Konum bilgisine son kez bakıp, önümde duran cafe&bar tarzı mekana girdim. Engin ilgi manyağı bir insan olduğu için sosyal medyayı çok aktif kullanıyordu. Oğuz da stalk yeteneklerini konuşturup nerede olduğunu bulmuştu. Yani son paylaşımına bakmıştı.
Mekanda şöyle bir göz gezdirip Engin'i bulmaya çalıştım. Bu sırada birkaç kızın gülüşerek bana baktığını fark etmiştim. Umursamayıp içeriye doğru yürüdüm. Kızlarla uğraşacak vaktim yoktu. Zaten hiç kadın düşkünü bir erkek olmamıştım.
Sağa sola bakınarak en köşedeki masaya oturdum. Yanıma gelen garsona "Ben bir su alayım." diyerek mekanı izlemeye başladım. Şimdiden çok gerildiğimi hissediyordum.
Hala Engin'i görememiştim. Görürsem ne yapacağım hakkında birkaç senaryo üretmeye başladım. Direkt yanına gidip selam mı versem? Ya da yanından geçip beni görmesini sağlarım, muhakkak laf atar o. Ya atmazsa? Oflayarak alnımı masaya dayadım.
3 saniye geçmemişti ki biri "Çocuklar için uyku saati." dedi. Tanıdık sesi duyduğum an başımı karşımda dikilmiş adama doğru kaldırdım. Ben onu ararken o beni bulmuştu.
"Engin! Bu ne tesadüf?" Büyük bir şaşkınlık ve sevinç rolüyle konuşmuştum. Bence Oscar'a layıktı.
"Asıl sizin gül yüzünüzü görmeyi neye borçluyuz Serkan Bey?" Onun için geldiğimi anlamış mıydı yoksa? Huzursuzca yerimde kıpırdanmadan edemedim. Anladıysa ne diyecektim ki?
"Bir arkadaşla buluşacağım!" Cidden mi Serkan? Buluşacak kimse gelmeyince ne yapacaksın gerizekalı?
"Kiminle buluşacaksın? Belki tanıyorumdur." Seninle, diyemedim tabii. Ben lafı ağzımda geveleyip kem küm ederken, "Yoksa manitanla mı buluşacaksın?" diye sordu pişkince sırıtarak.
"Hayır. Kız arkadaşım yok benim." dedim seri bir şekilde. Avuç içlerim sırılsıklam olmuştu. Bu kadar soru yağmuruna tutunca endişelenmiştim. Ya planı çaktıysa?
"Niye, gay misin?" diye sordu rahatça. Ne alakaydı şimdi? Her kız arkadaşı olmayan gay mi oluyordu? Hem ona neydi benim cinsel yönelimimden. Planı öğrendi diye oluşan endişem yerini sinire bırakmıştı.
Nasıl bu kadar gevşek olabiliyordu bu herif? Anlık sinirimle ayağa kalkıp hızla kapıya doğru yöneldim. Dişlerimin arasından "Yavşak herif..." diye mırıldandığımı Engin de duymuştu. Sikimde değildi açıkcası. Bu gevşek herife güvenip de iş yapamazdım.
Engin şaşırmış olacak ki "Ne oldu şimdi?" dedi arkamdan. Olduğum yerde durdum. Cidden ne olmuştu ki şimdi? Altı üstü yine klasik gevşekliğiyle birkaç laf etmişti. Daha önceden tepkisiz kaldıklarımı sayarsak bunlar hiçbir şeydi.
"Hiçbir şey. Bir işim olduğunu hatırladım." dedim sakince. Sonra tekrar çıkışa yürümeye başladım. Arkamdan "Yeni tarzını beğendim!" diye seslenmişti.
Kapıdan çıkıp da serin hava yüzüme çarpınca içeride olanları sorgulamadan edemedim. Cebimdeki paketten bir sigara çıkarttım ve kaldırıma çöktüm. Kendi kendime tek bir soru için neden böyle sinirlendiğimi sorguladım. Aptal kafam. Bütün planı mahvedecektim neredeyse. Koca adam oldun hâlâ nelere takılıyorsun be Serkan, dedim kendi kendime. Artık bunları aşmam lazımdı. Çok eskide kalan şeylerdi. Bir kız arkadaşımın olmaması gay olmamı gerektirmezdi sonuçta. Benim bir kız arkadaşa ihtiyacım yoktu ki. Ben hâlimden memnundum. İstesem tabii ki kız arkadaşım olurdu. Sonuçta lisedeyken bir iki tane olmuştu. Sonrasında olanlar da benim kontrolümde değildi! O siktiğimin şerefisizi yine aklıma gelip beynimi kemiren düşünceleri kafama salmaya başlamıştı. Tek başıma evimden uzakta geçirdiğim günler bir bir beynime üşüşüyordu. Sigaramdan derin bir nefes çekip 2 sene önce yaşadıklarımı aklıma getirmemeye çalıştım. Öyle derin çekmişim ki duman nefesimi kesti ve hızla öksürmeye başladım.
Ben canımla uğraşırken birinin gülerek -ki muhtemelen Engin'di ama öksürmekten odaklanamıyordum- "Ablandan gizli sigara içmeye mi geldin?" dediğini duydum.
"Bir sen ek- öhhö öhö eksiktin." Sonunda nefesimi düzene sokup öksürmekten yaşaran gözlerimi sildiğimde karşımda sırıtan bir Engin buldum. Niye peşimden gelmişti ki bu hoşaf beyinli? Elindeki su şişesini bana uzatınca alıp almamak konusunda kararsız kaldım ama sonra dedim ki aman be Serkan yık şu tabularını. Uzattığı su şişesini elinden alıp "Teşekkürler." diye mırıldandım. Suyumu içerken karşımda sırıtarak bana bakmaya devam etti. Kim bilir içinden nasıl dalga geçiyordu şerefsiz. Umursamamaya çalışarak suyun kapağını kapatıp çöpe attım. Arkamı döndüğümde hâlâ elleri cebinde sırıtarak bana bakıyordu. "Ne oldu? Ne diye sırıtıyorsun söyle biz de gülelim." dedim dersi kaynatan öğrenciyi azarlayan öğretmen edasıyla.
Hiç istifini bozmadan "Buraya hiç gelmezsin, hayırdır, neden geldin?" dedi. Ne diye beni sorguya çekiyordu ki şimdi bu? Verecek yanıt bulmaya çalışırken mekanın tabelası dikkatimi çekti. "Kıraç Cafe&Bar" bütün ihtişamıyla önümde duruyordu. Tabii ya! Buranın sahibi Engin'in ailesiydi. Planın heyecanından ve endişesinden bu detayı tamamiyle unutmuştum. Yoksa kesinlikle buraya gelmezdim. İşte şimdi, ee tabii tek de olunca, Engin için geldiğim anlaşılıyordu. Yine mükemmel bir şekilde faka basmıştım. Zaten içeriden tuhaf bir şekilde ayrılmam yeterince işleri batırıyordu. Makûl bir cevap bulamazsam plan suya düşecekti. Bizim icralar da kapımıza.
"Ben senin için gelmiştim." dedim hızlıca. Aklıma başka bir şey gelmiyordu.
Engin bir an için cidden şaşırmış göründü. Sonra toparlanıp "Neden geldin? Kermeste çalışacak gönüllü mü lazım?" dedi sırıtarak. Hep aynıydı dangalak herif. Sinirlerimi koruyup sakince "Hayır." dedim. Sonra bir an için durdum. Yüzüme beklenti ile bakıyordu. İçimden sen onların kahramanısın, diye geçirdim. Her şey çocuklar içindi. Bunu hatırlamak bana güç veriyordu.
Beklentiyle bakan gözlere "Geçen gün seni kovarak kabalık ettim." dedim. Bir Serkan Kahraman asla ama asla bu herife karşı geri vites atmamıştır. Ama gelin görün ki zaman Robin Hood'luk yapmaya gelince akan sular duruyordu. "Bundan dolayı düşündüm de, yarın akşam bizimkilerle halı sahaya gideceğiz. Bir kişi açığımız var. Belki gelmek istersin." Mahallede bizimkilerle sürekli halı sahaya giderdik fakat hiç Engin'i çağırmamıştık. Hatta bizim dışımızda da şu ana kadar hiç çağırıldığını düşünmüyordum. Engin'i futbol oynarken bir kere bile görmemiştim. Çocukken bile oynamazdı.
"Beni mi?" dedi şaşkınlıkla. "Halı sahaya?" diye de ekledi. Ben de söylediklerimde bir o kadar şaşkındım ama aklıma başka bir şey gelmemişti. Belki bu sayede aramızda bir muhabbet oluşurdu.
"Evet. Akşam sekizde orada olursun." dedim. İyice tuhaflaşan durumdan kurtulmak umuduyla "Neyse ben kaçar." diyip arkama döndüm. Biraz ilerlemiştim ki "Sadece takımın yenilsin diye geleceğim." diye seslendi. Hafifçe tebessüm ederek yürümeye devam ettim. Gel bakalım Engin. Sana ihtiyacımız olacak.
*
Sabrınız için teşekkürler.
Sevgiyle kalın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Robin Hood'u Yakalamak
Aktuelle LiteraturMahallenin yiğidosu, çocukların süper kahramanı, okeye yetişen dördüncü, full mesai kahraman Serkan bu sefer boyundan büyük işlere kalkışır. Serkan'ın ölümüne nefret ettiği ve yakın zamanda dedesinin mirasına büyük bir memnuniyetle yatan Engin'le ha...