"Hazır mısınız?" Shouto sormuştu takıma.
"Evet..." Mina iğrenmiş bir şekilde cevap verince Eijirou'dan ses çıktı. "Sanırım kusacağım!"
Katsuki iç çekmek istedi ama üstlerindeki ölü kanı ve organları midesini bulandırmıştı. Ölülerin arasına karışarak binaya gireceklerdi.
"Gidelim hadi." Shouto'nun talimatı ile yavaş adımlarla yürümeye başladılar.
Eijirou, kendine baktı ve bu fikri verdiği için pişman oldu. Ama işe yarıyor olması O'nu rahatlatmıştı.
Yavaş adımlarla yürümeye devam ettiler. Mina sessizce Eijirou ile konuşmaya başlayınca Katsuki'nin sinirleri bozulmuştu. Shouto en önden gittiğinden duymuyordu.
Mina: "Dostum, Midoriya'yı bulabileceğimizden emin değilim."
Eijirou cevap verdi. "Ben de. İçimde ciddi anlamda kötü bir his var."
"Umarım ölmemiştir."
"Gerçi-"
"SİKİK ÇENELERİNİZİ KAPATSANIZA ARTIK!"
Bütün takım ile birlikte ölüler de oraya dönmüştü. Shouto "Aferin gerizekalı." Diye geçiştirdi. Oysa çok güzel gidiyorlardı. Ama illa birisi içine edecekti.
Hepsi mal mal etraflarına bakarken Shouto, kıyafetlerinin üstüne giydiği ölü organlarıyla kaplı yağmurluğu çıkarıp onlara bağırdı.
"HADİSENİZE NE BEKLİYORSUNUZ?!"
Katsuki de yağmurluğu çıkarıp Shouto'nun arkasından koştu. Mina da aynısını yapıp Eijirou'nun kolundan tuttu ve koşmaya başladı. Son anda binaya girip kapıyı kapatmışlardı. Ama bina yıkık dökük olduğu için başka giriş yerleri de vardı. Mina "Merdivenler!" Diye haykırınca daha sağlam olan merdivenlere doğru koştular. Binanın en tepesine kadar koştular. Çatı katına geldikleri anda demir kapıyı son hız kapattılar ve hiçbir giriş olmadığından emin olduktan sonra derin bir nefes aldılar.
İşte o an, çalan şarkıyı ve şarkıya eşlik eden tanıdık ama tuhaf sesi fark ettiler.
"Why'd you cut up all your clothes?
Tell me something no one knows
I don't owe you anything
But you're too much fun to let it rain
Ain't it fun, remember it?"Shouto ile Katsuki içlerine doğan ışıkla sese doğru gittiler. Ve işte oradaydı, Midoriya İzuku. Ayaklarını binadan aşağı sallıyordu.
Rengi solmuştu, her yerinde dikiş izleri ve kan vardı. Üstünde yarısı yırtık bir kot pantolon vardı sadece.
"Ne sıkıcı ama..." mırıldandı İzuku. Elinde bir ölü kafası tutuyordu. Ölünün saçlarından tutup aşağı attı ve ayağa kalktı. Bizimkileri görünce ufak bir çığlık attı.
"İNSANLAR! KORKUTTUNUZ BENİ! Sessizce yaklaşılır mı hiç ya..."
"Midoriya..." Shouto dayanamayıp İzuku'nun yanına koştu ve O'na sıkıca sarıldı. Gözyaşlarına hâkim olamıyordu.
"He...? Biriyle mi karıştırdın acaba?!"
"Hayır... bu sensin...!"
"ÇEKİL LAN!"
Katsuki, Shouto'yu itip İzuku'ya sarıldı. "Puşt. Beni bu kadar endişelendirmenin bedelini ödeyeceksin."
"Eh...?" İzuku'nun kafası karışmış gibiydi. "Ü-üzgünüm... acaba diğer hayatımda mı tanışıyorduk?"
Mina, Eijirou'ya baktı. "Dostum, bir gariplik var."
"Kesinlikle... Acaba enfeksiyon ters mi tepti?"
Shouto, öne çıktı. "Sorun değil, bir şey hatırlamaman... Seni bulduk ya."
"Oh, benim için buraya kadar geldiniz. Çok iyi arkadaşlar olmalısınız."
"Arkadaşın değilim." Dedi Shouto.
"Eh?"
"Sevgiliyiz biz."
"Oh, öyle mi~?"
"Hayır!" Ortaya atladı Katsuki. "ASIL BİZ SEVGİLİYİZ!"
"Iki tane mi sevgilim varmış?!" İzuku heyecanla ikisine baktı. "Çok fazla seviliyorum! Bu harika!"
Shouto ile Katsuki bir şey diyememişti.
"Sorun ne? Neden sessizleştiniz?!"
Shouto öne çıktı. "Midoriya ile olacaksam paylaşabilirim." Diye düşündü ve gülümsedi.
"Evet, iki tane sevgilin var."
Katsuki "Ha?" Derken İzuku'nun soluk gözleri parlamıştı. "Daha çok yemek!" Diye haykırdı İzuku. Shouto'nun kafası karışmıştı. Bu yüzden "Ne yemeği...?" Diye sordu.
"Ah, buradaki yemeklerin çoğu enfeksiyonlu... Ve ben ayırt edemiyorum! Enfeksiyonluların tadı iğrenç!"
"Ah anladım. Merak etme, buna gerek kalmayacak. Çünkü bizimle güvenli bölgeye geleceksin."
"Güvenli bölge?"
"Evet, hiçbir ölünün olmadığı yer."
"Yaşayan insanlar mı var?! Harika!"
Shouto gülümsedi. Katsuki, Shouto'ya dalmak istiyordu ama İzuku'nun yüzündeki gülümseyi bozmak istememişti. Bu yüzden derin bir nefes aldı. Bir şey diyecekken İzuku'nun üzgün bir şekilde yere baktığını gördü. "Ne oldu?" Dedi bu yüzden.
"Ben... sizinle gelemem!"
"Neden?!" Bu sefer öne çıkan Katsuki idi.
"Ben... ben... benim için çok değerli bir şeyi almam gerek. Ve orası... çok uzak."
Katsuki iç çekince Shouto, İzuku'nun elini tuttu. "Sorun değil, zamanımız var. Bizi oraya götü-" Katsuki, araya girip Izuku'nun diğer elini tuttu. "Aynen. Bizi oraya götür. Alıp güvenli bölgeye geçeriz."
"Teşekkür ederim!" İzuku ikisine birden sarıldı. Shouto ile Katsuki de gözlerindeki kara perdeden dolayı hiçbir şekilde sorgulamadan sarıldılar. Ama Mina ile Eijirou için aynı şey geçerli değildi. Uzakta durmuş, korkunç bir şekilde gülümseyen İzuku'nun suratına bakıyorlardı korkuyla.
Bu bir kapandı, bir fare kapanı. Izuku, kapanı oluşturan kişiydi ve sadece peynir gibi davranıyordu. Shouto ile Katsuki ise aptal gibi buna kanıp kapana kısılmışlardı.
Ama bunun farkında bile değillerdi.
~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔Fall in Love With Me 3 - 「ウォーキング・デッド」
Fanfiction•Quirkless Zombie Au •My Hero Academia •BakuDeku & TodoDeku 18/08/18 07/12/19 《 私と恋に落ちます 3 - 「ウォーキング・デッド」 》 《 Benimle Aşk Yaşa 3 - Yürüyen Ölüler 》 《 Fall in Love With Me 3- The Walking Dead 》