herkes yerleştiginde babam bana ve yanımda oturan Kelli'ye döndü. ''Anlatın bakalım nerdeydiniz''dedi. Siniri geçmişti. Herşeyi anlattım. ''Nxy'e küfür mü ettin?''dedi Frank hayretle. ''Ama baya girmiş artık o lafı 1000 yıl unutamaz''dedi Leo. ''Dediğine göre tuzaklar yeşil renk''dedi Annabeth. ''Peki ya bizim planımız ne?''diye sordu jason. ''Bence onların saldırmasını bekleyelim. Eğer biz gidersek tuzaklara yakalanabiliriz. Onlar gelirse tuzaklara onlar yakalanır''dedi Annabeth. ''Onaylayanlar''dedi Babam. Herkes onayladı. ''Şimdi gidin ve çalışın. Ama çok geçe kalmayın''dedi babam. Herkes antrenman odasına gidiyordu. Antrenman birkaç dakika sonra başlayacaktı. Yer altında kaldığım süre boyunca antrenmanları hep Theseus beraber yapmıştık. Theseus beni eğitiyor,Kelli ise Theseus'un öğrettiklerini tekrar ettiriyordu. Diğerleri içeriye girdiğinde hiçbir şey yoktu. Ama ben kapıdan adım atar atmaz tüm eşyalar ortaya çıktı. Pencere yoktu. Odanın tavanı da yoktu kafanı kaldırınca direk Tartarusu görüyordun . Sağ duvarda kılıçlar ve hançerler, sol duvarda mızraklar ve yaylar vardı. Birkaç büyülü box torbası ve salonun ortasında elinde kılıçla bekleyen Theseus. Herkes bunları görünce şaşırdı. Özelliklede Theseusu görünce. ''Şey Theseus'un burda ne işi var ''dedi Jason gözünü ondan ayırmadan. ''Şey... babam Hades ile bir anlaşma yaptı.''dedim. Kimse daha fazlasını sormaya denemedi. Zaten sormasınlar. Herkes sırasıyla Theseusla çalıştı. ''Duello yapalım mı?''diye sordu Percy çekinerek. ''Tamam''dedim ifadesizce. Karşı karşıya geçtik ardından Percy hamle yapmaya başladı. O hamle yapıyor ben savuşturuyordum. En beklenmedik anda hamle yapmaya başladım. Percy'nin tam hamlere odaklandığı sırada ona çelme çaktım ve yere düştü. Kılıcımı ona doğrulttum. ''Pes''dedi sonunda ben de arkamı dönüp odama gittiğim sırada arkadan bana yaklaşan çismi tuttum. Bunun bir ok olduğunu gördüm. Aslında yanımdan geçecekti ama yinede oku tutum. Arkamı döndüm ve oku dart oynar gibi Sahibi olan Frank'in kafasının üzerine attım. Ok duvara saplanmıştı. ''Ama.. sen.... bu..''Annabeth bayağı şaşırmıştı. ''Boşuna konuşmaya çalışma 3 yıl boyunca özel eğitim aldım.''dedim ve odama ilerledim. Yorulmamıştım ama bilmediğim bir sebepten uyumak istiyordum. Çarşafı açmaya tenezzül etmeden direk yattım. Yatar yatmaz uykuya daldım. Rüyamda bir çocuk vardı. Muhtemelen benden 2-3 yaş büyük bir erkek. Bana çok benziyor. Beyaz teni,kırmızı gözleri, siyah-kırmızı saçları ve simsiyah kanatları. Karşısında bir adamla konuşuyordu. Adamı görünce şok oldum. Çocuğun karşısındaki adam, Tartarustu. Çocuk arkasını dönüp gidecekken arkadan babam seslendi ''dediklerimi tekrar düşün Adrian. Bu kararına karşı çıkıyorum.''dedi ve rüya bitti. Soğuk terler dökerek uyandığımda. Bana bakan bir çift siyah göz gördüm. Bu gözlerin kime ait olduğunu gayet iyi biliyordum. ''Senin burda ne işin var.''dedim sinirle Nico'ya bakarak. ''Şey... kapı açıktı ve sen şeydi ve bende şey etmek istedim sonra sen uyandın''dedi kızarmasını engellemeye çalışarak. ''Hiçbir bok anlamadım''dedim ve yataktan kalktım. Elime ilk gelen şeyi Nico'ya fırlattım. İşte o fırlattığım şeyse beyzbol sopasıydı. Sopa kafasına geldi ve acıyla inledi. ''Şimdi defol git odamdan''dedim. Çıktı ve kapıyı