"Gerçekten Jungkook! Bunu yapmak zorunda mıydın?"
"Hadi ama. Neden yanındayım o zaman? İstediğin bir şeyi ben de alabilirim."
Az önce kantin sırasındaydılar ve şimdi tartışıyorlardı. Çünkü Jimin'e, Jungkook'un tanımadığı ama Jimin'in tanıdığı sınıftan biri ona meyve suyu almak istemişti. Jungkook ise o kişiyi görmezden gelip Jimin'e çabucak bir meyve suyu almıştı ve Jimin'i oradan uzaklaştırmıştı.
Jimin bu anlamsız harekete karşı tepkiliydi. Çünkü yaptığı saygısızlıktı. Sözde ondan büyüktü. Jimin, birlikte zaman geçirdikçe daha olgun davranan tarafın kendisi olduğunu fark edip ona hyung demeyi ise çoktan bırakmıştı.
Şimdi ise resmen onu azarlıyordu.
"Bak, gel şuraya oturalım bi'. Düzgünce konuşalım. Senin anladığın yok."
Jungkook'un kolundan çekiştirip ilerideki banka oturttu.
Oturduklarında Jungkook asık suratı ile Jimin'e tip tip baktı. Jimin de ona aynı şekil karşılık verirken Jungkook yüzünü yavaşça yaklaştırmaya başladı. Yaklaştıkça Jimin'in kaşları çatılıyordu. Jungkook burnunun ucuna gelince durdu, durdu ve aniden bağırdı.
"Bö!"
Jimin korkudan çığlık atıp arkasındaki boşluğa düştü. Tutunarak kalkarken poposunu ovalıyordu.
"Ya oha ya."
Jungkook'un kıs kıs güldüğünü görünce gözlerini büyüttü.
"Sanki komik! Ne gülüyorsun ya! Hem suçlu hem güçlü. Gidiyorum ben."
Arkasını dönüp giderken gülmesini henüz bitiren Jungkook peşinden koştu. Omzuna kolunu hızlıca atınca Jimin iyice küçüldü. Çoktan tribini unutmuş kıkır kıkır gülüyordu. (Muster 21st Century Giel partını hayal edin)
"Bugün bize gelmeye ne dersin Jimin-ssi?"
Jimin dudaklarını büküp gözlerini kısarak hımladı. Düşünüyormuş gibi yaparken Jungkook da onu izliyordu.
"Evlenme teklifi etmedim Jimin. Bu kadar düşünmene gerek yoktu."
Jungkook bunu gülerek söylerken Jimin birden paniklemişti. Gözlerini kırpıştırıp Jungkook'un kolunu itti hızlıca. Gergince gülüp kafasını eğerken ensesindeki saçlarını kaşıdı.
"Ahaha. Sadece ödevim falan var mı onu düşünüyordum."
Jungkook artık boşta kalan elini cebine sokup şüpheyle Jimin'e baktı. Gerildiğini tabii ki de anlamıştı. Fakat Jimin'i zor durumda bırakmadı.
"Var mıymış? Geldi mi aklına?"
Jimin, Jungkook'a yan bir bakış atıp kafasını salladı.
"Yok sanırım. Çıkışta anneme haber verip gidebiliriz."
Jimin birden durunca Jungkook da durdu. Jimin merakla kaşlarını kaldırıp Jungkook'a baktı.
"Ama annenin haberi var, değil mi? Yani haberi yoksa rahatsızlık vermek istemem."
Jungkook elini Jimin'in ince beline koyup yürümeye yönlendirdi.
"Gerçekten rahatsızlık vereceğini mi düşünüyorsun? Sen çıldırmışsın."
Jimin yeniden durdu.
"Ama ayıp olur Jungkook!"
Jungkook, Jimin'in belini hafifçe sıkıp ileri itti yavaşça yürümesi için.
"O kadar ayıp olur ki eve gittiğimde benden çok senin eve geldiğine sevinir. Hiçbir şeyden haberin yok Park Jimin."
Jimin'in gerçekten hiçbir şeyden haberi yoktu.
Ya da Jungkook öyle sanıyordu.
.......................
Dokuzuncu bölümden sonrası yüzünden bölüm atma isteğim kaçtığı için yaklaşık on bölüm falan sildim. Tekrar yeni bölümler yazmaya çalışıyorum. Bekleyen varsa eğer umarım affedersiniz. Daha iyisi için çabalıyorum♥️