¿ 4 !

1.3K 125 154
                                    

Bir silah sesiyle gözlerini açtı İzuku. Shoto'nun kollarının arasındaydı. En sevdiği yerdi. O'nu sıcak ve güvende hissettiriyordu. Kalkmak istemiyordu ama bir silah sesi daha duyunca mecbur kaldı. Yatakta doğrulurken ağrıyan kalçasıyla duraksadı. Dün gece yoğun geçmişti.

Shoto da uyandı. Yataktan kalkıp gözlerini ovaladı ve sevgilisine sarıldı. Yanağına günaydın öpücüğünü yerleştirdi.

"Günaydın."

"Silah sesi duydum."

"Ne?"

"Bakmalı mıyız?"

"Ben bakarım."

Shoto kalktı ve üstüne bir şeyler giydi. Silahını eline alıp odadan çıktı. İzuku da arkasından gitti. Üstünde Shoto'nun gömleği ve bir baksır vardı sadece. Bu yüzden kapının arkasından izledi.

Shoto silahını tutarak kapıyı açtı. Etrafına bakındı. Birisi vardı ve yaralıydı. Shoto gözlerini etrafta gezdirdi. Onlardan hiç yoktu. Hemen yaralı çocuğun yanına gitti.

Sarı ve dağınık saçları vardı. Gözleri ise kan rengindeydi. Shoto çocuğun yarasına baktı.

"Hastalık mı-"

"Paslanmış demirlerin altında kaldım. Yardım etmeyi planlıyor musun?!"

"Anladım..."

Shoto, çocuğun kolunu omzuna doladı ve destek vererek kaldırdı. Onlardan biri gelmeden önce içeri girip kapıyı kapattı. Çocuğu koltuğa oturttu. Önce kapıyı iyice kapattığınden emin oldu. Sonra da ilk yardım kutusuyla birlikte yanına oturdu. Yarasıyla ilgilenirken "Tek misin?" diye sordu. Çocuk, sinirlenmişe benziyordu. Bu yüzden cevap vermedi. Shoto da sessizce pansumanı yaptı.

"Sen..."

"Ne?"

Shoto, çocuğun elindeki çiziği gördü. Çiziğin içinden oluk oluk kan akıyordu ve küflenmiş gibiydi.

"Hastalık kapıyorsun!"

"Siktir. Ne ara?!"

Çocuk yerde duran bez parçasını aldı ve bileğine bağladı.

"Sık şunu."

"Ne?"

"SIK DEDİM!!"

"Anladım."

Çocuk, bağırmamak için gömleğini ısırırken Shoto bez parçasını olabildiğince sıkmıştı. Hastalıklı olan yerden koluna doğru mavi bir kan gidiyordu. Kan daha fazla gitmeden önce Shoto daha da sıktı. Sonunda eli morarmıştı ve kan da durmuştu. Çocuk ağzındaki gömleği bıraktı. Derin bir nefes aldı. Canı gerçekten yanmıştı. Hastalık kapmaktan iyidir diye düşünüp ilk yardım kutusundaki sargıyla moraran elini sardı. Hareket ettiremiyordu.

"İyi misin?"

"İyi gibi mi görünüyorum lan?!"

Shoto, çocuğun çok saygısız olduğunu düşünürken arkadan Midoriya'nın sesi geldi.

"Kat-chan...?"

Çocuk, İzuku'ya döndü. İzuku'ya bakınca kaşlarını çattı. Üstünde sadece gömlek ve baksır olduğunu görünce de sinirli ifadesi daha da arttı.

"Deku!"

"K-kat-chan... senin... senin burada-"

Çocuk ayağa kalktı ve İzuku sözünü bitirmeden sağlam olan koluyla O'na yumruğu geçirdi.

"ASIL SEN NE YAPIYORSUN LAN BURADA?!"

"Kat-chan ben-"

"SEN NE LAN?! İKİ DAKİKA UYUDUK HEMEN KAÇIP BAŞKASININ KOYNUNA GİRMİŞSİN!"

"Ö-öyle bir şey-"

Yine İzuku'nun konuşmasına izin vermedi. Sağlam olan eliyle yakasından tutup kendine çekti.

"İki buçuk aydır kendi kendimi yedim bitirdim lan. Sen beni delirtmek için mi doğdun?!"

"Ben..."

İzuku ağlamaya başlayınca yakasını bıraktı.

"Özür dilerim... özür dilerim!"

Çocuk O'nu umursamazken Shoto gördüğü şeyin şokunu atlatıp İzuku'nun yanına gitti. Eğilip O'nu kaldırdı. Ve odasına götürdü. Çocuk da küfürler savurarak kanepeye oturdu. Bir iki dakika sonra Shoto odadan çıktı.

"Şerefsiz."

"Ha?! Bana mı dedin lan sen onu?!"

Çocuk sinirle arkasındaki Shoto'ya baktı.

"Burada başka bir şerefsiz mi var?"

"Pft aynaya bakarsan görürsün."

Shoto soğukkanlı kalmaya çalışarak çocuğun karşısına oturdu.

"Katsuki Bakugo... değil mi?"

"Nereden biliyorsun??"

"Midoriya hep bahsediyor."

Bu çocuğun hoşuna gitse de belli etmeyip yine aynı sinirle kafasını çevirdi. "Şu işe yaramaz inek."

"Seni gerçekten seviyor. İki ay boyunca hep gelmeni bekledi."

"Kaçmasaydı bunlar olmayacaktı."

"O'nu seviyor musun?"

"Ha?!"

"Dedim ki; O'nu seviyor musun?"

Çocuk bir affalladı. Bunu beklemiyordu. Sinirini korudu ve gözlerini kaçırdı.

"Öyle bir şey yok."

"Güzel. O zaman peşini bırak. Çünkü Midoriya bana ait."

"Peşinden koşuyormuşum gibi mi görünüyor?!"

"Evet, öyle."

"Öyle değil. Hem sana da ait olamaz. O beni seviyor!"

Çocuk delirmişti resmen. Neden İzuku'yu istiyordu? İşe yaramazın tekiydi. O'nu sadece kendisi kabul edebilirdi. Her zaman böyleydi bu. Ama kalbinde oluşan bu boşluk neydi? Anlayamıyordu.

"Seni unutturabilirim. Sadece peşini bırak."

"Ha?! Bunu... Bunu yapamazsın!"

"Yapabilirim. Hem O'nu sevmiyorsan bu kadar tepki verme."

Shoto ayağa kalkıp İzuku'nun yanına gidecekti ki son bir şey demek için şaşkın çocuğa baktı.

"Ben Midoriya'yı seviyorum. O yüzden mutlu olmasını istiyorum."

Odaya girdi ve kapıyı kapattı. Çocuk ise şaşkınlıkla kanepeye oturdu. Neler olmuştu? İzuku gidecek miydi? Neden bu kadar umursuyordu ki? O'ndan nefret ettiğini herkes biliyordu? Peki nefret ettiyse neden O'nunla birlikte oldu? Neden... neden böyle hissediyordu?

Hiçbir şey bilmiyordu. Bu, çocuğu daha da sinirlendirmişti.

Devam Edecek

Kaççan şimdi nereye kaççan?



✔Fall in Love With Me 3 - 「ウォーキング・デッド」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin