( Şimdi evden çıkmam lazım! Çıkmadan şunu buraya bırakıp kaçıyorum:)))) Yorumlarınıza ancak geç vakit dönebilirim arkadaşlar, şimdiden özür diliyorum gecikme için:))) İyi okumlar! )
-Hah ha! Enginara dayanamadın değil……… mi?
Kapının pervazına bir omzunu dayamış, bir elini pantolonunun cebine sokmuş yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle kendisine bakan, enginar yemeye gelen Yağmur değil Kerem’dir, oysaki.
-Enginara değil ama sana dayanamadığım çok açık…
-Ke… Ke… Keremmm?
-Buyrun, benim!
-Sen… sen nerden çıktın?
-İçeri girebilir miyim, Zeynep? Yoksa burada mı devam edeceğiz sorguya?
-Ya, kusura bakma. Ben, ben çok şaşırdım da… Gir tabi, gel.
Zeynep, kapıyı biraz daha açıp geriye çekilir, Kerem’in içeri girmesini bekler. Kerem, yanından geçerken onu baştan ayağa süzer. Kısacık penye şortu, beyaz askılı tişörtüyle kapının yanında dikilen Zeynep, kıyafetinin berbatlığından utansa da şimdi içeri gidip üstünü değiştirmek çok daha saçma kaçacaktır. Salona yürürken ardından gelen Kerem’in onu süzdüğünü hissetmektedir. Kerem’in kanepeye oturmasını bekler. Kendisi de karşısındaki koltuğa oturur. Kerem hâlâ onu baştan aşağı incelemektedir.
-Zayıflamışsın.
-Sen son günlerde aynaya baktın mı?
-Ne var bende?
-Gözlerinin altı mosmor bana zayıflamışsın diyorsun da…
-Eeee, sabah uyandığında olağanüstü bir gece geçirdiğin, âşık olduğun hatta sana âşık olduğunu söyleyen kadını yanında bulamayınca onun öylesine karalayıverdiği “Hoşça kal!” notuyla karşılaşınca pek de mutlu günler geçirmiyorsun hâliyle.
-Gideceğimi biliyordun Kerem!
-Haklısın biliyordum ama yaşananlardan sonra kaçarcasına evimden, yatağımdan, hayatımdan çıkıp gitmeni beklemiyordum Zeynep!
-Böylesi daha kolaydı.
-Kim için?
-…
-Hayret, sen genelde sessiz kalmaz pat diye cevabı yapıştırırdın, ne oldu? Acaba bana hak veriyor olabilir misin?
-Ne alakası var? Hem madem bu kadar üzülüp mutsuz oldunuz o zaman siz niye aramadınız Kerem Bey?
-Terk edilen bendim canım, farkındaysan. Üstelik notun altına zahmet edip telefon numaranı bile yazmamışsın.
-Bu yine de beni bulmanı engellemedi ama…
-Engellemez de aslında. Ama aramanı, bir açıklama filan yapmanı bekledim. Ne açıklayacaksan artık… Üstelik bir sürü şeyi halletmem gerekiyordu, karşına çıkmadan önce, söylemiştim ben sana!
-Yani?
-Yani hallettim ve burdayım değil mi?
-Ne zaman geldin, sen?
-Dün geldim, haaa sen sormadan söyleyeyim seni bulmak üç saatimi aldı.
-Gıcık…
-Daha önce bulmadığım için mi çabuk bulduğum için mi?
-Bakıyorum da sen zayıflamışsın ama egona bir şey olmamış.
-Konuyu saptırma Zeynep. Neden öylece basıp gittin?