° Episode°1

33 9 2
                                    

Aslında herşey olması  gerektiği gibi ilerliyordu ama bi eksiklik vardı, gerçi hep yarım bir yanım vardı benim.

Evin tek çocuğuyum, tek kız çocuğu yani kardeşim falan yok, belki'de hep ondandır eksikliğim , böyle söyleyerek bunca zaman kandırdım kendimi ,kim bilir? Bu zamana kadar karşıma hiç samimi olacağım biri çıkmadı okulum'da bile değişik insanlar vardı, onlarla samimi bile olmuyordum, hiç istemedim onların sahte arkadaşlıklarını kabul etmedim dostluklarını, belki de kendime bir yoldaş bulamadığımdan'dır bu eksikliğim. Artık kendimi avutacak birşey'de bulamıyorum çünkü büyüdüm eskiden attığım o bahanelerim bile komik gelmeye başladı. Zaman ilerledikçe herşey yerli yerine oturuyor ailenden uzakta olunca birileri olsun istiyorsun hayatında.

Yada içindeki cadalozun sesine kulak veriyorsun böyle zamanlarda; "Benden iyisi yok , ne yapalım böyle idare edeceksin".

[ Kimseye güvenme] Altın Kuralımızdı unuttun mu yoksa?

İşte beynimi yiyen cadaloz benim iç sesim oluyor , herkesin vardır bir iç sesi ama benimki bana destek olacağına habire bana karşı çıkan bir uyuz , artık öyle böyle anlaşıp orta bir yol buluyoruz. Yani anlayacağınız kendine yine kendi yeten bir kızım sosyete camiasına uymayan ve asosyal olarak adlandırılan biri ; kim sever ki böyle birini ailesinden başka?

*******##***********##*******

- Çok neşeli bir kız ama neden böyle?

dediklerini duymuştum, odadan çıkmamam onlara huzur sağlamıyor aksine daha çok huzursuz oluyorlardı. Ahh!! anne kaç kez söyledim ben varken çağırma şu kadınları diye ama beni dinleyen kim fikrimin değişeceğini falan zannediyor canım anneciğim , onlarla konuşmak bir yana  yan yana bile duramazdım ,onları sevmemekten değil böyle ortamların kızı değildim bana her zaman sakinlik ve  huzur olmalı onun dışında beni hiçbir yerde yada bir davette göremezsiniz.

Aslında doğru söylemek gerekirse sadece dayımın verdiği davetlere katılırdım çünkü o yanlız benim istediğim gibi davetler verirdi ve kimse dayıma ses çıkaramazdı. Bütün iş adamları ve eşleri bir bir davetimize katılır günün sonunda izin isteyip çekilirlerdi. Bu saygı nerden geliyor diyorsunuz şimdi hemen anlatayım;

Dayım Türkiye 'nin en saygın iş adamlarından ilkidir'de ondan, herşey mükemmel olurdu. Herkes katılırdı , tüm sosyete ,gelenler hiçbir zaman sadelikten dışarı çıkamazlardı. Normalde sırf kendini ve parasını gösterecek insanlar vardır bu tür davetlerde ama dayımın davetleri çok sade , gösterişten uzak ve sakin geçerdi buda babam ve dayımın sayesinde oluyordu.

Birde oğlu yani öz be öz kuzenim Ateş vardı. Tek çocuğum demiştim ama kardeşten'de öteyizdir.

Adı'da kendi gibi Ateş, tüm kızların prensi ama kimsenin yanına yaklaşamayacağı kadar zor ve uzak birisi,aynı yaştayız lakin aynı kafada değiliz, küçükken kendini hep benim abim yerine koyar beni de kimseyle paylaşmazdı, belkide bu yüzden arkadaşım yoktur sadece o olduğu için , her neyse onu seviyordum. Nede zor ayrılmıştım ondan babamın ve annemin işleri yüzünden İspanya'ya taşınmak zorunda kalmıştık ve tam 8 senedir onları sadece telefondan görüyordum onlara olan özlemim geçmiyordu.

Artık herşey farklı olacaktı çünkü Türkiye'ye dönüş yapıyordum üniversiteyi orda okumak için ne diller dökmüştüm babama sonunda ikna edip hazırlıklara başlamıştım, tek gidemezdim çünkü babam asla tek kalmama izin vermezdi bizde konuşup evin sultanının benimle gelmesi için karar kılmıştık;Pakize sultan babamın biricik annesi benimde canım babaannem.

Beni pek sever asla bir dediğimi iki etmez akıllı bir osmanlı kadınıydı, yurtdışına gitsek bile birgün olsun kendi benliğimden kopmama izin vermedi, herşeyi bilen bir kadın , iyiyide kötüyüde, dedemim vefatı bizi çok yıkmıştı, babam belkide bundan kabul edip istemişti, Türkiye'den taşınmamızı ama birgün olsun unutmadık onu hep dualarla yaşattık ,bözellikle'de babaannem, babama çok kızsada bizi bırakamazdı babaannem babam buraya gelmeden çok azar işitmişti bazen ben bile korkuyordum Pakize sultandan ama oda farketmişti gitmenin en iyi yol olduğunu, dedem'de böyle isterdi yolumuza devam etmemizi , çalışıp çabalamamızı bir zorlukta bile ayrılmadan kopmadan birlik olmamızı .

Canım dedeciğim.

Dedemle arkadaş gibiydim beni hep minik kızım diye severdi yanından asla ayrılmazdım, Her akşam bana kaymaklı dondurma getirirdi, bir akşam bile aksatmazdı. Dedem şirkete gittiğinde hem dedemin hemde kaymaklı dondurmanın yolunu gözlerdim.

Dedem vefat ettiğinde o kadar küçüktüm ki dedemin öldüğünü bile anlamamıştım ev dolup taşmıştı bende misafir geldi zannedip makyaj bile yapmıştım , dedemin bana aldığı manidar bir makyaj setim vardı daha dün gibi hatırlıyorum , tam 7 katlı bir tavus kuşuy'du her katında ayrı ayrı hayvanlar ve o hayvanların kanatların farklı farklı malzemeleri vardı.
Şimdiki aklım olsa onu saklardım ama ihtiyacı olan birine vermiştim en azından çöpe gitmemişti, o setten kıpkırmızı ruju sürüp yengemin yanına oturmuşum babaannem hep hatırlatır bana o günü, o gün sadece bana gülümsemiş sonrası ise hüzün dolu saatler zaten.

Büyümek kolay gelir oysa Büyütmek hiç kolay değil. Ölüm ise en zoru..

Ama kim için daha zordur ölüm?  Giden için mi yoksa kalan için mi?

Jenna Paradise Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin