_______________________________________
Bölüm 2 : Sessizlik
_______________________________________
Leo, zihnindeki savaş arenasında, her darbesinde vücudunu titreten gücünü hissediyordu. Kılıcı, ışık hızında hareket ederken karanlık enerjiyi ustaca kullanıyor, saldırılarında hiç tereddüt etmiyordu. Zihni berrak, düşünceleri sabit, ama içten içe bir huzursuzluk vardı. Ustası Zeus ile geçirdiği yıllar, onun için hem bir öğretmen hem de bir baba figürü anlamına geliyordu. Şimdi ise ayrılık vakti gelmişti.Zeus, Leo’nun bu huzursuzluğunu fark etti. Ona döndü ve ciddi bir tonla, "Leo, yola koyulma zamanı geldi," dedi. Sesi her zamanki gibi güçlü ve kararlıydı, ama Leo onun içinde bir kırılganlık sezmişti. Zeus’un göğsünde bir hüzün vardı, tıpkı Leo'nun içinde büyüyen o boşluk gibi.
Leo’nun dudakları bir an kıpırdadı, ama bir şey söylemedi. İçinde kopan fırtınalar kelimelere dökülmeyecek kadar yoğundu. Sessizlik içinde ustasının yanında yürümeye başladı. Çıkacakları bu yolculuk, Leo’nun kaderini şekillendirecekti, ama bunu o anda henüz tam anlamıyla kavrayamıyordu.
Yol boyunca sessizlik hâkimdi. Rüzgâr Leo’nun saçlarını savuruyor, ayaklarının altında toprağın sesi yankılanıyordu. Birkaç saatlik yürüyüşten sonra Leo, içindeki sessizliği bozan o soruyu nihayet sormaya cesaret etti: "Usta, seni bir daha görebilecek miyim?"
Bu cümle, Zeus’un zihninde bir yankı gibi dolaştı. Leo’nun gözlerindeki derinliği gördü. Onun sadece bir öğrenci olmadığını, kendi ruhunun bir parçası olduğunu anlamıştı. Altı yıldır birlikteydiler, ama Leo ona bir oğul gibi bağlıydı. Zeus bunu hep hissetmişti, ama bu duygunun Leo’da da bu kadar derin olduğunu bilmek, onu sarsmıştı.
Tam o sırada, Zeus’un zihninde yankılanan başka bir ses duyuldu. Enbi, Zeus’un iç dünyasında her zaman ona eşlik eden bilgeydi. "Zeus," diye fısıldadı zihninde, "Ona bu kadar yakın olma. Gerçekler gün yüzüne çıktığında daha da yıkıcı olabilir."
Zeus, bu sesle birlikte düşüncelerine döndü. Enbi'nin haklı olabileceğini biliyordu. Leo’nun kaderi, sıradan bir öğrenciden çok daha karmaşıktı. Ama ona olan sevgisi, mantığını bulandırıyordu. Zeus içindeki bu savaşı bastırarak, Enbi'ye zihninde cevap verdi: "Leo'yu tam on iki bin yıldır tanıyorum," dedi derin bir hüzünle. "Onu hiç böyle görmemiştim. O ilk doğduğunda, Aiden bile ona bakmadı. Eva ise ortalarda yoktu. Onu ben büyüttüm, ben eğittim. Ama senin de bildiğin gibi, o Karanlık Tanrısı'nın çocuğu. Bir gün en güçlü varlıklardan bile tehlikeli olacak, ve o gün hızla yaklaşıyor."
Enbi, Zeus’un bu iç döküşüne karşılık verdi: "O hâlâ lanetli, Aiden’ın çocuğu. Ne yaparsan yap, o asla senin hayal ettiğin gibi biri olmayacak. Bu gerçeği kabul etmelisin, Zeus. Leo’nun kaderi, bizim tahmin ettiğimizden daha karanlık."
Zeus, Enbi'nin bu hakikat dolu sözleri karşısında sessiz kaldı. Fakat Enbi’nin ses tonu daha da ciddileşti: "Onu İlahi Yok Oluş Savaşı'nda kullanmalıyız, Zeus. O savaştan sonra Leo’nun ölmesi gerek. Aksi takdirde, kibri ve karanlığıyla tüm tanrıları yok edebilir. Gücü, onu geri dönülemez bir yola sokacak."
Zeus bu sözleri zihninde evirip çevirirken, Leo’ya bir cevap vermek üzereydi ki, aniden önlerine devasa bir yaratık çıktı. 182. seviyede bir kaplan, yolu kapatmıştı. Bu yaratık sadece fiziksel olarak büyük değil, aynı zamanda inanılmaz derecede güçlüydü. Parlayan gözleri Leo'ya kilitlenmişti.
