[Arabadaki şarkıyı ekledim dinleyebilirsiniz.]°°°°°°°°°°°°°°
Vücudumun heryerinde kelebekler uçuşuyordu, ellerimde , bacaklarımda saçlarımda ; burnumun ucunda da bir tane siyah kelebek duruyordu . Saçlarım kıpkırmızı, tenimde kan kokusu ellerimde pamuksu bir his vardı . Sedyenin üzerinde yatıyordum üstüm başım kirlenmiş, elbisemin üzerindeki çiçek desenleri yırtılmıştı çok kötü görünüyordum , kendimi dışarıdan görebiliyordum yavaşça yaklaştım sedyedeki yatan bana , ellerime dokundum buz gibilerdi, yığılmış bir et parçasından farkım yoktu, beyaz tenim ara ara morarmıştı.
Bacaklarım'da ara ara sızılar oluşuyordu , sırtımda sayısını bilmediğim kadar çok kemik kırılmış etlerimi kesercesine batıyordu, bağırıyordum ama kimseye sesimi duyuramıyordum , ben yokmuşum gibi etrafla ilgileniyorlardi, başımdaki hemşire yüzümdeki kesiği dikiyor bir yandanda fısıltılı şekilde şarkı söylüyordu.
Başım çatlıyor gözlerimi açmak zor geliyordu , hemşire hareket etme diye uyardı , hala yüzümdeki yaralarla uğraşıyordu, kapıdan sesler gelmeye başladı Ateşin ve arkadaşlarının sesleriy di , içeri çok geçmeden girdiler kapıda bir inleme koptu , bana bakmıyor, yüzünü elleri arasına almış arkasını dönüp gitmişti. Edacan yavaşça yaklaşıp "güzelim ne oldu sana böyle kim getirdi seni buraya bizden habersiz? " dedi.
Sahi beni kim getirmişti ki buraya dudaklarımı yavaşça ıslatıp "bilmiyorum hiç birşey bilmiyorum" diyebilmiştim.
"Şey çok... çok mu çirkin görünüyorum "demiştim.
Sorumu anlamamış olacaklardı ki " Ne o ne demek Merih? Hayır, hayır sen çok güçlü ve bu halde bile çok güzel görünüyorsun" demişti Demir , kafamı çevirdiğimde diğerleride destekleyip kafa sallamışlardı; "peki o zaman neden beni görünce arkasını dönüp kaçtı" diyip güldüm; {gülmeye çalışmıştım.}
• Kamer " şey o çok endişelendi senin için , hemşire senin telefonundan aradığında neredeyse kendine birşey yapacaktı , sana birşey oldu zannetti çok korktu Merih, birde biliyorsun sana çok değer veriyor, kardeşten de ötesin sen Ateş için, bunu biz bile biliyoruz " deyip elimi hafifçe sıktı.
Kapıdan bi öksürük sesi geldi kafamı oraya çevirdiğimde gözleri kızarmış bir adet Ateş ile karşılaşacağım aklıma gelmezdi, saçlarını karıştırıp , "çok tatlı görünüyorsun kelebek seni ne zaman tek bıraksam mutlaka kanadın kırılıyor " diyip gülümsedi. Elini yavaşça yüzüme getirdi canım yanmıştı ama ses etmedim , içeri tombul bir doktor girdi ne var ne yok saydı ve istirahat etmeden geçmeyeceğini hatta çatlaklardan dolayı sert sırt bandajlarıyla gezmem gerektiğini de ekleyip gitti.
Bir saat kadar geçmişti, ilaçlı serumların bitmesini beklerken Ateşle Demir istenilen bantları almaya eczaneye gitmişlerdi.
Kamer ile Edacan geldiklerinden bu zamana kadar benimle ilgilenip moralimi gerivgetirmeye çalışmışlardı , Emir ise sadece başımda dikilip serumumun kontrollerini yapıp her dakika başına hemşirelere haber veriyordu , annesinin ve babasının doktor olduğu yeni öğrenmiştim , çocukluğu hastanede geçirmiş ve tıp okumasına gerek kalmadan herşeyi öğrenmiş zeki bir çocuktu. Arada yüzüme eğilip dikişlerimi kontrol ediyordu, o kadar çok yaklaşıyordu ki yüzüme en sonunda yüzüne üflemiştim, utanıp geri çekildi bende duramayıp kahkaha atınca oda gülmüştü, Ateş çok şanslıydı, böyle iyi niyetli ve yardımsever dostlar edinmişti kendine, benimse hiç dostum yoktu bu duruma uzulecegimi düşünmüyordum ama şu durumda tek düşündüğüm hayatta gerçek bir dost edinmek kadar güzel birşey olmadığıydı.