Yerde kanlar içinde yatan Mahir'i anası babası zar zor Rıfat'ın elinden aldılar.
Rıfat başını kaldırıp önce annesinin kollarında ağlayan Hatice'ye sonrada hala elinde o adamın çiçeğini tutan Ayşe'ye baktı.
Kızın gözyaşlarının izi yüzünde belli olurken genç adam derin bir nefes alıp Mahir ve ailesine öfke ile söylendi.
"Bizim evimizde size verilecek kız yok !" Deyip Ayşe'nin elindeki çiçeği Mahir'in kanlar içindeki yüzüne fırlattı.Hafize hanım oğlunun bu halde hala Ayşe'ye bakmaya çalıştığını görünce Mahir'in kolunda sertçe çekip dışarı çıkardı.
Mahir hala anlamıyordu Ahmet kardeşim demişti .
"Anne bu kız Rıfat'ın karısı mı ? Ben evli barklı kıza mı görücü gittim ." Deyince Hafize hanım hiç bir açıklama yapmadan arabanın arka koltuğuna geçip oturdu.
Hala sersem bir şekilde olan Mahir yaşadığı olaya anlam veremiyor utancından insanların yüzüne nasıl bakacağını düşünüyordu .
Bir de kalbinde hissettiği bir yangın vardı ki onu söndürecek adamın aldığı yarayı saracak bir merhem de yoktu.Dursun bey'in evinde ise ölüm sessizliği vardı.
Kimse olanlara anlam veremiyor Hatice'nin ağlama sesinden başka ses duyulmuyordu.
En kötü durumu ise Rıfat yaşıyordu.
Abisinin karısına gelen görücüyü neden kendini kaybedecek bir sinirle dövmüştü ki ?
Neden içindeki öfke gittikçe herkesi yakacak kadar büyük bir yangına dönüşüyordu.
Elleri kan içinde kalan oğluna yaşlı adam çaresizlikle baktı.
Ne diyeceğini düşünürken Ayşe'nin Rıfat abi elin deyişi ile sustu.Dursun bey salona sessiz bir şekilde geçip otururken oda da kızı Hatice'yi teselli eden Fadik hanım korktuğunun başına geldiğini anlamanın üzüntüsünü yaşıyordu.
Ayşe ise herkesin aklındaki düşünceden habersiz onun için adam döven abi bildiği Rıfat'ın yanına geldi uzanıp eline dokundu.
"Abi elini temizleyelim mi ?" Diye sorunca adam başını sağ sola salladı.
"O herif seni nerede gördü ,nerden cesaret aldı da kapımıza dünür olarak geliyor Ayşe !"
"Ben vallahi bilmiyorum Rıfat abi düğünde yeğeni düşünce ben yardım etmiştim ."
"Anam neredeydi ,Hatice niye yanında değildi ! Lan siz beni katil mi edeceksiniz !" Diye bağırınca Dursun bey salondan çıkıp geldi.
"Bağırma kıza ! Onun ne suçu var ? Hadi kızım sen de odana git sabah toparlarsınız buraları " dedi.
Ayşe başı önde odasına giderken Rıfat uzun uzun kızın arkasından baktı.
Dursun bey oğluna öfke ile bakıp yanına çağırdı.
"Sende geç karşıma otur ! Oğlum sen delirdin mi evimize gelen misafire öyle mi davranılır . Hem Murtaza ve Hafize hanım kaç yıllık komşumuz . Mahir'i sende benim kadar tanırsın harama ,başkasının nikahındaki kıza bakacak adam da değildir ."
Rıfat babasının haram deyişi ile iç çekip bakışlarını kaçırdı.
"Ben biraz hava alacağım . Bunları sonra konuşuruz baba " ceketini alıp evden nereye gittiğini bilmeden çıktı.
Kendisi bile neden o tepkiyi verdiğini bilmezken babasına ne diyecekti neyin hesabını verecekti.
Akşamın bir saati sokak sokak gezerken aklına ona korku ile bakan Ayşe'nin bakışları gelince saçlarını karıştırdı.
Eve nasıl gideceğini bilmeden bir bankta gece ayazına rağmen, cebindeki sigarası bitene kadar oturdu.Fadik hanım kızını uyutup salona gelince kocasının yanına oturdu.
"Şimdi ne olacak bey ? Bu kız kaçak biri düşmanlıkla şikayet etse başımız yanacak . Bir hastalansa başına bir şey gelse , biri alıp kaçırsa edecek tek sözümüz olmaz . "
Dursun bey karısının gözlerinin içine baktı.
Adamın derdi başka bir şeydi, karısının derdi sorunu bambaşkaydı.
Yaşlı adam bugün oğlunun gözlerinde yengesini koruyan bir adam görmemişti.
Ayşe'ye o bakışlarında abilik ya da kardeş bakışı yoktu.
Başını iki elinin arasına alan adam karısına sitemle bakıp konuşmaya başladı.
"Keşke hiç bu kızı Ahmet ile evlendirmeseydik . Fadik bu kız ateş görmüyor musun ? Anasın sen hissetmiyor musun Rıfat .." dediği an kadın elini kaldırdı.
"Yok öyle bir şey Dursun efendi . Benim oğlum evimizde ki namusa ,abisinin karısına bakmaz ."
Rıfat giriş kapısında annesinin söylediği sözleri duyunca başı önce salona gelip babasının tam karşısına oturdu.
"Ben Paris'e amcamların yanına çalışmaya gideceğim ." Deyince Fadik hanım ağlayarak yerinden kalktı.
"Hiç bir yere gitmiyorsun ! Bu evden biri gidecekse o kız gidecek . Belli ki daha çok kuyruk sallayıp adamları kapıya toplayacak . Gitsin köyüne babasına kardeşlerine baksın ."
Kadının öfke ve sinirle düşünmeden ettiği laflar ile Ayşe zar zor daldığı hafif uykusundan uyandı.
Kaynanası ve kayınbabasının seslerinin yanında Rıfat'ın sesini de duyunca yataktan hızla kalktı. Odadan çıkıp uzun koridorda yürüyüp salon kapısının arkasında kaldı kapıyı açıp gerçeklerle yüzleşemedi."Ana ne dersin bu kızın anası mı öldü ? Baba bir şey söyle niye susuyorsunuz ?
Ayşe'nin anası öldü öyle mi ? Sizde hem bizden hemde kızdan mı sakladınız ? Tabi işinizi görecek bir hizmetçi buldunuz ama yararından çok zararı dokunacağını anlayınca azıcık başınızı ağrıyınca kapıya mı koyacaksınız ! Yazık değil mi bu kıza ettiğinize ! "
Rıfat ana babasına kızarken Ayşe'nin onu dinleyip sessiz sessiz ağladığından haberi yoktu.
Kız kendini öyle bir sıktı ki dudakları arasında "anne " hıçkırığı kopup bütün evde yankılandı.
Herkes Ayşe'nin başına toplanırken , Hatice yıllardır sevdiği adamın onu değil de Ayşe'yi istemesi yüzünden kıza nefretle baktı.
Fadik hanımda da durumlar farklı değildi .
İki oğlunuda bu kıza kurban edecek , yıllardır oturduğu yerdeki komşularına, memlekette ki akrabalarına rezil olacak değildi. Yerde baygın yatan Ayşe'nin başına gelen Rıfat kızı kucakladığı gibi kaldığı odaya getirdi.
Fadik hanım sırf oğlu ve kız yanlız odada kalmasın diye kapı eşiğinde durup onları izledi.
Ayşe kendine gelip gözlerini açınca Mithat'a yalvarır gibi bakıp ağlamaya başladı.
"Annem , ölmüş mü Rıfat abi ?" Deyince adam tam sarılacakken odaya gelip kızı kendine çeken Fadik hanım Rıfat odadan çıkana kadar sarıldı.
Adam odadan çıkınca kızı sert bir şekilde yatağa itti.
"Kes artık ağlamayı anan öleli nerdeyse iki ay olmuş, yası bitmiş kırkı çıkmış . Başıma evi cenaze evine çevirip işten kaytarmaya , hastalanıp başımızı belaya sokmaya kalkma !"
Ayşe acımasızca konuşan kaynanasının arkasından hüzünle baktı.
Tam üç gün genç kız yemeden içmeden odasında kaldı.
Hatice , Mahir yüzünden kızı umursamazken , Fadik hanımın aklında kocasının " bu kız ateş yakacak başımızı "sözü kaldı.Rıfat ise kendiyle yüzleştiği o günden sonra eve pek gelip gitmez Ayşe'yi görmez oldu .
Bir kaç gün sonra karşısına Mahir çıkınca adam başını eğip önünden geçecekken Mahir kolundan tuttu.
"Ben yemin ederim senin karın olduğunu bilmiyordum. Ahmet'in yanında gördüm kardeşim dedi , evli barklı kadına kıza bakmam ben Rıfat hiç mi tanımazsın beni !" Deyince adam sadece kafasını sallayıp sessizce yanından ayrıldı .
Ne Ayşe benim karım değil dedi ne de abim nasıl bunu der diyebildi?
Başı önde sessizce çekip gitti.Aradan geçen günlerde Ayşe iyice güçten kuvvetten düşüp hastalanınca Fadik hanım ne yapacağını şaşırdı.
Yaşadıkları yer küçük yerdi ,kızın oturumu desen hak getire ,zaten gelirken bile büyük kızının kağıtları ile getirmişlerdi.
Kadın kara kara düşünürken işten gelen Rıfat ile karşı karşıya geldi.
"Hayırdır anne yüzün kireç gibi oldu ? Oğlum şey ben nasıl desem ki !"
Kadın kendi kendine ne yapacağını düşünürken adamın aklına kaç gündür görmediği kız düşmüştü.
"Ayşe'ye bir şey mi oldu ?" Diye telaşlanarak odaya birden girince kızı yerde boylu boyunca yatarken buldu.
"Sizin emanete bakışınız böyle mi anne ? Bakamıyorsunuz madem bırakın kızın yakasını evlensin yuvasını kursun !" Diye söylenerek kızı kucakladığı gibi odadan çıkardı.
Fadik hanım oğlunun peşinde koridorda koştururken bir yanda da söyleniyordu.
"Bu kız başımıza bela olacak Rıfat ,hastaneye götürme evladım."diye söylenerek arkasından koşturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Hasret
General FictionAyşe , hiç bilmediği bir ülkeye görücü usulu bir evlilikle gelin gider . Sürmeneli Ayşe artık Alamancı olmuştur .