2. BÖLÜM

526 72 15
                                    

Sayın Serkan Kahraman, borcunuzu en kısa sürede ödememeniz durumunda ilgili adrese haciz işlemleri başlatılacaktır. Borcunuzu yapılandırmak için en yakın şubemize uğrayınız.

Telefonun ekranını kilitleyip cebime koydum. Sonunda mesai saati bitip eve gideceğim için büyük bir mutlulukla işten çıkmıştım. Sahildeki bir pansiyonun mutfağında şef olarak çalışıyordum. Meslek lisesinde aşçılık okumuştum ve üniversitede de gastronomi bitirmeyi planlıyordum ama mevcut maddi durum ve bir takım olaylar üniversiteye mani olmuştu. Ben de bu pansiyona kalmıştım.

Ara sokaklardaki küçük pansiyondan çıktığımda daha yeni telefonumu elime almıştım. Öğlen saatlerinde gelen mesajı görünce de şok olmuştum. İşten eve kadar yürümüş, arada mesajı açıp açıp okumuş, numarayla bakışarak bir mucize beklemiştim. Tabii ki öyle bir şey olmamıştı.

Şimdi ise evimizin bulunduğu sokağın başında kaldırıma çökmüş sigara içiyordum. Uzun zaman sonra ilk defa paket almıştım.

Tükenmiş hissediyordum.

Ruhuma ince ince kesikler atılıyordu. Öyle bir acı çekiyordum ki üzerinde oturduğum kaldırım taşı olmayı diledim. Sigaramdan dökülen küller olmayı diledim. Hatta köşe başında duran çöp konteynırı olmayı diledim. Eminim ki insanlığa daha fazla yararım olurdu.

Küçücük beynimle bu kadar insanı sorumluluğuma almıştım. Bu kadar insanı tek bir eve toplamıştım. Gelecek vaat eden çocukları belki de geleceklerinden koparmıştım. Kendimi feda ettiğimi sanarken belki de onların hayatını çalmıştım.

Gözlerimden iki damla yaş süzüldüğünü hissettim. Bir boka yaramayan, acınası bir insandım.

Elimin tersiyle hızla sildim yaşları. Ayağa kalkıp sigaramı yere attım. Ayakkabımın ucuyla sertçe ezdim izmariti. Biraz yürüsem iyi olacaktı.

...

"Sigara mı içtin sen?" Karanlığın içinden gelen sesle yerimde zıpladım. Ablam oturduğu yerden kalkıp kapının önüne doğru yanıma adımladı.

Kapıyı kapatıp "Öyle oldu." dediğimde cevap vermemiş, ayın yansımasından gelen loş ışıkta yüzümü inceliyordu. Kaç saattir yürüyordum bilmiyorum. Bir hayli geç olmuş olmalıydı.

"Bir şey olmuş." Ablam beni tanırdı. Kaçırdığım bakışlarımdan, dağınık saçlarımdan, kızarmış gözlerimden ve sigara içmemden anlamamak zordu zaten. Bir şeyler olduğu barizdi.

"Gel oturalım şöyle." dedim sakince. Ofise girip karşılıklı sandalyelere oturduk. "Haciz bildirisi geldi."

Ani olmuş olacak ki ablamın gözleri şaşkınlıkla açıldı. Bir süre hiçbir şey diyemedi. Sonra kendini toparlayıp tekrardan güven veren abla moduna döndü. "Bir şekilde hallolur. Merak etme." dedi hafifçe tebessüm ederek.

"Hepsi benim suçum. En başından böyle bir işe kalkışmamalıydım." Dirseklerimi dizime dayayıp başımı ellerimin arasına aldım.

"Serkan." dedi ablam sakince. Tek elini dizime koydu. "Kendini suçlama, burada olmayı senin kadar biz de istedik. Ayrıca unuttun sanırım, biz kocaman bir aileyiz. Yüreğimizde birbirimize karşı beslediğimiz sevgimiz oldukça altından kalkamayacağımız yük yok."

Yavaş yavaş yüzümü yukarı kaldırdım. Ablamın ela gözlerindeki şefkatli bakışları gördüm. O hayatımda tanıdığım en mükemmel kadındı. Sandalyeden kalkıp dizlerinin dibine çöktüm. Başımı dizine yasladığımda saçlarımla oynamaya başlamıştı.

Robin Hood'u YakalamakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin