30. Bölüm.

95 7 2
                                    

İYİ OKUMALAR✨

2 Gün Sonra...

IRMAK'TAN

Başım ağrıyordu. Gözlerimi açmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Gözlerimi zor da olasa açtığımda başımda bana heyecanla bakan biri vardı. Sarıya yakın kumral saçları ve bal rengi gözleriyle bana bakıyordu. "Irmak iyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu.

Kimdi bu çocuk? Niye bana bakıyordu. Beni nereden tanıyordu..
"Kimsin sen?" diye sordum merakla bir eliyle elimi tutup diğer eliyle yanağımı okşamaya başladı.

"Merhaba ben selim. Senin sevdiğin adam ve sözlünüm...

****************
1 Hafta Sonra

Aynadaki yansımamı izlerken gözlerim sürekli kafamdaki sargılara takılıyordu. Selim'in yani sözlümün anlattığına göre beynimde ki tümör yüzünden ameliyata alınmıştım. Hafızamı kaybetmem tamamen ameliyatla ilgiliymiş. Yine selim'in dediğine göre biz onunla çocukluk arkadaşıymışız. Ailem öldükten sonra onlarda kalmaya başlamışım ve biz birbirimize aşık olmuşuz. Benim hastalığımı öğrenince küçük bir tören ile sözlenmişiz.

Hiç bir şey hatırlamamak garipti. Kim olduğumu bir başkasından öğrenmekte. Selim benim sözlüm oduğunu söylüyordu. Ona aşık olduğumu. Ama ona aşık hissetmiyordum. Aşk bu kadar basit bir sebep ile unutulur muydu? Selim'in gözlerine baktığımda midemde kelebekler uçmuyordu. Kitaplarda öyle yazmaz mıydı ama? Kalp hızlanır , midende kelebekler dolanır. Onu görünce elin ayağın tutmaz. Sanki gökyüzünde gezer gibi olursun. Ama ben bunları hissetmiyordum. Selim'e karşı bomboş hissediyordum.

Aynanın karşısından çekilip odanın içindeki banyodan çıktım. Selim odanın içindeki koltuğa oturmuş beni bekliyordu. Bugün hastaneden taburcu oluyordum. Selim sol eline bavulumu alıp sağ eliylede elimi kavradı ve biz el ele odadan çıktık.

Alev'den

Zor günler geçiriyorduk. Irmak'ın gidişinden en çok etkilenen abim oldu. Odasından çıkmıyordu , konuşmuyordu, yemek yemiyordu. Bu haline daha fazla dayanamayıp yanına gittim. Yatağında yatmış boş gözlerle tavanı seyrediyordu. Yanına gidip bağırmaya başladım.
"Daha ne kadar böyle yatacaksın ateş" anlıyorum üzülüyorsun ama yeter artık." Ruhsuz bakan gözlerini gözlerime çevirip "ne yapmamı istiyorsun alev? Ben ırmak'ı çok sevmiştim. Ama bir gün öğreniyorum ki yaşadığımız herşey yalanmış." Sakince söylediği sözler beni şaşkına uğratmıştı. Nasıl böyle düşünebilirdi sinirle "yalan değildi" diye bağırdım. "Nasıl yalan olduğunu düşünürsün? Irmak nasıl üzülüyordu biliyor musun? Gittiğinde senin durumunu, yaşayacağın hayal kırıklığını düşünüp kendinden nefret ediyordu. Defalarca senin hayatına girdiği için pişman olduğunu söylüyordu. Ama sen onu aramak yerine burda yatmış hiç bir şey yapmıyorsun? Ya..."

Sustum. Geçen haftada beni korkutan kelimeler bir bir dökülüyordu dudaklarımdan. "Ya ölmüşse ırmak. Ya kalkamamışsa o ameliyat masasından ne yapacaksın?" dayanamamış söylemiştim. Ateşin elini tutup " lütfen ateş git bul onu" diye yalvardım...

Sanki elektrik çarpmış gibi yatağından fırlayıp kapıya koşmaya başladı. Ayakkabılarını ayağına geçirirken "haklısın onu bulmalıyım. Hangi hastanede sen biliyor musun?" diyi sordu. Irmak'ın bana söylediği hastanenın adını verdiğimde kapıyı açıp koşar adımlarla arabasına binip uzaklaştı. Araba uzaklaşırken mırıldandım. "Umarım onu bulursun."

Irmak'tan

Tam hastaneden çıkarken parmağımdaki boşluk dikkatimi çekti. Tabi ya yüzzüğümü lavobonun kenarında unutmuştum. Selim'e dönüp "Yüzzüğümü unutmuşum. Sen araba da bekle alıp geliyorum." diyerek odama döndüm. Odanın içindeki banyoya girip lavobo'nun kenarında bana göz kırpan yüzzük'ü alıp tekrar sağ elime taktım.

Tekrar odadan çıkıp koridorda yürümeye başladım. Çıkışa yaklaştıkçe gelen bağırışma sesleri ile kaşlarımı çatıp kavganın olduğu yere yani danışmaya doğru yürümeye başladım. Bir adam danışmada görevli sekreterle kavga ediyordu. Kaşlarımı çatıp etraftaki herkes gibi bende kavganın nedenini anlamaya çalışıyordum. Adam , sekretere "bak kardeşım onun burada olduğunu biliyorum. Uğraştırma beni oda numarasını söyle" diye bağırdı. Sekreter derin bir iç çekerek gözlerini devirdi ve adama "beyefendi neden anlamak istemiyorsunuz. Dediğiniz hasta bugün taburcu olmuş." Sekreterin sözleriyle saçlarını çekip arkasına dönen adamla göz göze geldik. Gözlerinde ki şaşkınlık ve aradığını bulmanın sevincini taşıyan bu adamı görünce tuhaf olmuştum. Bu histe neyin nesiydi böyle. Sanki biri kalbimi ellerinin arasına almış sıkıyordu. Bana yabancı ama bir o kadar da tanıdık adam bana doğru bır adım atarak bana seslendi "ırmak"

İsmimi nereden biliyordu? Bana doğru bir adım daha ataçakken arkamdan gelen sesle başımı arkaya çevirdim. "Sevgilim nerede kaldın?" Bana doğru yaklaşan selim yüzüme baktığında artık ne gördüyse koşarak yanıma geldi. Elleri yanağıma koyup "Ne oldu? Neden ağlıyorsun? Yoksa ağrın mı var?" diye sorarak göz yaşlarımın yanağımda oluşturduğu ıslak yolları siliyordu. Kafamı hayır anlamında sallayıp mırıldandım. "Yok birşeyim hadi eve gidelim." Selim elimi sıkıca tuttu ve beraber çıkışa doğru yürümeye başladık. Son kez arkama baktığımda o adam hala bana bakıyordu. Ama bu sefer gözlerinde başka duygular geziniyordu.

Pişmanlık ve hayal kırıklığı...

Evet!!! Uzun bir aradan sonra yine sizlerleyim....
Gidenlerin canı sağolsun. Kalanlar varolsunlar... Beğenmeyi (🌟) ve yorum yapmayı unutmayın...

LİSELİ KÜLKEDİSİ (Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin