Jimin, ders bitince yerinden kalkmayıp kitabını kapattı. Defterini açıp rastgele karalarken yanı boş olan sıraya bir insan oturduğunu hissetti. Merak edip yanına bakınca aynı sınıfta olan Hwasa'yı gördü.
Kaşlarını hafifçe çatmıştı şaşkınlık ve meraktan. Okulda olduğu şu zamana kadar kimse onunla ne konuşmuş, ne de yanına oturmuştu. Bu gerçekten büyük bir gelişmeydi.
Hwasa, Jimin'i daha fazla meraklandırmayıp konuşmaya başladı.
"Merhaba Jimin-ah!"
Neşeli sesi Jimin'i irkiltirken kafasını önüne çevirip mırıldandı.
"Merhaba Hwasa-ssi."
"Jimin senden bir şey isteyecektim."
Hwasa kafasını öne doğru uzatıp Jimin'in gözlerine bakmaya çalışınca anlamazca ona baktı Jimin. Kendini biraz Hwasa'ya döndürdü.
"Tabii?"
"Eee, şey..."
Jimin sabırsızlıkla konuşmasını bekledi.
"Numaranı verebilir misin?"
"Oh? Ne? Benim numaram mı?"
Jimin şaşkınlıktan konuşamaz olduğu sırada hiç beklenmedik bir şey oldu. Bir bağırma duyuldu.
"Jimin!"
Kafasını hızla kapıya çevirip kimin ona seslendiğine baktı.
Bu Jungkook'tu.
Jungkook hızla en arkada oturan Jimin'in sırasına ilerledi.
Sıranın önüne gelince ona bakmakta olan Jimin'e ve Hwasa'ya baktı.
"Jimin, seni bekliyordum. Ne yapıyorsun burada?"
Önünde olan Jimin'in kolundan tutup kaldırdı. Kendine çekip kolunun altına aldı ve sımsıkı sardı omzuna.
"Konuşmanızı umarım bölmüyorumdur ama bizim bir işimiz var."
"Ne? İş mi?"
Jimin şaşkınlıkla mırıldanırken Hwasa hafif kızarmış yanaklarını tutarak konuştu.
"Önemli değil oppa."
"Hadi gidelim Jimin."
Biraz olsun Jimin'in omzundaki kolunu gevşetmeyerek sürükledi.
"Hyung? Ne işi? Ne oluyor?"
Sınıftan çıktıktan sonra Jungkook, Jimin'i hiç duymamışcasına sordu.
"Ne konuşuyordunuz o kızla?"
"Şey... Hwasa numaramı istiyordu sadece."
"Verecek miydin?"
"Bilmiyorum."
"Numaranı kimseye verme Jimin-ah~ Kimseye hemen güvenme."
Bunu söylerken Jimin'in saçlarını karıştırınca biraz da olsa Jungkook'a alışan Jimin sızlandı.
"Yaa!"
İnce sesiyle sevimli bir ses çıkartan Jimin'i duyan Jungkook'un kalbi maratondaymış gibi hızlanmaya başladı.
"Ya mı? Hyunguna nasıl ya dersin sen?"
Okulun bir köşesine gelmişlerdi. Jungkook, Jimin'i duvara yaslayıp gıdıklamaya başladı.
Jimin iki büklüm olmuş gülerken Jungkook'un elleri çekmeye çalışıyordu. Gülmekten tamamen kapanmış gözleriyle bir şey göremiyordu. Jungkook bu manzara karşısında büyülenirken gıdıklamayı bırakıp ellerini Jimin'in belinin iki yanına koydu.
Jimin, gıdıklanmadığını hissedince doğruldu. Gözlerini açınca tam karşısında Jungkook'u gördü.
"Hyung, neden yaptın bunu? Çok tikim var benim."
"Farkettim onu, Jimin. Hyunguna saygısızca konuşmanın cezası neymiş, gör istedim."
"Özür dilerim."
Jimin çok sevimliydi. Çok güzeldi. Onu kollarıyla sımsıkı sarmalamak istiyordu.
Jungkook bu isteğe daha fazla dayanamayarak Jimin'in saçlarının üstünden alnını öpüp belinin yanlarında duran elleri uzattı ve kollarını ince bele sardı.
Jimin bu ani hareketler karşısında elleri havada kalırken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Jungkook, burnunu yumuşacık saçlara gömüp derin bir nefes aldı hiç vermeyecekmiş gibi. Jimin de Jungkook'un bu anlamsız hareketlerine karşılık vermek istedi.
Kollarını boynuna dolayıp boy farkı yüzünden hafifçe ayak uçlarında kalktı.
Jungkook bu yaptığına çok sevinirken Jimin'in kafasını boynuna bastırdı.
Jungkook bu özel anda içinden sürekli teşekkür ederken Jimin o sırada olduğu yerde çok huzurluydu.
Sonsuza kadar bu kollarda kalmak istedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/157583803-288-k592796.jpg)