27. BÖLÜM

23.4K 686 120
                                    

Bu bölüm de diğer Seda'ya gidiyor:)))) Okuyunca çığlık atma:))))

Yağmur ve Can, Gülen’in Yağmur’u arayıp “Yağmurcum, buraya hemen gelmen lazım!” demesiyle apar topar soluğu Urla’da almışlardır. Gülen, telefonda Zeynep’in cafe hazırlıkları için koşuştururken dükkânda bayıldığını ve hastaneye götürdüklerini söylemiş bunu duyan Yağmur, deliye dönmüştür. Gülen, Zeynep’in ona haber vermemesi için çok uğraştığını ama kendisinin dayanamadığını söyleyince Yağmur ve Can da arabaya atladıkları gibi Urla’ya gelmişlerdir.

Zeynep’in evine geldiklerinde onu balkondaki salıncakta elinde bir fincanla dalgın dalgın otururken bulurlar. Onların geldiğini bile araba kapıda durup da Yağmur indiğinde fark etmiştir. İçinden “Ah, Gülen teyze ah! Şimdi uğraş dur, işin yoksa! Söyleme dedim ama kime dinletiyorum ki?” diye söylenerek onları karşılamak üzere kapıya iner.

Yağmur, arkadaşına sımsıkı sarılıp “Zeynep! Ne oldu?” diye feryat ederken Can karısının bir adım arkasında kaygılı ve asla atlatılamaz gözlerle ona bakmaktadır. Yağmur’un kollarından kurtulup Can’a sarılır Zeynep.

- Hoş geldiniz! Baktım ki beni unuttunuz, gelen giden yok; eeee, bir oyun yapıp sizi buraya getirtmem lazımdı di mi ama?

- Zeyneeep! Sana ne oldu, diyorum.

- Ya, bir geçelim içeri, anlatırım. Bütün mahalle bana çemkirip durmanı izliyor zaten.

Can, hâlâ tek kelime etmemiş de olsa Zeynep, onun sessizliğinin ardından gelecekleri bildiği için ortamı yumuşatma derdindedir.

Hep birlikte salona geçerler. Kaçınılmazı ertelemek mümkün değildir. Zeynep içinden yine “Ne kadar çabuk, o kadar iyi!” diyerek gülümser arkadaşlarına. Can, oturduğu koltukta hâlâ dikkatle onu süzmektedir ve sonunda ilk cümlesini kurar.

- Zeynep, derhal anlatıyorsun, ne oldu?

- Son zamanlarda çok yoruldum biliyorsunuz. Şimdi de bu cafe işiyle koşturup duruyorum. Dün cafede tadilata bakmaya gitmiştim, hava da boğucuydu, birden kendimi iyi hissetmedim. Bir yere oturayım, bir su içeyim diye düşünürken yere yığılmışım işte! 

- Gülen teyze endişelenmese bize haber vermez, Zeynep. Doktora gittiniz mi?

Zeynep’in yüzünün rengi solar, alt dudağını dişler. Oldukça düşünceli ve kaygılıdır.

- Gittik tabi ki Yağmur, bırakır mı Gülen Teyze yakamı, gittik!

- Ne dedi peki doktor? Neymiş?

Zeynep’in başı önüne düşmüştür. Gözyaşlarına daha fazla hâkim olamaz. O ana dek bunu sesli olarak hiç söylememiştir. Kendi sesi kulağına yabancı gelir.

- Hamileyim!

Can ve Yağmur ikisi de aynı anda “Neeeeee?” diye bağırırlar. Can, oturduğu koltuktan kalkmış salonda hızla volta atmaya başlamıştır. Zeynep, sessizce ağlamaktadır. Ağzından çıkan cümle bir kez daha onu gerçekle yüzleştirmiş ve tuhaf biçimde rahatlatmıştır. Dün, öğrendiği ilk andan beri düşünmekten kaçtıkları şimdi kendiliğinden şekil bulmuş gibidir. Yağmur’un sesiyle yeniden oraya döner.

- Sen ne diyorsun Zeynep? Ya, biz bunu konuşmadık mı? Ben sana sordum. Sen “öyle bir şey yok” dedin bana.

- Yoktu zaten.

- Ne demek yoktu?

- Bebek 10 haftalık yani New York’ta değil…

- Aman Allah’ım ya? Anlamadın mı sen peki?

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin