? 12 ¡

1K 98 98
                                    

Bir yumrukla karşıdaki duvara yapıştı Eijirou. Yumruğun etkisiyle dudağı patladı.

"SENI ORUSPU ÇOCUĞU!"

Katsuki sinirle yaklaştı Eijirou'ya ve yakasından tutup kendine çekti. Burnundan soluyordu resmen. Eijirou konuşmayı deniyordu. Ama Katsuki'nin gözü dönmüştü. Helikopterin indiği alanın etrafındaki insanlar da ürkmüş gibiydi.

Katsuki tekrar yumruğunu kaldırdı. Bu sefer vuracağı sırada biri tuttu yumruğunu.

"Dur artık."

Sinirle döndü. Shouto idi.

"DUR MU?! ONU KURTARABİLİRDİM LAN! YAŞIYOR OLABİLİRDİ!"

Derin bir nefes aldı Shouto. O da sinirlenmişti. Bıraksalar hüngür hüngür ağlayabilirdi de. Ama soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu.

"Farkındayım. Ama onu dövmek Midoriya'yı geri getirmeyecek."

"Piç kurusu." Eijirou'nun yakasını bıraktı. Ve giderken Shouto'ya omuz attı.

"Sen iyi misin?" Shouto, Onu umursamadı ve Eijirou'nun yanına gelip yardım etti.

"Sayende." Eijirou, toparlandığında derin bir nefes aldı ve elini cebine attı. Bir kağıt çıkarıp Shouto'ya uzandı.

"Midoriya... eğer ki böyle bir durum olursa bunu sizden birine vermemi istemişti... Onun ölmesini ben de istemiyordum ama..."

"Kirishima-kun! Kirishima-kun!"

Koşarak silahlarla uğraşan Eijirou'nun yanına geldi İzuku.

"Midoriya?"

"Şey... sana güvenebilirim değil mi?"

"Elbette."

"Bir konuda söz vermen gerekiyor ama."

"Yaa... ne konudaymış?"

Izuku, derin bir nefes aldı. "Eğer ki bana bir şey olursa... ya da olmak üzereyse... lütfen Todoroki ile Kat-chan'ı bundan uzak tut." Bir kağıt uzattı Eijirou'ya ve devam etti. "Ve bunu ikisinden birine verirsen sevinirim..."

Eijirou gülümsedi ve kağıdı aldı.

"Umarım bu kağıt işimize yaramaz."

"Umarım!" Diye cevap verdi Izuku, o büyük ve parlak gülümsemesiyle.

Shouto kağıdı aldığı gibi helikopterin iniş sahasından çıktı. Artık güvendelerdi. Bu yüzden rahattı. Sahadan çıktığında etrafına baktı. Sahanın yanında oldukça büyük bir bina vardı. Binada insanlar çalışıyordu. Gerisi ise hep araziydi.

Yalnız olabileceği bir köşe bulup oraya girdi Shouto. Ardından katlanmış kâğıdı açtı. İzuku'nun el yazısını görünce burukça gülümsedi ve okumaya başladı.

Yazı işlerinde pek iyi değilimdir. Bu yüzden nasıl başlamalıyım bilmiyorum. Klişe sözü de söylemek istemiyorum. -Okuyarsan muhtemelen ölmüşüm şeysi- En son bana birinizi seçmemi söylemiştiniz. Ben ise bana zaman tanımanızı istemiştim. Üzgünüm, aslında kafam çok karışıktı. Hâlâ da öyle. Kimi seviyorum bilmiyorum. Ya da kiminle olacağımı. Ama her ne olursa olsun benim için çok değerlisiniz. Eğer benim için ağlayacaksanız yapmayın. Benim için yaşayın. Yani bu yüzden ölmedim mi zaten? Kat-chan beni gerçekte pek... hayır, hiç dinlemezsin. Belki Todoroki sana yardımcı olur. Öyle umuyorum. Sizin iyi anlaşmanız gerekiyor. Çünkü ikinizi de seviyorum.

(Cringe level %100)

Gözyaşları kağıdı ıslatmaya başladı. Ne yapacağını bilemiyordu. Çaresiz bir şekilde çömeldi ve kağıda sarılıp ağlamaya devam etti.

Katsuki'nin çığlıkları yankılanıyordu arazide. Duvarı yumrukluyor, gözyaşı döküyor, bağırıyor... bir şekilde bu duyguları üstünden atmaya çalışıyordu.

İkisi de birbirine yakın olduğundan girişte konuşulanları işittiler. Bir bilimci ve bir politikacı biraz fazla sesli konuşuyorlardı.

"Altı ayın var." dedi politikacı. Bilimci ise kendinden emin bir şekilde gülümsedi.

"Bana güvenin. O bombayla ortada bir tane bile kalmayacak."

"Gittikçe çoğalıyorlar, biliyorsun. Asya'yı tümden kaybedebiliriz."

"Elbette. Altı ay içinde Dünyamızı geri alacağız."

Selamlaştılar ve politikacı gelen arabaya binip gitti. Bilimci ise derin bir nefes aldı ve binaya geri döndü.

Shouto'nun ağzı açık kalmıştı. Panzehir üretmelerini bekliyordu. Hızla yerinden kalktı ve Katsuki'nin yanına koştu.

"BAKUGOU! DUYDU-"

"Bunları duyan kulaklarımı sikeyim..."

"Ne yapacağız?"

"Deku hâlâ orada."

Shouto dudağını ısırdı ve yere baktı. Bir şeyler düşünmeye çalıştı.

"Geri dönüyoruz."

"Nasıl...?"

"Bilmiyorum onu da sen düşün artık."

Shouto elini uzattı. Bu kısa bir süreliğine ateşkes idi.

"Midoriya için."

Katsuki de elini sıktı.

"Deku için."

(Frodo için.)

~~~~~









































"Ugh..."

Mırıldandı yeşil saçlı çocuk. Yerde uzanıyordu. Doğruldu ve etrafına baktı.

"Neredeyim ben...?"

Hiçbir şey hatırlamıyordu.

? See you in summer ¡

✔Fall in Love With Me 3 - 「ウォーキング・デッド」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin