6. BÖLÜM

524 67 21
                                    

Flashback

Küçük çocuk öfkeyle burnunu çekti. Yine odasına kapatılma cezası almıştı. Suratına kapanan kapıya öfkeyle bakıp arkasına döndü. Homurdana homurdana pahalı oyuncaklarına doğru yaklaştı. Bu odaya kapatılma cezalarından bıkmıştı artık.

Parlak renkli küçük arabayı eline alıp her zaman yaptığı gibi duvara fırlattı. Sert oyuncak duvara çarpıp birkaç parçaya ayrıldı. Oyuncaklarını duvara fırlatıp parçalanmalarını izlemek küçük çocuğun en sevdiği oyundu.

Yerlere dağılmış tekerlekleri ve diğer parçaları avucunun içine topladı çocuk. Onları parçaladığı diğer oyuncakların arasına koydu. Onun oyunları ve oyuncakları algılayış biçimi diğer çocuklardan farklıydı. Dünyayı da.

Sıkıntıyla üfleyip cama doğru yöneldi küçük çocuk. Pencerenin pervazına yaslanıp dışarıda oynayan diğer çocuklara baktı. Yine aynı aptal oyunu oynuyorlardı. Kafası kadar bir topu oradan oraya atıp duruyorlardı. Bu oyunun adını biliyordu, futbol. Babası da hep televizyonda aynı oyunu oynayan büyük adamları izlerdi. O anlarda çocuk televizyonun içine dalıp topu o adamlardan kaçırmak isterdi. Belki babası o zaman top oynayan adamlarla değil de kendisiyle ilgilenirdi. Hem kendi kendine sordu çocuk, bu oyunu neden hep erkekler oynuyordu? Çok saçma, diye mırıldandı. Bu yüzden asla bu oyunu oynamamayı seçti.

Pencereden ayrılıp yatağına uzandı küçük çocuk. Ellerini kafasının arkasında birleştirip tavanı izlemeye başladı. Diğer tüm odaya hapsedildiği cezalarda yaptığı gibi. Belki saatlerce bu şekilde tavanı izleyerek kendi dünyasına dalar, sonunda uyuya kalırdı çocuk. Akşam evin hizmetlisi onu yemeğe çağırmak için gelir, kapısını açardı. Anca o zaman uyanırdı güzel rüyalarından.

Küçük çocuk tavana bakarken sorduğu bütün soruların bir resmini çizerdi zihninde. Annem sürekli dışarıda başkalarıyla ne yapıyor olabilir, derdi. Sonra annesini resmederdi o tavanda. Bazen, o gün çok mutsuzsa, belki de başka çocuklara anne olmaya gidiyordur, diye düşünürdü. Kıskanırdı o tanımadığı çocukları, tanımadığı insanları. Hiç sevmediği televizyonda görmüştü anneler çocuklarıyla birlikte oyun oynardı hep. Anneler çocuklarına masal anlatırdı. Anneler çocuklarına yemek yedirirdi. Anneler çocuklarıyla ilgilenirdi ama onun annesi bir tek poşet poşet oyuncak getirirdi küçük çocuğa. Annem bana hediye almış diyip sevinir yine her gece annesinin üstünü örtmeye gelmesini beklerdi. Annesi hiç gelmezdi, evdeki yemekleri yapan ablayı gönderirdi yatma saati gelince. Çocuk sırf annesi gelsin de ona masal anlatsın diye saatlerce uyumaz, bir de uyumadığını belli etmek için gürültü yapar dururdu. Sonuç hiç değişmezdi. Annesi gelmezdi.

Tavana bakıp bunları düşünürken kapısı açıldı çocuğun. Bugünlük cezası kısa sürmüştü neyse ki.

Koşa koşa aşağı indi çocuk. Babası yine elinde o kötü kokan içecekle televizyonun karşısında uyuya kalmıştı. Bir süre onu inceledi. Horlayan adamın ağzından salyası akmıştı.

Babasını boş verip mutfağa girdi çocuk. Burada her zaman eğlenecek bir şeyler bulurdu. Tezgahın üstünde marketten yeni alışveriş yapıldığını belli eden ağzına kadar dolu poşetler vardı. İçinde rengarenk bir şeker olan poşeti gözüne kestirip yavaş yavaş yaklaştı. Tam elini uzatıp şekeri alacaktı ki küçük bir çimdik yedi koluna. Acıyla yüzünü buruşturup kolunu hızlıca çekti. Mutfaktaki hizmetli abla onu uyaran bir bakış attı. Küçük çocuk şeker yemekten vazgeçip arka kapıya doğru yöneldi. Biraz bahçeye çıkmaya karar verdi. Belki bahçedeki çocuklar o salak oyunu oynamayı bırakmışlardır diye düşünüyordu.

Bakımlı çimlerin üzerinde küçük bacaklarıyla yürüdü çocuk. Elindeki uzun dal parçasıyla oynuyor kendi kendine bir tekerleme mırıldanıyordu. Diğer çocuklarla oynamak onun için hep zor olmuştu. Erkek çocuklar hep birlikte o saçma futbol oyununu oynuyorlardı ve topa vuramayanı dövüyorlardı. Kız çocukları da evlerinden getirdikleri bebekleriyle evcilik oynuyor, erkekleri aralarına almıyorlardı. Erkekleri aralarına almadıklarını biliyordu çünkü bir gün evden kollarını kopardığı bir asker bebeği getirip oyunlarına katılmak istemiş ama reddedilmişti. Belki savaşta yaralanmış asker bebeği kızları korkutmuştur diye düşünüp başka bir zaman bebeksiz katılmaya çalışmıştı ama yine engel olmuşlardı ona.

Robin Hood'u YakalamakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin