Bu berbat. Eğer bu plana sadık kalırsak hiçbir sonuç alamayız." Başımı eğdiğimde oflamıştım. Plan konusunda o kadar düşünmeme rağmen Yoongi ve Namjoon'un planları gibi bir plan bile kuramamıştım. Yaptığım plan yüzünden arkadaşlarımın ölümünü sağlamak benim için korkunç bir durum olurdu.
En sonunda pes etmiş ve Yoongi'nin eski planına sadık kalmaya devam etmiştim. Diğerleri de sonuçsuz kalan plandan umutlarını ilk dakikalar da yitirmişti. Seokjin ve Namjoon dışarı çıktığı sıralarda Hoseok odasına çekilirken, Taehyung da guruldayan karnını dindirmek için mutfağa gitmişti. Yoongi ise uzun süredir karşımda ki koltukta uzanıyordu.
Uyuduğunu düşünmesem de bir anlık gafil avlanmış, yüzünü incelemeye başlamıştım. Bembeyaz yüzünde bulunan kabuk bağlamış yaralarına rağmen güzel görünüyordu. Kaşlarını çattığını fark ettiğim de hafif kıpraşmış yüzüyle beraber bedenini de bana doğru çevirmişti. Bir başkası olsa onun uyuduğunu düşünürdü ama ben onun daha çok uyumaya çalıştığını düşünüyordum. Ve uyuyamamıştı da.
Gözlerini zorlukla araladığında gördüğü ilk kişi ben olmuştum. Koltukta uzanmaya devam ederken gözlerini birkaç kez kırpıştırmıştı. Bakışlarını tekrardan beni bulduğunu sessizce bir şeyler mırıldanmıştı. "Günaydın Yoongi." dedim sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümseme ile. O ise tek bir mimik dahi oynatmadan söylendi. "Günaydın." Yoongi sırt üstü döndüğünde bakışlarını boyası dökülmüş tavana dikmişti. Bense uzun süredir bakışlarımı çekemediğim Yoongi'den uzaklaştırmış etrafıma bakınmıştım.
"Yoongi," dedim, aklımda birkaç soru birikmişti. Yoongi ise soruları tahmin eder gibi beni duymamazlıktan gelmişti. Yine de merakıma yenik düşerek sorumu sormuştum. "Taehyung bana uyuyamadığını söyledi. Neden uyuyamıyorsun?" dediğimde gözlerini kapatmıştı. "Oyun dışında da uyuyamıyordun?" Daha sonra ortamda yine sessizlik galip gelmişti. Yoongi düşünceli bir ifadeye bürünmüştü ve tek bir kelime dahi söylememişti.
Merak ettiğim çok fazla soru varken daha ilk sorumda pes etmiş gibiydi. Bir süre sonra hafif kıpraşmıştı. Bense dudaklarını aralayışını seyretmiştim. "Uyumak... En son ne zaman uzun, güzel bir uyku çektiğimi hatırlamıyorum doğrusu." dedi sessizce. Sanki ikimizden bir başkası bizi dinlemesin der gibiydi. "Bu oyundan önce de uyuyamıyordum, Jimin. İşlerim yoğundu ve vücudum uykuya hasretti. Ama sorun şu ki; alışmıştım. Uyumamaya öyle çok alışmıştım ki, gördüğün üzere şimdi de uyuyamıyorum." Şaşkınca yüzüne bakarken o da gözlerini açmış ve bakışlarını benimkilerle buluşturmuştu. "Uyumak için hiç zamanım olmamıştı. Ne gerçek dünya da ne de burada." dedi kelimelerini tekrar birleştirerek. Dediklerine karşı başımı sallamakla yetinmiştim.
Şimdi ise ipleri kendi ellerine almış sıkıca tutmuştu. "Merak ediyorum da," dedi siyah kürelerini yere indirirken. "Takımında ki arkadaşlarına güveniyor musun?" Sorusuna karşı bir anlık afallamıştım. Toparlandığımda ise bana baktığını fark etmiştim. "Güveniyorum." dedim açıkça. O ise bunu bekliyormuş gibi gülümsedi. "Bana," dedi bu defa. "Güveniyor musun?" Kaşlarım çatıldı istemsiz.
Doğrusu Yoongi'nin aurası korku salıyordu. Yapısının böyle olduğunu düşünmek istesem de ona güvendiğimden emin değildim. Gözlerini kırpıştırdığında gülümseyişi donmuştu. "Güveniyorum." dedim bir anda. Cevabıma karşı dudağının kenarları kıvrılmıştı. Bakışları tuhaftı. Birisine acır gibi bakıyordu sanki. Anlam çıkarmak zordu hele ki bu kişi Yoongi ise daha da zordu.
Yoongi gerçekten de dengesizin tekiydi.
Yoongi'nin bakışları yan tarafıma kaydığında ben de baktığı yere dönmüştüm. Taehyung kollarını koltuğa koyarken, elleri yanaklarında yer edinmiş bizi izliyordu. Bizim onu fark etmemizle gülümsemişti. "Sohbet koyu galiba." dediğinde ben de gülmüştüm. Uzun bir süredir koltukta oturduğumu hatırlayınca aklıma Seokjin ve Namjoon gelmişti.
Bakışlarım Yoongi'yi bulduğunda bir soru daha soracağımı anlayarak gözlerini devirmişti. "Seokjin ve Namjoon nerede kaldı?" dedim yine de. Taehyung da sorumla birlikte meraklanmıştı. "Virüs kapmıştır belki de." Yoongi'nin umursamazca verdiği cevaba karşı kaşlarım çatılmıştı. Dudaklarımı araladığım anda Taehyung benim yerime konuşmuştu. "Dalga geçme Yoongi." dediğinde Yoongi omuz silkmekle yetinmişti.
Merakımızı gideren şey kapı sesi olmuştu. Ayağa kalkarak kapıyı açtığımda içeri hızla iki beden girmişti. İçeri giren Seokjin ve Namjoon'a baktığımda ikisinin de nefes nefese kaldığını fark etmiştim. Namjoon nefes alış-verişini düzeltmeyi başardığında tane tane konuşmuştu. "O," dedi, tekrar nefes aldı. "O buradaydı." Anlamsızca yüzüne bakarken yanımıza Yoongi ve Taehyung'da ulaşmıştı. "Onu gördüm." demişti bu defa. Taehyung elinde ki su dolu bardağı Namjoon'a uzattı. "Kimi gördün Namjoon?" diye sordum cevabını öğrenmek istemesem de.
Namjoon ise beklediğim cevabı bana sunmuştu: "Kötü karakteri gördüm."
![](https://img.wattpad.com/cover/156884469-288-k309248.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
game over | yoonmin ✓
Fanfiction[yoonmin & taekook] "Jimin," dedi zihnimde ki ses. "Oyunumun bir parçası olduğun için sana minnettarım." Dediklerini anlayamıyordum. Ne oyunundan bahsettiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. "Unuttun değil mi? Ben de öyle tahmin ediyordum zaten. Burası...