Barış'tan
Bu gece geçtim sokağından gizlice
Sadece yanan lambanı görmek istedim
Deli deme bana güzelimKulaklıkla bu anlamlı şarkıyı dinlerken yanan lambayı izliyordum. Birkaç aydır depresyondaydım, sakallarımı kesmiyordum, yani iyice Gerçek Kesit'teki Sarı Bıyık'a dönmüştüm. Aklıma gelenle birlikte burukça gülümsedim. Özlemiştim Yaprak'ı. Son konuşmamızın üstünden de epey geçmişti. Ama hiç aramadım onu, mesaj da atmadım, o da atmadı tabii. İstanbul'a annemin yanına geldiğimden beri hayatımı değiştirmeye çalışıyordum aslında, yaşadıklarımı atlatmaya çalışıyordum. Yaprak'tan umudu kesmemiştim ama birazcık kalbime gömmüştüm. En son bıraktığımda Ali ile mutluydu, ben de kendimi hatırlatmak istemediğim için hiç ulaşmaya çalışmadım Rüyalar kızıma. Nihayetinde ona fotoğraf albümünü vermemiştim, değil mi? Pes etmediğim belliydi. Kırılan topuklu ayakkabıları yapıştırıp bana geleceğinden hala umudum vardı.
Yaprak'tan
Lambanın yanındaki karartı hareketlendi birden. Bir de ses duydum "Arya! Buraya gel kızım!" Münevver teyzenin torunu gelmiş herhalde yine, bu yağmurda köpek dışarı mı çıkartılır canım. Kafamı iki yana sallayıp tekrar yağmura odaklandım. Ali'yi düşündüm, bu aralar aramız eskisi gibi değildi. İkimiz de sınav, üniversite derken stresli zamanlar geçiriyorduk ama aramızın eskisi gibi olmama nedeni bu değildi. Nedenini ben de bilmiyordum ama bu olmadığından emindim. Açıkçası ilk zamanlardaki sevgili davranışlarını görmüyordum bu aralar, eski Küçük titan ve Alikuş'a dönmüşüz gibi hissediyordum. Sevgililiğimiz dört aydan sonra eski arkadaşlığımıza geri dönüyordu. Sıkılmış mıydık? Koskoca on iki sene kardeş gibi büyümüşken ilişki değişikliğimiz ani mi gelmişti? Bu konuda çok da kafa yormak istemiyordum, sadece akışına bırakacaktım. Hatta dikkatlerimizin dağılmaması için bu konuyu konuşmayı elimden gelebildiğince erteleyip sınav sonrasına bırakacaktım, belki de tercih dönemi sonrasına...