"Doldur kız." Sabırsızlıkla tabağımı biraz daha uzattım.
"Yetmez mi Serkan?"
"Az daha koy."
Ablam Nil'le diyoloğumuzu duymuş olacak ki yemek standının üstünden bana doğru eğildi."Hani biz bu yemekleri satıyorduk ya Serkan!" dedi dişlerini sıkarak.
"Tamam ya bir kaşık daha istedik altı üstü." Ablacığıma göz kırpıp 'bugün yine çok güzelsin' bakışı attım. O da bana 'kes yağcılığı' bakışı attı. Ne diyebilirim ki, bakışlarla konuşmayı seviyorduk.
"Naber babuş?" dedim Oğuz'un yanına çökerken. Azra'yla sohbet ediyorlardı. Azra en küçüğümüzdü, henüz 3 yaşındaydı.
"İyilik bro. Azra Hanım'la sohbet ediyoruz."
"Ne konuşuyorsunuz bensiz?" dedim hafif kıskanmış bir ses tonuyla.
"Ben de denizkızı olmak istiyorum." dedi peltek peltek. Gülümsetti bu beni.
"Yakında denize gideriz gülüm. O zaman sen de denizkızı olabilirsin. Nasıl fikir?" Söylediğim Azra'yı aşırı mutlu etti. Hızla ayağa fırladı. Kocaman gülümsemesiyle karşıma geçip yanaklarımı yakaladı.
"Gerçekten mi Serkan abi? Gider miyiz gerçekten?" Yanaklarımı iyice iki yana çekiştirdi bunu söylerken.
"Evet tabii!" dedim gülen gözlerine bakarak. Yakında yaz tatiline girecektik ve havalar yeteri kadar ısındığında kumsala gidebilirdik. Herkesin artık biraz tatil yapmaya ihtiyacı vardı.
Azra yanaklarımı bırakıp olduğu yerde zıplamaya başladı. Bir yandan da "Yaşasın!" diye peşpeşe bağırıyordu. Azra'yı böyle gören Mercan ve Meriç de hızla yanımıza koştu. İkiz oldukları için her şeyi beraber yaparlardı zaten. Onlar da nedenini bilmeseler de Azra ile birlikte zıplamaya başladılar. Ben de bir yandan tabağımdakileri ağzıma tıkarken bir yandan da sırıtarak onları izliyordum.
"Sence bugün ki kazanç ne kadar olacak?" diye sordu Oğuz. Ona dönüp umutsuzca "Bilmiyorum." dedim.
Bugün dernek olarak anılan evimizin ön bahçesinde yemek kermesi gibi bir organizasyon düzenlemiştik. Bütün mahalleli davetliydi ve buradan kazanılan parayla borç açığını kapatmaya çalışacaktık. Son bir kaç aydır giderler gelirleri geçmişti ve ne yapacağımızı şaşırmıştık. Sonunda en azından acil olanları ödeyebilelim diye bu fikir aklımıza gelmişti.
Dün gece Oğuz ile Nil İpek de bizimle kalmıştı ve hiç uyumadan çalışmıştık. Yemekler yapılmış, bahçe düzenlenmiş, etraf süslenmişti. Hepimizin perti çıkmıştı ama buna değerdi.
"Umarım açığı kapatabiliriz." diyerek aynını düşündüğüm şeyi söyledi Oğuz. Umarım kapatabiliriz yoksa-
'yoksa'sı yoktu. Ne yapıp edip bu durumdan kurtulmamız gerekiyordu.Tam bu iç bunaltıcı düşünceyle boğuşuyordum ki sokağın başından gelen belayı gördüm. Bela diyorum çünkü adamın bulunduğu ortamda bela olmasa olmazdı. Nereden çıkmıştı ki şimdi bu herif? Gerçi ne demişler, bela geliyorum demez.
"Selamın hello brolar." dedi gevşek gevşek sırıtarak. Pislik herifin din dahil taktığı hiçbir şey yoktu.
"Abicim yaylan, bugün kapalıyız." dedi Oğuz bıkkınlıkla.
"Niye öyle diyorsun Oğuzcuk ya?" Engin gevşekliğin dibini sıyırmış, sanki önceden yaptıkları son derece masum şeylermiş gibi bir de bu soruyu cidden soruyordu. Sanki cennetten gelen bir melek. O derece masummuş gibi bir ifadeyle sormuştu bunu.
Engin'i beyazlar içinde gökten ilahi sermoni ve ışıklarla yere doğru inerken hayal ettim. Anında yüzümü buruşturmama sebep oldu.
"Oğuz sen çocukları diğer tarafa götür." Sakince söylediğim cümle karşısında Engin yanımızda oynayan çocuklara çevirdi bakışlarını. Gözlerinin içi aniden tiksintiyle doldu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Robin Hood'u Yakalamak
Fiksi UmumMahallenin yiğidosu, çocukların süper kahramanı, okeye yetişen dördüncü, full mesai kahraman Serkan bu sefer boyundan büyük işlere kalkışır. Serkan'ın ölümüne nefret ettiği ve yakın zamanda dedesinin mirasına büyük bir memnuniyetle yatan Engin'le ha...