-BARIIŞ?!?
Hayatımda en son fizik sınavından 73 aldığımda bu kadar şaşırmıştım –onuncu sınıfta yani-. Karşımda kanlı canlı Barış Ozansoy duruyordu ve beynim çalışmayı durdurmuştu – çoğu zaman olduğu gibi-.
-DÜNYANIN EN GÜZEL SÜRPRİZİ BU! O akşam ben de güzel sürpriz yapmıştım ama böyle karşılık alacağımı bilmiyordum. Hayatımdaki en güzel sabah bu!
Ne sürprizinden bahsediyor bu çocuk? ALLAHINI SEVEN ÜSTÜME AÇIKLAMA ATSIN!
-Barışçığım ne sürprizinden bahsediyorsun?
-Ne demek ne sürprizi? Beni görmeye gelmişsin işte.
-Ben üst katta oturuyorum, asıl sen bana sürpriz yapmışsın. Tamam kafamda 3-5 nöron var ama o kadar da salak değili-YA BEN NASIL BİR SALAĞIM? SENİN ANNEN NİL HANIM! Bana yol boyu anlattığı sendin tabii, nasıl anlamadım ben yaa?
-Yaprak, dört yıl aynı evde yaşayacağız deme bana, kendimi iyi hissetmiyorum şu an.
-Ne demek o be?
-Resmen evliliğimizin demo sürümü bu, Yaprak&Barış: Evlilik Simülatörü. Kitaplardaki alıştırmalar kısmının gerçek hayat versiyonu. Ama baştan söyleyeyim dört yıl antrenman yapamam ben, üçüncü yılda evlilik teklifi yaparsam şaşırma.
Hem şaşkınlık hem mutluluk içinde Barış'ı izlerken yüzümün sahibini uzun süre görmemiş olan köpek yavrusuna benzediğinden emindim. Çantamı rastgele fırlatıp Barış'ın üstüne atladım.
Sırtımı çevreleyen kolları arasındayken, o da kafasını henüz toplayamadığım saçlarımın arasından boynuma gömmüştü. Boynumda derin nefeslerini hissederken dengemi sağlayabilmek için beyincik organıma ihtiyacım vardı ama o da beynimin sağ lobuyla bir olup feels geçirmekle meşgul olduğundan dengemi kaybedip yere düştüm –Barış'ı da beraberimde sürükleyerek-.
Ben hipnoz olmuş şekilde Barış'ın tam önümde mavi gözlerine bakarken o aramızdaki bir nefeslik mesafeyi de kapatarak iyice yaklaştı. Kalbimde atlar tepişirken ne yapacağımı bilemeyip gözlerimi kapattım.
Tam dudağımla yanağımın ortasındaki yerde hissettiğim baskıyla aptal aptal sırıtırken ayaklanıp bana elini uzatan Barış'ın elini tuttum. Mutfağa girdiğimizde kuşların durup "Bizim sütümüz buraya az gelir, bir koşu gidip dinozorları çağıralım" diyeceği bir kahvaltı masası gördüm.
-Ben seni hak etmek için ne yaptım acaba? Hayatımdaki tüm şansı seninle tanışarak harcadım bence. Başka şansa da ihtiyacım yok zaten sen yanımdayken.
Biz iki aşık, bıraksalar tüm günü birbirimize bakarak geçirebilirdik. Antika saatten gelen çan sesi dikkatimi dağıttı. Saate baktığımda 09.30 olduğunu gördüm.
-Benim saat 10'da dersim var! Ne yapacağız?
-İlk günden okulu ekmezsin herhalde Yaprak? Okul yakın zaten, hızlıca kahvaltı edelim, sonra da birlikte geçeriz okula.
***
Geçen sene üniversite hayalleri kurduğum zaman hayatımı düzene oturtmuş, kahvaltımı güzelce yaptıktan sonra cool bir şekilde okula gidişimi düşlerdim. Şimdi de bakıyorum ki ağzım iki gün aradan sonra pizza yiyen Oğuz'un ağzı gibi olmuştu.
-Sincap gibi duruyorsun, yanaklarını sıkmamak için zor tutuyorum kendimi.
-Ne sincabı yahu? Kartalım ben. Bu aralar karizmam çizilmeye başladı, ÇİZDİRTMEM!
-Aahahhahah, tamam kartaliçe sen nasıl istersen.
-Barış?
-Efendim Amazon kızım?