Zeus, sakin bir şekilde Leo’ya döndü ve ona bir tavsiye verdi: "Leo, gücünü sadece yumruklarına toplama. Karşında baş edemeyeceğin bir yaratık olduğunda, gücünü tüm vücuduna yay. Böylece karşı saldırı aldığında, daha az zarar görürsün. Unutma, karşındaki yaratık hızlı olabilir."
Leo, ustasının her kelimesini dikkatle dinledi. Kaplanın gözleri parlıyordu, adeta bir saldırı için hazırda bekliyordu. Zeus, ayaklarına gücünü yönlendirdi ve bir anda gözle görülmeyecek kadar hızlı hareket ederek kaplanın boğazını kesti. Yaratığın güç çekirdeğini çıkardı ve Leo’ya uzattı.
"Bu çekirdeği ister sat, ister özümsen," dedi Zeus, Leo'nun gözlerinin içine bakarak. "Ama bence özümse. Bu, seni güçlendirecek."
Leo, ustasının önerisini dikkatle dinleyerek, çekirdeği aldı. İçgüdüsel olarak özümsemeyi düşündü, çünkü güç, onun gelecekte karşılaşacağı zorluklarla baş edebilmesi için hayati önem taşıyordu.
Ustasıyla birlikte şehre geldiklerinde, Leo’nun içindeki karanlık enerji bir kez daha hareketlenmişti. Şehir, Leo için bir yabancıydı; ama bu yabancılık onu korkutmuyor, aksine heyecanlandırıyordu. Zeus, Leo'ya dönerek önemli bir talimat verdi: "Leo, Gölgelerin Efendisi'ne gir ve sınırı geç. Koruyucular seni içeri almayabilir, ama gücünü saklamayı unutma. Sadece en güvendiğin iki kişiye gücünü söyle. Eğer sırrını açığa vuracak olurlarsa, tereddüt etmeden onları öldür. Unutma, artık yalnızsın."
Leo'nun zihninde birçok soru vardı. Ama en önemlisi, akademiyi nasıl bulacağıydı. "Peki, usta, akademiyi nereden bulacağım? Diyelim ki buldum, kara enerjiyi nasıl geliştireceğim?" diye sordu.
Zeus, yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirerek, "Akademinin müdürü benim eski öğrencimdir. Sana özel bir kütüphane verecek. Oradaki kitapları oku ve teknikleri öğren. Bu şekilde kara enerjiyi geliştirebilirsin."
Leo, bu sözler üzerine ustasına son bir bakış attı. İçinde ustasına duyduğu derin saygı ve sevgiyi bir kez daha hissetti. Ama bu yolculukta yalnızdı, bu artık açıktı.
---
Gölgelerin Efendisi'ne vardığında, Leo gücünü kullanarak kendini görünmez yaptı ve sınırdan içeri girdi. Burası, tarif edilemeyecek kadar etkileyiciydi. Devasa yapılar, gökyüzüne uzanan kuleler, enerjinin her noktada hissedildiği sokaklar. Leo, bu büyüleyici dünyada kaybolmamak için kendini toparladı ve kalabalık bir yola doğru ilerledi. Yoldan geçenler, Leo'ya küçümseyici bakışlar atıyorlardı ama Leo, bunu umursamadı.
Bir süre sonra, Leo bir adama yaklaşıp sordu: "Akademiye nasıl kayıt olurum?"
Adam soğuk bir tavırla Leo’ya baktı. "Şuradaki küreye kanını damlatıyorsun. Test sonuçlarına göre akademiye kabul edilip edilmeyeceğin belirlenir."
Leo, adamın gösterdiği yere ilerledi. Sırada tam 57 kişi vardı ve beklemek zorundaydı. Zaman geçtikçe sabrı zorlanıyordu ama bir yandan da bu testin sonuçlarını merak ediyordu. Nihayet iki saat sonra sıra ona geldi.
Kanını küreye damlattığında, küre ışıldamaya başladı ve sonuçlar ortaya çıktı:
---
İsim: Leo
Soy İsim: ???
Savaşçı Seviyesi: 2
Büyücü Seviyesi: 4
Çakra Alanı: Yıldız
Potansiyel: Tanrı Katili
Yaş: 15---
Ekranda bir bilgi daha yer alıyordu: "Tam potansiyelinin sadece %5'ini kullanıyor."
Bu bilgi Leo’yu şaşırttı. "Tanrı Katili" potansiyeline sahip olmak ne anlama geliyordu? Ama bu düşüncelerini bir kenara bırakarak, yoluna devam etmesi gerektiğini biliyordu.
---
______________(___BİTİŞ___)_______________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Tanrısı : REENKARNE (Düzenleniyor)
FantasySavaş alanın da yaşayan herkes tanrı ve yüce varlıklardı. Hepsinin karşısında tek bir kişi vardı. Beyaz ipeksi saçları boynuna kadar gelen ve adeta Yeryüzünün güneşi olan. Kırmızı gözleri ile karşısındakilere korku veriyordu. Uzun, büyük ve kan kır...