Yoga çok yararlıdır: Eklemleri çalıştırır, kan dolaşımını düzenler, nefes alıp vermeyi disipline sokar, insanın vücudu üzerinde "hâkimiyet" kurmasını sağlar. Bunlar yoganın "Batılı'ya" seslenen "pratik" yanlarıdır.
Altında bütün bir Hint felsefesi yatar, o tarafıyla bizde ilgilenen azdır.
Reenkarnasyona ve "karmaya" fazla takılırsanız da, hem "bundan önceki hayatımda kimbilir ne suç işledim ki şimdi bu hallere düştüm" diye üzülür, "şimdi çektiğim çileler önemli değil, yeniden dünyaya gelince daha iyi yaşayacağım" diye de avunursunuz...
Yani, bir Beyaz Türk olarak "tevekkülle" suçladığınız Doğulu insanlarla benzer duruma düşersiniz de haberiniz olmaz.
Hanımlar bu yoga muhabbetine "esas olarak kilo vermek için" takılıyorlar. Bir nevi topsuz Pilates!
Kimisi de entellik belasına... Örneğin, işgal ettikleri Gezi Parkı'nda, muhalif gazetelerde resimleri çıksın diye yogaya duranlar...
Çok merak ederim, acaba Taksim'de polisle maraza çıkaran yasadışı örgüt üyesi köy çocukları bu yogacı hanımlar hakkında ne düşünmüşlerdi? Hükümete karşı aynı saftalar ya...
Onları bilmem ama benim aklıma Recep İvedik geliyor. Hani, sosyalleşmek (Türkçesi, karı kız bulmak) için katıldığı yoga kursunda önce bir güzel yellenen, sonra yanındaki hanımın üstüne yıkılan ayı...
"Ben Dalay Lama'nın yanında master yaptım" diyen yoga hocasına ne cevap vermişti?
"Ayıp oluyor hocam, böyle küfürlü konuşmayı size hiç yakıştıramadım" demişti.
"Dal" ile başlayan ismi başka bir şey, içinde "astr" sesi geçen kelimeyi de başka bir şey sanmıştı.
Şimdi bizim yogacılar da "Anadolu pazarı hayal" demişler... Öyle ya, bu bir pazar. Özellikle de Nişantaşı- Etiler taraflarında kuruluyor. Çünkü oralarda özenti paçalardan akıyor.
Yoga hocalarından biri dolandırıcılık ve cinsel tacizle suçlanınca gündeme gelen yoga, zengin karılarının içine dert oldu. Skandala konu olan hoca "pazarı kötü vurmuş"...
O pazarda İslam'ı bırakıp ihtida etmeyi, Budist olmayı düşünüyor musunuz? Hayır. Sanskritçe öğrenmeyi düşünüyor musunuz, rahmetli Ecevit gibi? Hayır. "Ucuz uyuşturucu temin etmekten" başka bir amaçla Hindistan'a gitmeyi düşünüyor musunuz? Hayır.
Öyleyse üzülmeyiniz: O pazarda size daha ne meşgaleler icat olunur... Örneğin, "sevgi içimizde" diyen dolandırıcılara saatte dört yüz doları toka edersiniz, nasıl olsa kocanızın cebinden çıkıyor.
Gene de size bu konuda Arthur Koestler'i okumanızı öneririm. Üstad bu yoga meselesini yerinde incelemek için bir ara Hindistan'a gitmişti, edindiği izlenim şu olmuş: "Bu iş ancak anüsüyle göz kırpmaya yarıyor!"
10 Ağustos'ta da "lotus pozisyonunda" oturanlar değil, "bağdaş kuranlar" kazanacaklar.
Bayramınız mübarek olsun efendim.