Sosyolojiyle buluşan demokrasinin güzelliği burada işte!
Kendisini hafife alanlara ağır dersler veriyor.
Ömürleri boyunca "benim oyum dağdaki çobanla bir olur mu?" deyip duranlar için...
Sandık vakti gelip çattığında halkı "koyun", kendini "çoban" sananlar için...
Burnundan kıl aldırmayan yalandan demokratlar için...
Dün fena halde ironik bir ibret günüydü.
"Tıpış tıpış" sandığa gittiler.
Çünkü liderleri(!) kürsüye vura vura "Ekmeleddin İhsanoğlu'na oyunu vereceksin, adam gibi sandığa tıpış tıpış gideceksin" diye buyurmuştu.
Çok özgürler, pek seçkinler ve demokratlar ya, bu buyruğa uymak zorunda kaldılar.
Aralarından biri; ünlü bir televizyoncu dün "mecburiyetten oy vermekten bıktık" diye tvit atınca, halktan biri cevabı yapıştırıverdi: "Söyle, şimdi sen mi koyunsun, yoksa ben mi?"
***
Peki bu malum sosyal kesime ne olacak?
Bir gün bile samimiyetle "Yahu neden içimize sinen bir aday çıkartamıyoruz?" diye sormayanlara...
Cumhurbaşkanlığı seçim süreci boyunca paralellerin oyuncağı olmaktan hiç utanıp sıkılmayanlara...
İçeriği dolgun ve hakiki anlamda siyaset yapmak yerine sadece "nefret" üretenlere ne olması gerekiyorsa, o olacak!
Tıpış tıpış tarihin ve siyasetin sosyal çöplüğüne gidecekler.