18.BÖLÜM

28.4K 739 122
                                    

-Yağmur çok ayıp…

-Allah, Allah ne ayıbı be? Sabahki manzara hâlâ aklımda… 

-Bana bak, sakın Can’a bundan söz etme!

-Saçmalama, Zeynep o kadar da değil… Haaa, bu arada laf aramızda adam taş gibi…Helal olsun, kızım sana.

-Yağmurrrr…..

-Öfff, tamam hadi git.

Kerem, Zeynep’in evinden ayrıldıktan sonra, düşünmeye ihtiyacı olduğu zamanlarda hep yaptığı gibi arabayı sahile sürer. Deniz kenarındaki banka oturur. Gözleri denize dalar.

“Zeynep… Benim hayatımdaki tek varlık… Seninle geçen bir gece sensiz bir ayın izlerini nasıl da silip attı. Ben bundan sonra sensiz soluk alamam ki…

İlk kez önümde bir “yol” var. Zeynep’le yürüyeceğim ve ne olursa olsun hep aydınlığa çıkan bir yol… Bugün eski Kerem Sayer’i gömüyorum. Bundan sonra “Sayer” yok, sadece Kerem var. 

Tamam, kolay olmayacak ardımda Sayer gücü olmadan ayakta kalmak ama artık yanımda Zeynep gücü var… Yolun açık olsun Ahmet Sayer… Sen kabullenmesen de ben sana 30 yol evlatlık yaptım bundan sonra yolun açık olsun!”

Alışkanlıklarını, ailesini silmek her zaman zor gelmiştir Kerem’e. Oysa bir ay önce aldığı kararı uygulayacağı bugün, kendini neredeyse hafiflemiş ve huzurlu hissetmektedir. Doğruyu yaptığına inancı pekişir. Vicdanının sesini susturmak kolay olmasa da başarmıştır. İşte gerçekten de rüyalarında kendisini kâbustan kurtaran Zeynep, gerçek hayatta da vicdanının tutsaklığından kurtarmıştır. “O rüyaları görmemin sebebi buymuş, demek. Artık eminim! Zeynep, Tanrı’nın bana armağanı! Belki de günahlarımın affedildiğini bana gösterme biçimi.” diye düşünür ve yaşanacakları daha fazla ertelemenin bir anlamı olmadığına karar verip telefonunu eline alır.

-Merhaba Barış!

-Ooooo merhaba kardeşim! Naber ya? Döndün mü sen?

-Döndüm, döndüm. Yeni geldim.

-Nerdesin, ne yapıyorsun? Şirkete mi gittin hemen?

-Yok, şirkette değilim. Barış ya, baksana ne diyeceğim? Müsait misin? Senle biraz konuşmam gerekiyor da.

-Tabi abicim ne demek! Gelsene, büroya.

-Ya, eğer çok önemli bir işin yoksa sen sahile gel! Her zamanki yere. Dışarda konuşalım olur mu?

-Ok, geliyorum. 

-Tamam, bekliyorum ben.

Kerem, kalkıp Barış’la buluşacakları cafeye gider. Taaa, öğrencilik yıllarından beri geldikleri yerdir burası. Büronun iş kokan atmosferinde konuşmak istememiştir Barış’la. O gelene kadar Barış’la yapacağı görüşmeyi ve sonrasında babasıyla kendisini bekleyen yüzleşmeyi planlar. Bir satranç oyuncusu gibi babasıyla konuşurken üç hamle ötesini planlamıştır. Kararının doğruluğundan emin ve rahattır. Bunu niye şimdiye kadar yapamadığını düşünüp kendisine kızar. O sırada omzuna dokunan Barış’ın eliyle an’a döner. 

-Vay, hızlısın!

-Merak ettim abicim ya! Önemli bir şey olmasa benle o ses tonuyla konuşmazsın sen.

Kerem, çocukluğundan beri kendisini en iyi tanıyan adama bakar. Ailesinin varken yokluğunu Barış’ın dostluğuyla aşabilmiştir. Gençlik hataları yapıp bir dönem kırılsalar da birbirlerine, uzun sürmemiş ve Barış, hayatta dayanabileceği belki de tek insan olmuştur bugüne dek.

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin