! 20 ¿

699 79 44
                                    

"K-kat-chan..."

"K...kes ağla...mayı..."

"A-ama... ama..."

Katsuki, İzuku'nun yanağını okşadı ve daha erken söylemesi gerektiği şeyi söyledi.

"Seni seviyorum."

Ardından gülümsedi. İlk ve son kez.

****

Dikiz aynasından arkada hıçkıra hıçkıra ağlayan İzuku'ya baktı Mina. Katsuki'yi kurtarmışlardı. Ama çok geçti. Enfeksiyon çoktan beynine yayılmaya başlamıştı bile.

İzuku, cansız bedene sarılıyordu sıkıca. Ne yapacağını bilmiyordu. Katsuki'yi öylece o leşlerin arasına atmak istemiyordu. Katsuki'yi bırakmak istemiyordu. Ya da başka bir deyişle ilk aşkını. 

İzuku durgunca bir noktaya bakakaldı. Shouto da o'nun yanında olduğu için endişelenip yaklaştı. "Midoriya..."

"Hatır...ladım..."

"Eh?"

Kaşlarını çattı İzuku. Bir şey diyeceği sırada bir el onu aşağı doğru çekti.

Shouto ani bir refleks ile silahını çıkartıp çoktan bir ölüye dönüşmüş olan Katsuki'ye doğrulttu. Katsuki, İzuku'yu hırpalıyordu.

"Todoroki-kun, dur!" Diye haykırdı silahı gören İzuku. "O Kat-chan!"

"Artık değil."

"Todoroki-kun... yapma."

"Midoriya, çekilmen gerekiyor. O artık Bakugou değil."

"OLMAZ!" İzuku, Katsuki'ye sarıldı iyice. Bağışıklığı olduğu için böyle rahat davranabiliyordu.

"Midoriya..."

"HAYIR DİNLEMEN GEREKİYOR! O İYİLEŞEBİLİR!"

"Ne?" Diye konuya girdi önde oturan Eijirou. "Neyden bahsediyorsun Midoriya?"

"Her şeyi hatırlıyorum..."

"Ne duruyorsun? Anlat o zaman."

"Kat-chan'ı bağlayacağız. Ve kesinlikle O'na zarar vermeyeceksiniz!"

"Uh... tamam." Dediler hep bir ağızdan.

Ve Shouto ile İzuku, Katsuki'yi bagaja bağladılar. Geri yerlerine geçtiklerinde ise İzuku anlatmaya başladı.

****

"Bu konuda emin misin?" Dedi beyaz önlüklü adam. Labaratuar gibi bir yerdeydi. Adam, sedyede oturan yeşil saçlı çocuğa baktı. Midoriya İzuku'ya.

"Evet, hiç olmadığım kadar." Diye cevap verdi İzuku kendinden emin bir şekilde.

"Kötü yan etkileri olabilir. En kötüsü de... ölebilirsin."

"Sorun değil. Yaşamak için bir amacım yoktu zaten. En azından ölümüm boşa gitmeyecek."

Adam derin bir nefes aldı. "Pekâlâ." Diyerek içi ilaçla dolu şırıngayı alıp İzuku'nun yanına geldi. Izuku'nun açık olan omzuna iğneyi batırdı ve ilacı enjekte etti.

"Midoriya söylesene, neden bu kadar ölmek istiyorsun?"

"Sana söyledim: Yaşamak için bir amacım yok."

"Ama dışarıda yapılabilecek çok şey var. Aşık olabilirsin... arkadaşlıklar kurabilirsin-"

"Hiçbirinden cevap alamadım. Peki sen niye yapmıyorsun bunları, Reo?"

"Ben dışarıdakiler güzel bir yaşam sürsün diye çabalıyorum."

"Ama sen güzel bir yaşam süremiyorsun."

Reo gülümsedi. Çoktan çıkardığı şırıngayı masanın üstüne koydu ve İzuku'nun yanağını okşadı. "Sana sahibim ya."

İzuku, bunun ciddi olmadığını biliyordu. Ama yine de kanmaya devam ediyordu.

Reo'ya kollarını doladı İzuku. Ardından kendini sedyeye uzanırken buldu. Reo, İzuku'nun vücuduna öpücükler kondururken İzuku "İlaçtan sonra sorun olmaz mı?" Dedi.

"Olmaz." Diye cevap verdi Reo. Dudaklarını birleştirdi O'nunkilerle.

****

"Ve-" İzuku anlatmaya devam ederken Shouto'nun yüz ifadesi dikkatini dağıtmıştı.

"Todoroki-kun? İyi misin?"

"Oh, hiç olmadığım kadar iyiyim! Yaşıyor mu şu Reo?!" Kıskançlık krizine girdiği belliydi.

İzuku gülümseyip Shouto'nun eliyle kenetledi elini. "Sabırlı ol."

****

Reo çoktan üstünü giymişti. İzuku da gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Reo'nun telefonu çalınca İzuku eline aldı. Arayan kişiyi görünce gözlerini kaçırdı. "Hiçbir zaman, kimsenin ilk seçeneği olmayacağım." Diye düşünüp telefonu uzattı Reo'ya.

"Nişanlın arıyor."

Reo, deneylerinden kafasını kaldırıp telefonu eline aldı ve bir süre nişanlısıyla konuştu. İzuku ise sadece orada oturdu. Bunu neden yaptığını bilmiyordu.

Reo'nun telefon konuşması bitince kalkıp arkadan sarıldı O'na.

"Midoriya? Gittin sandım."

"Izleyebilir miyim?"

"Tabii."

İzuku gülümseyip Reo'nun karşısına geçti. Deneyleri izlemek hoşuna gidiyordu.

"Bu geçen seferki yaptığın şey değil."

"Evet, geçen seferki fiyaskoydu."

İzuku deneyin patladığını düşünüp güldü. Reo devam etti. "Sana yaptığım ilaç da bu."

"İnsanlara hastalıklara karşı bağışıklık kazandırıyor..."

"Aynen öyle."

"Harikasın. Umarım bunu başarırsın!"

Birbirlerine gülümsediler. Reo çalışmasına dalınca İzuku sıkılıp diğer çalışmalarına baktı. Reo'nun dokunmasını yasakladığı rafa doğru gitti. Bu raftaki herhangi bir şey, birinin ölümüne neden olabilirdi. Izuku, kampüsteki zorbaları düşündü. Onlardan ölesiye nefret ediyordu. Belki onlara bir şey olursa Katsuki'ye yakınlaşabilirdi.

Direkt içip kurtulmak istedi ama ölürse, Reo'nun çalışması boşuna gidecekti. Tek gönüllü olan kendisiydi. Derin bir nefes aldı ve Reo'ya baktı. Reo bakmıyordu. Bu yüzden istediğini alsa, ruhu duymazdı. Hızla yeşil sıvıyla dolu olan tüpü aldı.

"Uhm... B-ben gitsem iyi olur. Ödevlerim var!"

"Tamam, görüşürüz."

"Görüşürüz."

İzuku tam gideceği sırada Reo seslendi. "Hey!"

"E-evet?"

"Bir şey olursa direkt bana geliyorsun. Ayrıca yarın değerlerine bakmalıyım."

"Oh, tamam! Görüşürüz!" Koşarak gitti İzuku. Reo ise her şeyden habersiz çalışmasına geri döndü.

~~~~

✔Fall in Love With Me 3 - 「ウォーキング・デッド」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin