Hayat bazen pamuk şekeri gibidir. Çocuksu ve tatlı. Kendini çok mutlu hisseder insan. Bazen yağan yağmur gibidir. Rahatlatıcı ve aynı zamanda muazzam. Bazen yeni alınan bir elbise gibi önce hoş ve bir süre sonra sıkıcı. Bazen kabus gibidir. Boğucu ve korkutucu.
Maya şu anda kendini bir kâbusun içindeymiş gibi hissediyordu. Sanki bir daha hiç uyanamayacak ve asla kurtulmayacağı bir kabus.
Babasına inanmamakla hata etmişti. Ne zaman düşmanları olduğunu ve onu öldürmek istediklerini söylese Maya hep güler ve babasının çok abarttığını düşünürdü. Ama insan düştüğü zaman aklı başına geliyordu. İş işten geçtiği zaman.
Maya kapıdan geçen adamı görünce titremeye başladı. Sanki korkudan yapılmış bir kafesin içinde hapsolmuş gibiydi. Kimdi bu adam? Ondan ne istiyordu? Babası bu kadar önemli bir iş adamı mıydı? Neden hiç birşey biliyordu? Kendini evcil bir hayvan gibi hissetti. Yemeği, suyu önüne konulan arada bir de ihtiyaç gidermek için bahçeye çıkarılan hayvan gibi. Babasına olan kızğınlığı, kırıklığı biraz daha arttı. Ama artık boyun eğmeyecekti. Kendi özgürlüğü için elinden ne geliyorsa yapacaktı.
Bir süre olduğu yerde durdu ve adamın sürekli dışarıya çıkıp içeriye girmesini izledi. Adam kapının önüne bir sürü poşet yığdıktan sonra tekraradan dışarıya çıktı. Maya açık olan bahçe kapısını görerek bir an kaçmayı düşündü ,ama kapı önüne çıktığı anda yakalanacağını bildiği için yerinde kaldı.
Pencere önünde yaklaşık yirmi dakikadır açık duran bahçe kapısına bakıyor ve kaçmak için bir girişimde bulunmuyordu. Bir kaç dakika sonra adam ortalarda görünmeyince, yerinden kıpırdayarak bahçeye doğru yürüdü. Tam çıkacağı anda içeriye giren adamla donup kaldı. 'Keşke daha önce çıksaydım, ne diye o kadar bekledim ki!' diye söylendi.Rekan kapının dibinde gördüğü kızla kaşlarını çatarken kulağındaki telefonu kapatıp cebine koydu. Elindeki valizi yere bıraktı, kızı da içeriye iterek kapıyı kapatıp kilitledi. Poşetleri yerden alıp içeriye taşımaya başladı. Maya adamın arkasından bakarken kendi salaklığına küfretti. Zaten bu kadar basit olmayacağını biliyordu. Bir plana ihtiyacı vardı. Eğer cesaretini toplayabilirse yapacağını biliyordu.
Aslında bağırıp çağırmak, onu neden kaçırdığını ondan ne istediğini sormak istiyordu. Ama adamı görünce sesi kayboluyor, kalbi o kadar hızlı atıyordu ki artık konuşamıyordu.Kapının önünde öylece durmuş düşünüyordu. Tekrardan dışarıya çıkan adam onu tınlamayarak poşet geçirme işine devam etti. Maya gözlerini ona çevirerek incelemeye başladı.Uzun boyu ve atletik yapısı ile uzun zamandır spor yaptığı belli oluyordu. Dün geceden beri üzerine olan siyah pantolonu ,salaş siyah kazağı vardı. Maya adamın yüzünü merak etti. Dikkatlice adamın yüzüne baktı. Taktığı güneş gözlüğü yüzünün bir kısmını kapatmıştı. Görünen kemerli güzel bir burun, dolgun ve bir kızı kıskandıracak kadar pembe dudaklar ve kirli sakal. 'Ne kadar da tatlı' diye düşündü Maya. Yakışıklıdan ziyade tatlıydı. Bu görünüş Maya'ya cesaret verdi. Onunla konuşmak için yürürken gözü ilerideki bavuluna takıldı.
'Bu adam resmen manyak. Bavulumu bile bulup getirmiş' bir yandan söylenirken öteki yandan bavulu açmaya çalışıyordu. Valizin içindeki eşyalar tamdı. Fakat daha önce açılıp kurcalanmıştı. Bunu eşyaların üst üste gelişi güzel bir şekilde tıkılmasından anlamıştı. Maya bu duruma çok öfkelendi. Kızardı, biraz da utandı. Sonuçta içinde iç çamaşırları da vardı. Bir hışımla ayağa kalktı ve içeriye koştu. Rekan getirdiği eşyaları dizmekle meşguldü. Maya onu görünce karşısında durdu.
"Sen ne hakla eşyalarımı karıştırırsın?"diye hesap sordu. Rekan onu duymazdan gelerek işine devam etti. Kızla tartışmak istemiyordu. Zaten öfkesi tazeydi ve az önce aldığı telefonla daha da artmıştı. Kızı duymamazlıktan gelerek dolaptan bir kavonoz çıkarak şekeri doldurmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATA DAİR HERŞEYİM
قصص عامةSırtı soğuk duvara çarpınca tüm vücudu titredi. Elini kaldırarak " Lütfen, lütfen yapma" dedi. Ama karanlık siluet sanki sadece görevine odaklanmış gibi yanına geldi ve bir eliyle boğazını sardı. Boynunu kıskaç gibi saran parkmaklardan kurtulmaya ç...