"Hadi kolay gelsin." diyip çalıştığım pansiyonun kapısından çıktım. Bu aralar fazladan mesaiye kalıyordum ve çıktığımda pertim çıkmış oluyordu. Eğilip tişörtümü kokladım. Üstüm başım çok fena yemek kokuyordu. İnsanın aşçı olmasının en kötü yanlarından biri sürekli yemek kokmasıdır herhalde, diye düşündüm. Kaç tane kötü tarafı olursa olsun çalışmak zorundaydım. Ablam ne kadar bankadan biraz daha zaman istemiş olsa bile, faturaların borçlarının kapatılması gerekiyordu. Şimdilik bir iki tanesini halletmiştik. Yine de erken maaş alamıyordum ve hâlâ sıkışıklığımız devam ediyordu. Normalde ablam da çalıştığı için hiç bu kadar sıkışmamıştık. Ablamın işten çıkartılması bütün düzeni alt üst etmişti.
Eve varıp güzel bir duş alma hayali ile hızlı hızlı yürümeye başladım. Yolda yürürken kulaklığımı takıp müzik dinlemeyi de ihmal etmedim tabii. Beni rahatlatan yegane şeylerden biriydi.
Kendi kendime şarkıyı mırıldanıp yürürken karanlık sokağın sonunda öpüşen iki sevgili dikkatimi çekti. Eviniz yok mu, diye geçirdim içimden. Biri duvara yaslanmıştı ve duvarın üzerinden sarkan sarmaşık yaprakları onu tam olarak görmemi engelliyordu. Yine de gülüşmelerini buradan duyabiliyordum.
Diğer kişi ise duvara tek elini dayamış gülerek konuşuyor, arada bir de eğilip karşısındaki kişiyi öpüyordu. Nedense birine benziyor gibime gelmişti. Gözlerimi kısıp daha dikkatli görmeye çalıştım. Biraz daha yaklaşınca kime benzettiğimi anlamıştım ama hâlâ emin değildim.
Yok canım, diye düşündüm. Benzettiğim kişi burada sevgilisiyle öpüşecek en son kişiydi. Yine de bu kim olduğunu merak etmeme engel olmuyordu. Sinsice yürüyerek yaklaşıp görüşümü netleştirdim. Kim olduğunu anında idrak ederken bu olduğum yerde duraklamama sebep oldu.
Duvara dayanmış kişiyi öpen Engin'di.
Siktir oradan.
Sessiz sokakta beni görmemeleri için hemen yan sokağa saptım. Panik bütün vücudumu ele geçirirken olduğum yerde bir sağa bir sola yürümeye başlamıştım.
Engin'in bir sevgilisinin olmasına acayip şaşırmıştım. Bu gerizekalıya kim bakar ki, diye düşündüm. Gerçi herif baya yakışıklıydı. Zengindi de.
Şimdi ne yapacaktım ki? Deli gibi kim olduğunu öğrenmek istiyordum ama beni bağlamazdı. Bana ne ya, diye söylendim.
Yine de planı bozabilecek, yani Engin'le kurmam gereken muhabbeti sekteye uğratabilecek biri tehdit sayılırdı. Tabii tehdit sayılabilecek biri de olmayabilirdi. Belki de yardımcı olabilecek biriydi. Nereden bileceğim ki?
Kafamdan yüzlerce düşünce geçerken yaklaşan adım seslerini duydum.
Hassiktir, buraya mı geliyorlardı?Elim ayağıma dolaşırken hemen duvara doğru yaslanıp kapşonumu kapattım. Resmen soğuk terler döküyordum, kalbim göğsümden fırlayacakmış gibi atıyordu.
Sanki onlardan hiç haberim yokmuş gibi bir hava vermek için telefonumu elime alıp hafif yan döndüm. İyice yaklaşan adım seslerini duyunca göya telefondaki kişiyle konuşuyormuş gibi 'hıhı' 'anlıyorum' türünden kelimeler mırıldanmaya başladım. Bir yandan da çaktırmamaya çalışarak yanımdan geçecek kişiyi görmeyi umuyordum.
Adımlar iyice yaklaştı ve yaklaştı. Kalbimin sesi kulaklarıma geliyordu. Adım seslerinin sahibi yaslandığım duvarın arkasından sonunda görüş açıma girdi ve karşı kaldırıma geçti.
Siktir. Ee erkekti bu?
Bir kez daha yok canım, diye düşündüm. Engin basbayağı heteroyum diye bağırıyordu. Nasıl ya, dedim kendi kendime. Yok yok olamaz, diye tekrarladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Robin Hood'u Yakalamak
General FictionMahallenin yiğidosu, çocukların süper kahramanı, okeye yetişen dördüncü, full mesai kahraman Serkan bu sefer boyundan büyük işlere kalkışır. Serkan'ın ölümüne nefret ettiği ve yakın zamanda dedesinin mirasına büyük bir memnuniyetle yatan Engin'le ha...