Herkese yeni bir bölümle merhaba!
Öncelikle bazı konulara açıklık getirmek istiyorum. Bölümlerin çok seyrek geldiğinin farkındayım fakat gelen yorum ve vote sayısı o kadar çok azaldı ki, yavaş yavaş hareket ediyorum. Bazı şeyler çok heves kırıcı olabiliyor... Sizden istediğim okuduğunuzu bana belli etmeniz ve hikayemin daha çok yayılmasına yardımcı olmanız. Yorum yapmak istemiyorsanız, küçük bir vote verebilirsiniz en azından kaç tane okuyucumun olduğunu anlayıp devam ederim. Bölümleri sizler için olabildiğince uzun tutmaya çalışıyorum ve karşılığında sadece bunu istiyorum. Umarım beni anlarsınız...
Şimdilik bölümler hafta bir gelecek. Sonrasında bunu ikiye çıkarabilirim, her şey size bağlı. 19. Bölüme kadar böyle bir açıklama yapma gereği duymamıştım fakat yazma hevesimi kırdığını fark ettim ve dile getirmek istedim.
Şu sıralar depresyonda olduğumu da bildirmek istiyorum. Birkaç okuyucum durumumu biliyor, mesajlaşıyoruz fakat bilmeyenler için burada da söyleyeyim. Bunu söylememin sebebi ise bu bölümün güzelliğinden emin olamayışım. Hatalarımı maruz görün ve bildirin lütfen.
Yine olay dolu bir bölümle sizi baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar minnak kedilerim!
~~~~~~~
Havanın yavaş yavaş soğumasıyla, bacaklarımın üşümesine bir çare bulamıyordum. Kafam hala fazlasıyla doluydu ve sahil kenarından kesinlikle kalkmak istemiyordum. Tek tük gezen insanların sohbetleri, serin hava ve denizin dalgalarıyla vedalaşıp eve gitmek şu an için bana çok zor geliyordu. Her ne kadar düşünmem gereken şeyler olsa da, hiçbir şey yapmadan öylece oturmak istiyordum. Soğuğun beni ele geçirmesini ve donmaktan uyuşmak istiyordum.
Telefonumun bilmem kaçıncı kez çalan zil sesiyle derin bir nefes aldım. Çoğunlukla kardeşim ve kızlar aramıştı fakat hiçbirine cevap verme gereği duymamıştım. İstediğim tek şey birkaç saatlik bir molaydı. Hayatımı, yaşadıklarımı, hislerimi ve düşüncelerimi bir kenara bırakacağım birkaç saat.
Yanımda duran telefonu tekrar meşgule attıktan sonra sessize almış, kardeşime ve kızlara iyi olduğumu ve sadece tek başıma kalmak istediğimi belirten bir mesaj yollamıştım. Her ne kadar bunu bile yapmak istemesem de kimsenin benim için endişelenmesini istemiyordum.
Annemle babamın beni aramamasının sebebinin de tüm olayları biliyor ve beni rahat bırakmak istiyor oluşlarına bağlamıştım. Kardeşimin zaten beni aradığını ve sürekli meşgule attığımı onlar da biliyor olmalıydılar.
Telefonu tekrar yanıma koymadan önce saate baktım. Gece yarısını geçiyordu ve insanlar hala sahilde sevdikleriyle zaman geçiriyordu. Bundan birkaç gün öncesinde Anıl'la birlikte bende bu sahilde film izliyor ve güzel zamanlar geçiriyordum. Kim derdi ki bu sahile tekrar bu şekilde geleceğim.
Ağlamaktan ağrımaya başlayan gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Sabaha kadar burada duramayacağımı biliyordum sadece buradaki zamanımı olabildiğince uzatmaya çalışıyordum. Kulaklıklarımı almamış olmam büyük bir şanssızlıktı fakat denizin oluşturduğu sesle yetinmeyi biliyordum.
Dizlerimi kendime çekip kollarımı sardım ve başımı dizlerime dayadım. Belki de bana bir battaniye veya hırka getirmesi için Eren'e mesaj atabilirdim fakat biliyordum ki, yanıma geldikten sonra beni bırakmayacaktı. Bu yüzden kaderime boyun eğip dizlerimin üşüyor olmasını görmezden gelmeye başladım. Anlaşılan, hiçbir zaman tam anlamıyla huzur bulacağım bir an olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remorse.
Teen FictionSarpEgeSimsek: Gerçekten çok özür dilerim. SarpEgeSimsek: Sadece buluşmak ve halletmek istiyorum. ErisUnal: Bende sadece siktir git diyorum. SarpEgeSimsek: Eris, sadece bir buluşma. ErisUnal: Ciddiyim, siktir git. SarpEgeSimsek: Beni dinlemen için n...