Bölüm 21 "Zaman Elementi"

209 52 6
                                    


Sabah olmuştu ve güneşin ilk ışıkları kasabanın taş binalarını altın rengine boyuyordu. Gece yaşanan olayların üzerinden tam 10 saat geçmişti, fakat Leo'nun zihni hala o anların etkisindeydi. Handa çalışanlar erkenden kalkmış, ateşi yakmış ve kahvaltı hazırlıklarına başlamışlardı. Çaydanlıkların fokurtusu ve taze ekmek kokusu, sabahın huzurlu atmosferini dolduruyordu.

Leo, günün ilk ışıklarıyla birlikte uyanmış, odasındaki pencerenin önünde duruyordu. Pencerenin aralığından içeri süzülen serin dağ havası, onun zihnini canlandırmıştı. Karşısındaki dağlar, beyaz karlarla örtülmüş zirveleriyle görkemli bir manzara sunuyordu. Leo, elindeki elma suyundan küçük bir yudum alırken, gözlerini dağın zirvesine dikmişti. İçinde derin bir heyecan vardı; o dağa çıkmak ve yaratık avlamak istiyordu.

Kafasında net bir plan belirmişti. Bu gün farklı olacaktı. Sıradan bir macera yerine, karşısına çıkan en güçlü yaratığı avlayıp onun enerjisini kullanacaktı. Hızlıca hazırlanıp odasından çıktı. Yıpranmış deri sırt çantasını omzuna taktı. Çantasına, avlayacağı yaratıkların enerji çekirdeklerini koymayı planlıyordu. Bu çekirdekler, kasaba tüccarlarında değerli bir takas malzemesi olabilir ya da Leo'nun kendi enerji gücünü artırmada kullanabileceği bir kaynaktı.

Leo, dağa doğru yürümeye başlarken etrafını incelemeyi ihmal etmedi. Dağ yoluna adım attığında, önünde uzanan zorlu patika, ormanın sık dokusu ve ötelerde yükselen dağ, ona meydan okuyordu. Burası, yaratıkların yuvası olarak bilinen bir bölgeydi. Leo, bu dağı eski bir kitapta okuduğu bilgilerle biliyordu. Kitaba göre, dağın iç kısımları birçok tehlikeli yaratığın evi olmasının yanı sıra, bu yaratıkların hepsinin bedeni güçlü enerji çekirdekleri barındırıyordu.

Yarım saat boyunca dikkatlice yürüdü. Yüksek ağaçlar, gökyüzünü adeta bir örtü gibi kapatmıştı ve sadece birkaç güneş ışığı, dalların arasından süzülüp yeryüzüne ulaşıyordu. Atmosfer yoğun ve gizemliydi, her an bir şeylerin patlak verebileceği hissi Leo'nun tüylerini diken diken ediyordu. Bir anda, yolu kesen bir hışırtı duydu. Durdu ve dikkatlice etrafını inceledi.

Adımlarının birkaç metre ötesinde bir yaratık belirmişti. Yaratık, ilk bakışta bir kuşa benziyordu, ancak dikkatlice incelediğinde bu yaratığın alt kısmının bir aslan vücuduna sahip olduğunu fark etti. Üstü devasa kanatlarla çevrili, keskin gagalı bir kuş başı, altı ise güçlü pençelere ve kaslı bir bedene sahip bir aslan! Bu yaratık, uçabiliyor ve yeryüzünde dehşet saçabiliyordu. Tek bir hamlesi bile ölümcül sonuçlar doğurabilecek bir hıza ve güce sahipti. Karşısındaki, bir ‘Kuşaslan’dı; eski kitaplarda adı geçen ve çok nadir rastlanan, tehlikeli bir mutant yaratık.

Leo'nun zihni hızla çözüm yolları ararken, kalbi hızla çarpıyordu. Elindeki enerji yetenekleriyle bu yaratığı alt etmek mümkün müydü? Tek bir yanlış hareket, hayatına mal olabilirdi. O an derin bir nefes aldı ve zihnini odakladı. Korkusu ona engel olamazdı, çünkü burada kazanması gereken bir mücadele vardı.

"Bir hata yaparsam, bir daha geri dönme şansım olmayabilir," diye düşündü Leo. Ama zihninin bir köşesinde başka bir düşünce parlıyordu: Bu yaratığın enerji çekirdeği muazzam bir güç taşıyor olmalıydı.

Karanlık Tanrısı : REENKARNE  (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin