51. BÖLÜM

18.6K 809 82
                                    

Herkese iyi bayramlar öncelikle ve bu bölüm de çok sevgili GktrkSuna ya gidiyor. Umarım beğenirsin:))))))

Kerem, sonunda ertesi gün hastaneden çıkacaktır. Uyandığından beri neredeyse bir aydır hastanededir. Doktor en sonunda eve gidebileceğini söylemiştir. O gün son kontrolleri yapılacak ve normal hayatlarına dönebileceklerdir. 

Zeynep, Kerem hastanede olduğu sürece çok kısa aralıklar hariç onun başından hiç ayrılmamış; Kerem’i kimseye bırakmaya yanaşmamıştır. Kerem, onun hâlinden hiç şikâyet etmeden sanki doğal yaşamları buymuş gibi onun yanında olmasına bir kez daha hayranlık duysa da günler geçtikçe nasıl zayıflayıp bitkinleştiğini de görmektedir. Ama kendisi dâhil kimse onu eve gitmeye ikna edememiştir.

Her gün Barış, Can, Begüm sırayla gelip onun yanında birkaç saat kalmakta Zeynep bu arada eve gidip biraz dinlenip geri gelmektedir. Rüya’yı da nerdeyse her gün hastaneye getirmekte ve baba – kızın birlikte olmalarına çok özen göstermektedir. 

Bu arada Zeynep geçirdiği kazaya yol açanın babası olduğunu bir gece ağlaya ağlaya anlatmıştır Kerem’e. Nedense buna hiç şaşırmamış, hatta böyle bir şeyi içten içe beklediğini fark etmiştir Kerem. Bu olayın en hayırlı tarafı da Barış ve Seda’nın gerçeği öğrenmesi olmuştur. Barış, babasıyla ilgili konuşmaktan şiddetle kaçınsa da Seda’yı kız kardeş olarak çoktan kabul etmiştir.

Bu süre içinde Can’la arkadaşlıktan neredeyse dostluk boyutuna geçmişler, Zeynep’inkine paralel Can’ın kuşkuları da giderek azalmış ve içinden gerçekten çok sağlam bir dost çıkmıştır. Bugün sıra Can’dadır aslında ama Can’ın ondan rica ettiği bir şeyi yapmak üzere uğraştığını ve bugün gelemeyeceğini de bilmektedir.

Zeynep, az önce yine eve gitmek üzere çıkmıştır. Kerem, bugünün talihli hasta bakıcısı hangisi olacak diye merakla beklemektedir. Kapı önce hafifçe tıklatılır ve aralanır. İçeri giren Ahmet Sayer’dir. Onu görünce gülümser Kerem.

-Gel bakalım, baba! Günün talihlisi sen misin?

-Can gelecek daha sonra. Beni ve anneni yormamak için izin vermiyor çocuklar biliyorsun ama o işlerini halledene kadar ben senle kalma iznini kopardım.

-İyi olmuş. Can gelene kadar laflarız biraz. Gerçi ikimiz de alışkın değiliz ama…

-Kerem, ben neredeyse 55 yıllık ömrümün en büyük derslerini bu son bir yıl içinde aldım oğlum.

-Biliyorum baba! Amacım seni iğnelemek filan değil. Ama kabul et, ben de bir babam olduğunu, baba – oğul ilişkisini yeni öğreniyorum.

-Aslına bakarsan benim “baba” olarak senden ders almam lazım oğlum! Yıllar boyu, yaşadıklarımın bir adamın başına gelebilecek en ağır şeyler olduğuna inandım ben. Abinin ölümü hepimizi etkiledi. Çok ağır bir şey insanın evlat kaybetmesi... Sağlıklı düşünemedim. Annen bitikti. Ona yardım edemedim, kendimi toplayamadım, sana sahip çıkamadım. Sonrasında da kendimi işe verdim. Aileme sahip çıktığımı kalanları iyi yaşattığımı düşünüp avutuyordum kendimi. Etrafımda hata yaptığımı söylemeye çalışan kim varsa hepsini uzaklaştırdım. 

Annen kendi dünyasına çekildi, ben kendi dünyama kaçtım. Bunun yapılabilecek tek şey olduğunu düşündüm. Seni kendi hâline bıraktık. Sana ve annene sahip çıkamayacak kadar acıyordum kendime.

-Ben yıllarca kendimi suçladım baba!

-Biliyorum oğlum, biliyorum. Bunun affedilecek tarafı yok. Senden özür bile dileyemiyorum ama bunun sana ne yaptığını göremeyecek kadar kördük annen de ben de… Bunu şimdi algılıyorum işte. Sen benden çok daha iyi bir koca ve çok daha iyi bir babasın. Çok ağır şeyler yaşadın aylar içinde ama sen, kendine dalıp karını ihmal etmedin, kızın içinse her şey bir yana bırakıp savaştın. Her baba evladını sever ama benim sana duyduğum şey sevgiden çok başka, ben sana hayran oldum oğlum. Sana büyük bir saygı duyuyorum. Hayatta bir tek iyi şey yapmışım ben o da senin dünyaya gelmeni sağlamakmış.

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin