Bu bölüm de çok sevgili Umutdeniz'e gidiyor. Seni en sona bıraktım canım ama bence en uygun bölüm buydu. Umarım beğenirsin:))))))
Dans pistine vardıklarında kadının yumuşacık ve genizden gelen bir sesle söylediği şarkının ritmine kendilerini kaptırırlar. Zeynep, gözlerini kapamış ve başını Kerem’in göğsüne yaslamıştır. Bir eli onun boynunda gezinirken Kerem, diğer elini tutmuş ve parmaklarını kendi parmaklarına geçirmiştir. Kocasının sırtında dolaşan elinin etkisine kendini tamamen bırakmış ve tüm hücreleriyle huzuru yaşamaktadır.
Kulağında Kerem’in nefesini hisseder ve hemen ardından iç gıcıklayan fısıltısını. “Her dokunuşunla çıldırıyorum, seni deli gibi özledim.” Zeynep, cevap vermek yerine Kerem’in elindeki elini çekip onun boynuna götürür. Şah damarı boyunca gezinen parmağı şakağına ve saçlarının arasına girer. Kerem’in vücudunun titrediğini hissedince hâlâ bir dokunuşuyla titretebildiği bir erkeğe sahip olmanın keyfiyle gülümser. Kerem’in sırtındaki elinin baskısı artmış diğer eli yavaşça kalçasına doğru inmiştir. Az önceki huzur dolu sarılmanın yerini giderek şiddeti artan bir tutku almaya başlar.
Kerem’in bir eli göğsünü kavrayıp sıktığında Zeynep, kendini ona doğru bastırır. Kerem’in şimdiden sertleştiğini hissedince kulağına “Kendine gelmezsen başımız derde girecek hayatım!” diye fısıldar. “Onu delirtirken düşünecektiniz küçük hanım. Acaba otele gitmeyi beklemesek mi?”
Zeynep dehşet içinde Kerem’in gözlerine bakar. Onun gözlerindeki muzip pırıltıları fark edince en muzır hâliyle “Ne oteli? Ben daha tatlı yemek istiyorum!” der.
-Hımmmm, tatlı… Sen şimdi buradaki tatlıdan vazgeç, söz veriyorum ben sana otelde dünyanın en lezzetli tatlısını bulup getirteceğim.
-Hayır, tatlı yemeden şuradan şuraya gitmem, ben!
-Tamam, ya tamam! Hadi gel, söyleyelim şu tatlıları bakalım.
Kerem’in çocuk gibi asılan suratını gören Zeynep, gülerek bir öpücük kondurur onun dudağına ve somurtmasına aldırmadan masaya doğru yürümeye başlar. İki adım gerisinden gelen Kerem’in onu izlediğinin farkındadır ve bunun keyfiyle salınarak yürüyüp yerine oturur.
Masaya oturmalarından kısa süre sonra sipariş ettikleri tatlılar gelir. Zeynep, istediği dondurmadan bir kaşık alırken gözleri Kerem’dedir. Onun dudaklarına yönelttiği kaşığa bakmasını ve iyiden iyiye koyulaşmış gözlerini izlerken Kerem’i bu kadar zorlamanın bedelini ödeyeceğini de zevkle fark etmektedir. Elini yavaşça Kerem’in bacağının üstünde gezdirirken bir yandan da büyük bir keyifle dondurmasını yemektedir. Kerem, kendi önündeki tabağa dokunmamıştır bile. Zeynep’in ağzına doğru gitmekte olan bir başka kaşığı tutarak kendi ağzına atar ve “Gidiyoruz!” der, sadece.
XXX
Odaya girdiklerinde o ana kadar sabrının son kırıntılarını kullanmış olan Kerem, ayağıyla kapadığı kapıya yaslar Zeynep’i. Elleriyle onun başını sıkı sıkıya kavramış ve dudaklarına uzanmıştır, bile. Çok uzun zamandır özlediği tenin dokunuşuyla Zeynep bütün vücudunun alev aldığını hisseder.
Kerem, dudaklarının baskısıyla onun dudaklarını aralamış ve alt dudağını emmeye başlamıştır. Bir süre sonra giderek hızlanan öpüşmeye dilleri de dâhil olur. Zeynep, Kerem’i iyice kendine çekerken Kerem’in onu birden kucakladığını hisseder. Bacaklarını onun beline dolayarak iyice sarılır. Şimdi durdukları pozisyon değişmiş. Kerem, kapıya yaslanmış, Zeynep’i kucaklamış, deli gibi öpmektedir. Zeynep, bir yandan onun gömleğinin düğmelerini açmakta bir yandan da dar elbisenin izin verdiği ölçüde ona tutunmaktadır. Kerem, elbisesinin eteğini beline kadar sıyırır. Zeynep, dudaklarını onun boynuna gömmüş, boynundan göğsüne doğru diliyle Kerem’i çıldırtan bir yolculuğa başlamıştır.