kapattı. Üzerimi değiştirdim ve babamın yanına gittim. O çocuk kimdi.? Neden aşırı derecede bana benziyordu? Aklımda daha bunun gibi bir sürü soru vardı. Çalışma odasına, toplantı salonuna , bahçeye hatta ve hatta yatak odasına bile baktım ama Babam ortalıkta yoktu. Sonunda pes edip yemek salonuna girdim. Herkesin yemeği bitmiş konuşuyorlardı. ''Tartarus konuşabişirmiyiz''dedim ve diğerlerine 'çıkın' bakışımı attım. Hepsi çıktıktan sonra babamın yanına ilerledim. ''Bir rüya gördüm. Hiç uzatmayacağım. Adrian kim?''dedim. Babam bir süre gergin bir şekilde masayı tuttu. Derin derin nefes aldı. ''Buna hazır olmadığını düşünüyordum. O yüzden daha söylemedim. O çocuk.... benim... oğlum. Seninde öz abin''dedi. Sinirlenmiştim. Bunu bana daha önceden söylemeliydi. Ama sinirimi saklamam gerekiyordu. ''Yani annemiz de aynı?''dedim dişlerimi sıkarak. Başıyla onayladı. ''Şimdi nerde?''dedim merakla. ''Bi gün bana çok kızdı. Seni ondan saklamıştım. Seni öğrenince çok kızdı. Çekti gitti. Her gün onu izliyordum ta ki bir gün Nxy'in tarafına geçene kadar. Nxy'in tarafına geçtiğinde artık onu izleyemez oldum. Ama aldığım son haberlere göre Nxy'in ordusunun komutanı.''dedi üzülerek. Bu olamazdı. Ben abime karşı savaşamazdım. Onu öldüremezdim. Yemek salonundan çıktım. Direk antrenman salonuna gittim. Box torbalarından birini seçtim ve eldiven tak adan vurmaya başladım. Neden daha önce bana söylememişti? Bir vuruş. Neden öz abimi benden saklamıştı? İkinci vuruş. Yumruklarıma ve tekmekerime dayanamayan box torbası delindi. İçindekiler akmaya başladı. Durmadan devam ettim. Asılı olduğu zincir de koptu. Yerde olduğu için bu sefer sadece tekme atıyordum. Ta ki biri bana sarılana kadar. Bana sarılan kolların arasında arkamı döndüm ve bende ona sarıldım. Başımı omzuna gömdüm. Kokusunu iyice içime çektim. Kapıda bizi izleyen Piper, Percy ve Leo'yu görünce ayrılmaya çalıştım. Ayrılamayımca bacağına tekme attım. ''Bizi izliyorlar''dedim fısıltıyla Nico'nun kulağına. O sırada üçü de bize yaklaştı. ''Arico''diye sevinçle bağırmaya başladılar. Bunun üzerine biraz kızardım. Ama Nico bayağı kızarmıştı. Nico ile bakıştık sanırım ne demek istediğimi anlamıştı. Yavaş yavaş mızraklara doğru geriledik. Ben üçğnün arkasına geçtim. Nico da önlerine. Nico bana bir mızrak attı. Kendinede aldı. Olar şoku atlatamadan biz etraflarını sarmıştık. Pis s sırıttım. ''Şimdi gülen kimmiş''dedim. ''Gidin işim var''dedim ve onları kapıya kadar mızrakla geçirdim. Çok naziğim. Ardından mızrağı attım ve dışarıya çıktım. ''Nereye''dedi arkamdaki Nico. ''Seni ilgilendirmez''dedim ve yoluma devam ettim. Tam kapıdan çıkacakken Bob ile çarpıştım. ''Adedersin. Geliyorlar ordu geliyor''dedi Bob. Ne şimdimi! Her neyse ''hemen git ve babama haber ver. Ben diğerlerine söylerim''dedim ve koşmaya başladım. Nico hala bıraktığım yerdeydi. ''Nxy ve ordusu geliyor. Git diğerlerine haber ver. Ben orduyu toplayacağım.''dedim ve Nico'nun bir şey demesini beklemeden antrenman salonundan koşarak çıktım ve ordunun bulunduğu mekana koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR'UN KIZI [NİCO Dİ ANGELO]
De TodoSavaş yaklaşıyor. Düşmanlar yeniden doğuyor. Peki hangileri hayatta kalabilecek. Bir seçim yapmak zorunda. O seçim onu ya yaşatacak ya da yok edecek.